27 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.455
EURO34.829
ALTIN2438.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

“Kırmızı başlıklı Kız”

Köşe yazımın başlığını okuduğunuzda yine neyi anlatacağımı meraksamış olmalısınız. Meraksamasanız da olur! Çünkü, bu güne kadar insanlarımız son yıllarda olaylar üzerinde ‘duyarlı olmayı’ unutur olmaya başladı. Duyarlı olmayı bir kenara bırakalım, ‘biat etme’ anlayışı topraklar üzerinde yağmur suyu gibi akarak dağılmaya başlar oldu.

Kolay yolu seçmenin adına ‘iş’, yine kolayca yaşamanın adına ‘biat etme’, beraberce oturup, kafa kafaya verilerek gelişebilmek, yerleşebilmek ve sözsahibi olabilmenin adına da ‘desteklemek veya katkıda bulunmak’ olarak değerlendirme yapılırken, aslında ‘birbirlerini kullanabilme eylemi’ olduğunu aradan geçen yılların ardından, konuşulan sözlerin ‘otopsi’lerinin incelemesinden farklı olayların yorumlanmasına doğru insanı düşünmeye sevkedebiliyor.

Aile ortamında On yılın üzerinde beraber yaşadıktan sonra, boşanan eşler arasında çevresindeki insanlar çeşitli yorumlar yaparlar. Bazıları kadını, bazıları da erkeği savunur veya eleştirir.

Kadın ve erkek, yeri geldiğinde kendisine nedenleri sorulduğunda, keseri kendinden yana yontmak suretiyle anlatır. İnandırır veya inandırmaz ama çevresindeki insanlara anlatma görevini yerine getirir.

Ayrılıklar sadece aile içindeki eşler arasında olmadığını düşünerek, işyeri ortaklığını aklımıza getirelim. Böylesi bir durumda da yine her iki işyeri ortağının yıllar sonrasında ‘neyi paylaşamayıp ta’ ayrıldıkları çevresinde tartışma ve merak konusu haline gelir.

Siyasi yaşamda üyelikten delege olmaya, delegelikten yönetimlerin bir yerlerine girebilmeye, buradan da ileriye giderek yerel ve genel de bir yerlere aday olmaya doğru süreçte farklı uğraş içerisinde unutulmayacak olaylar yaşanır.

Siyasetle uğraşıp ta çevresinde bazı grup veya ‘delege ağalarına’ ödün vermemek geleceği açısından düşündürücü bir olay olarak değerlendirilir. Öyleyse günü kurtarma ve yükselme adına düşünülerek ‘ödün’ verilerek gün ve günler kurtarılmaya çalışılır.

Çocuklarımızın öykü kitaplarında okuduğumuz, hatta tv’lerde çocuk filmi olarak bile gösterilen “Kırmızı başlıklı Kız”ın yaşadıklarını bildiğinizi sanıyorum.

Kırmızı başlıklı Kız, babaannesini ziyarete giderken onu takip eden bir kurt var. Bu kurt, Kırmızı başlıklı Kızdan önce giderek babaannenin yatağına giriyor ve kızı yemek için beklemeye başlıyor.

Kırmızı başlıklı kız, babaannesinin evindeki yatağına geldiğinde onunla konuşmaya başlıyor. Konuşma sırasında yataktaki Kurt’un dişlerinden ‘şüphelenen’ kız, onun babaannesi olmadığını aynı ortamda sanırım yarım saatlik bir süreçte anlayarak, Kurt’a gereken dersi veriyor.(ayrıntıyı anlatmıyorum)

Şimdi gelelim günümüzdeki yaşananlara; Okullarımızda Müdür veya Müdür yardımcısı olabilmek, Polis Akademileri’ne girebilmek, Eğitim Sendikalarında ‘malum’ sendika üyesi olabilmek için ‘yarış’ yapılırdı. Aynı masa etrafında oturup, evlilik için ‘resmi nikah’ kıyılırdı.

O yaşanan günlerinin neden ve nasıl ve hangi amaçla unutulduğu olayı onları ilgilendiriyor. Ancak; “onların amaçlarını geç anladık!”diyen zihniyetin sözlerini merak ediyorum. Bu “geç anlama olayı” 6-7 yıl sonrasında anlaşıldığına göre, ‘Kırmızı başlıklı Kız’ bile 30 dakikada, babaannesinin yatağındakinin ‘Kurt’ olduğunu anladığını aklıma geldi. Bazılarının 6-7 yıl sonrasında “ paralelci”olayını anlayamaması nasıl oldu? Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar