Dünkü köşe yazımda özlediğim Osmaniye’yi anlatmaya çalıştım. Yeni seçilecek olan Belediye başkanının yapması gerekenleri gündeme taşıdım.
Köşemde anlattığım çehresi değişen bir Osmaniye için olumlu tepkiler aldığımı söylerken, maalesef belediye Başkan aday adayı olarak isimlerini kamuoyunda duyduklarımızın dilleri suskun kaldı.
Beklerdim ki, özlediğim Osmaniye için gündeme taşıdığım konularla ilgili kendini Belediye Başkan aday adayı olarak görenler veya konuşmalar yapanlar bir telefon açıp benim anlattıklarıma katıldıklarını söylemeliydiler.
Farklı kişiler beni aradı, Belediye Başkanlığı veya Meclis üyeliğine aday bile olmayı düşünmeyenler yazdıklarıma katıldıklarını söylediler.
Ben gün boyu Belediye başkan aday adayı olduklarını söylemek için yanıma gelip, dakikalarca zamanımı çalan ve kendilerinden övgü ile sözedenlerin olayı paylaşmalarını beklerdim.
Osmaniye’de Belediye başkan aday adayı veya adayı olmak istiyorsanız, önce bu kenti sevmek zorundasınız. Partiniz veya siyasi görüşünüz ne olursa olsun, bu kenti yönetmeye aday olarak yola çıkmışsanız eğer; yandaşlarınıza, çevrenize, partinize ve kendinize olayları yönlendirmek için geliyorsanız; yok kardeşim, otur oturduğun yerde derler size.
Kendi partinizin adayı kazansız diye bu kenti yıllarca geriye götürmeye hakkınız olmamalı. İnsanların sosyal, ekonomik, kültürel yaşamını siyasi emellerinizle çürütmemelisiniz. İnsan olarak önce kentimizin sağlıklı yaşamını düşünmelisiniz. Ben böyle düşünüyorum, sizlerin nasıl düşündüğünü benimle paylaşırsanız, birlikte kamuoyu ile paylaşabiliriz.
Vatandaş gazetecinin yanına uğruyor, oturup sohbet ediyor. Çayı beğenmeyip bir de kahve ısmarlamasını istiyor. Kendisinin belediye Başkanlığına aday olduğunu söylüyor.
Yapacakları hizmetleri sıralıyor, konuşuyor, konuşuyor. Gazetecinin konuşmasına fırsat bile vermiyor. Kalkmak üzere aday adayının eline bir gazete tutuşturuyoruz, alıp götürmek yerine sayfalarını bile karıştırmadan; “benden haber var mı?”diye soruyor. Sonra da gazeteyi masanın üzerine bırakıp oradan ayrılıyor.
Böylesi bir insan Belediye Başkan adayı olacak veya Belediye Başkanı olacak. Bazı aday adayları da ekonomik olarak tok insan olduklarını, çalmak veya soymak için gelmeyeceklerini söylerken, sanki Belediye Başkanlığına gelmek isteyenler çalmak veya soymak için geliyorlarmış gibi, Başkanları zan altında bırakıyorlar.
Böyle konuşan aday adayları, yani tok olduklarını söyleyenler, gelip çayını, kahvesini içip zamanını çaldıkları gazetecilerin bürosundan kalkarken, “gazetenize abone olayım” bile demeden oradan uzaklaşıyorlar.
Son yıllarda gazetecileri “arzuhalci” gibi gören siyasi anlayış yüzünden, yerel gazetelerin bir ağırlığı kalmadı. Yerel gazeteler sadece seçimlere yakın süreç içerisinde, “haber yaptırmak” benim anlayışıma göre “kullanmak üzere” anımsanıyor.
Bir toplumun yönetim anlayışı, sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik yaşamı yerel gazetelerin sütunlarından belli olur. Yerel gazeteleri kendi emelleri doğrultusunda yanıltıp, istedikleri gibi haberlerle yönlendiren siyasi kimlikli kişiler, yaşadıkları kentte sadece gazetelere değil, topluma da zarar vermiş olurlar. Bu zarar günün birinde kendisine de geri dönüş yapabilir. Saygılarımla…
Köşemde anlattığım çehresi değişen bir Osmaniye için olumlu tepkiler aldığımı söylerken, maalesef belediye Başkan aday adayı olarak isimlerini kamuoyunda duyduklarımızın dilleri suskun kaldı.
Beklerdim ki, özlediğim Osmaniye için gündeme taşıdığım konularla ilgili kendini Belediye Başkan aday adayı olarak görenler veya konuşmalar yapanlar bir telefon açıp benim anlattıklarıma katıldıklarını söylemeliydiler.
Farklı kişiler beni aradı, Belediye Başkanlığı veya Meclis üyeliğine aday bile olmayı düşünmeyenler yazdıklarıma katıldıklarını söylediler.
Ben gün boyu Belediye başkan aday adayı olduklarını söylemek için yanıma gelip, dakikalarca zamanımı çalan ve kendilerinden övgü ile sözedenlerin olayı paylaşmalarını beklerdim.
Osmaniye’de Belediye başkan aday adayı veya adayı olmak istiyorsanız, önce bu kenti sevmek zorundasınız. Partiniz veya siyasi görüşünüz ne olursa olsun, bu kenti yönetmeye aday olarak yola çıkmışsanız eğer; yandaşlarınıza, çevrenize, partinize ve kendinize olayları yönlendirmek için geliyorsanız; yok kardeşim, otur oturduğun yerde derler size.
Kendi partinizin adayı kazansız diye bu kenti yıllarca geriye götürmeye hakkınız olmamalı. İnsanların sosyal, ekonomik, kültürel yaşamını siyasi emellerinizle çürütmemelisiniz. İnsan olarak önce kentimizin sağlıklı yaşamını düşünmelisiniz. Ben böyle düşünüyorum, sizlerin nasıl düşündüğünü benimle paylaşırsanız, birlikte kamuoyu ile paylaşabiliriz.
Vatandaş gazetecinin yanına uğruyor, oturup sohbet ediyor. Çayı beğenmeyip bir de kahve ısmarlamasını istiyor. Kendisinin belediye Başkanlığına aday olduğunu söylüyor.
Yapacakları hizmetleri sıralıyor, konuşuyor, konuşuyor. Gazetecinin konuşmasına fırsat bile vermiyor. Kalkmak üzere aday adayının eline bir gazete tutuşturuyoruz, alıp götürmek yerine sayfalarını bile karıştırmadan; “benden haber var mı?”diye soruyor. Sonra da gazeteyi masanın üzerine bırakıp oradan ayrılıyor.
Böylesi bir insan Belediye Başkan adayı olacak veya Belediye Başkanı olacak. Bazı aday adayları da ekonomik olarak tok insan olduklarını, çalmak veya soymak için gelmeyeceklerini söylerken, sanki Belediye Başkanlığına gelmek isteyenler çalmak veya soymak için geliyorlarmış gibi, Başkanları zan altında bırakıyorlar.
Böyle konuşan aday adayları, yani tok olduklarını söyleyenler, gelip çayını, kahvesini içip zamanını çaldıkları gazetecilerin bürosundan kalkarken, “gazetenize abone olayım” bile demeden oradan uzaklaşıyorlar.
Son yıllarda gazetecileri “arzuhalci” gibi gören siyasi anlayış yüzünden, yerel gazetelerin bir ağırlığı kalmadı. Yerel gazeteler sadece seçimlere yakın süreç içerisinde, “haber yaptırmak” benim anlayışıma göre “kullanmak üzere” anımsanıyor.
Bir toplumun yönetim anlayışı, sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik yaşamı yerel gazetelerin sütunlarından belli olur. Yerel gazeteleri kendi emelleri doğrultusunda yanıltıp, istedikleri gibi haberlerle yönlendiren siyasi kimlikli kişiler, yaşadıkları kentte sadece gazetelere değil, topluma da zarar vermiş olurlar. Bu zarar günün birinde kendisine de geri dönüş yapabilir. Saygılarımla…
