25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5275
EURO34.9585
ALTIN2436.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Kılıbık Osman(!)

Özellikle kırsal alanlarda iki erkek biraraya geldiğinde, biri diğerini ‘kılıbık’ olmakla suçlayabilir.


Üstüaçık köyün girişindeki kahvehanede oturuyoruz. Yukarıdan aşağıya sallana sallana gelen adam, el kol hareketleri yaparak yanımda oturan Osman’ın ensesine bir tokat vurdu.


Osman aniden ayağa kalkarak ensesine tokat vuran adamın yakasına yapıştı. Osman’ın ensesi kızarmıştı, acıyordu. Öfkelenmişti ama bu tokatın altında kalmaması için ne yapacağını düşünüyordu.


Sandalyeyi yerden alarak kendisine tokat atan adamın omzuna doğru salladı. Herkes oturduğu yerden ayağa kalkmıştı, araya girdiler, kavganın büyümesini önlemeye çalışıyorlardı.


Kahvehaneyi çalıştıran araya girdi, kavga edenlerin derhal olay yerini terk etmesini isteyerek, “beni jandarma ile muhatap etmeyin, burada kavga istemiyorum.”diyerek sandalyeleri düzenlemeye başladı.


Ortalık sakinleşmişti, çaylar geldi sohbet başladı. Az önceki tartışma aniden unutuluvermişti. Osman cebinden küçük bir defter çıkardı, kalemini de eline alarak dizinin üzerine koyduğu deftere bir şeyler karalıyordu.


Osman, ‘kılıbık olduğunu’ belirten sözcüklerin geçtiği bir şiiri yazmaya çalışıyordu.


Aslında bu şiirde yaşayan kendisi değil, az önce kendisine tokat vuran adamı anlatmaya çalışıyordu.


Şiiri yazdı ve sonunda da noktaya koyacaktı ki, yanındaki Kel Ahmet elinden alarak şiiri yüksek sesle okumaya başladı.


Osman’ın yazdığı şiirdeki ‘kılıbık olma’ sözcükleri dinleyenlerce yanlış anlaşılmıştı.


Kel Ahmet şiiri okuyordu, bu arada Benli Osman araya girerek; “Bundan sonra Osman’ın adı ‘Kılıbık Osman’ olarak çağrılacak. 


Bana nasıl Benli Osman, Kel Ahmet, kılçık Ömer diye adlandırarak çağırıyorsanız, Osman’ın adı da bundan sonra Kılıbık Osman olacak dedi.


Bu arada Osman ayağa kalkarak, şiirde anlattığı kişinin kendisi olmadığını, aslında asıl kılıbık’ın  kılçık  Ömer olduğunu  anlatmaya çalıştı. Kılçık Ömer bu kez heybetlendi, “Ne yani lan, az önce ensene vurduğum tokat az geldi sanırım. Bir de karnına, kasığına vurursam kılıbığı da kısırı da sana gösteririm. Bırak ta ağız tadı ile çayımızı yudumlayalım”dedi.


Osman kendi kazdığı kuyuya düşmüştü, şiiri kendisine tokat vuran Kılçık Ömer’i anlatarak başlamıştı, ama isim babası kendisi olmuştu.  O günden sonra köyde herkes ona Kılıbık Osman diye çağırmaya başladılar.


Yıllarca kamu da görev yaparken takım elbise, güneş gözlüğü, kravatı, boyasız gezmediği kahverengi ayakkabısı ile nokta nokta basarak girerdi odasına.


Osman 28 yıllık kamu görevi boyunca bey olarak çağrılırken, emekliye ayrılıp köyünde yaşamaya başlayınca, bir de şiir yazarak elinden kaptırması ile 65 yaşından sonra adı Kılıbık Osman’a çıktı.


Eee, ne demişler ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin. Bugün makamında otururken Osman bey diye herkes sana hürmet eder, kusur etmez, gün olur yaşın ilerler emekliye ayrıldığında köy kahvesinde adının önüne bir ‘Kılıbık’ sözcüğü yerleştirirler, adın da Kılıbık Osman’a çıkar.


Ama dikkat edin 65’inden sonra  adınızın önüne bir şey konulmasına izin vermeyin.


Osman’ın adının önüne “Kılıbık’ sözcüğünün gelmesine neden olan “Kılıbık” şiirini önümüzdeki günlerde okurlarımla paylacağım. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar