Kişi vardır; eğitilir…
Kişi vardır; yontulur,
Kişi vardır ki; kendi kendisini eğitir…
Siz hangisinden olmak isterdiniz veya çevrenizdeki tanımlamalara göre; hangi ‘kişilikte biri olarak tanımlanıyorsunuz?
Eğitim denildiğinde, okullarımız ve öğretmenlerimiz akla gelir. Bununla birlikte gençlik yıllarında ise bazı siyasal görüş, inanç ve benzeri insan ilişkileri ile birlikte olunmasının oluşturduğu “akıllara kazınan bilgi eğitimi” akla gelir.
Kişilerin yontulması olayına gelince; kişilerin birlikte oldukları diğer kişilerle birlikte görüş, düşünce ve inançların paylaşılarak birilerinin ortak aklı ile diğerlerine enjekte edilmesi olayıdır.
Bir kişinin ‘yontulması’ olayını, bilgi birikimi, eğitim-öğretim ve bazı eksiklikleri düşünme zahmetinde bulunmadan başkalarının sözlerine ‘balıklama atlayarak’ inananlar oluşturur.
Yontulmaya uygun olanlar her zaman, dildeki güzel sözcüklerle övgü ile ileri sürülürken, verilen sözler ise sürekli ertelenir.
Bir halk deyimi vardır; “Atı alan Üsküdür’ı geçer!” ama “yontulmaya uygun kişiler” sadece başkalarının düşündüklerine inanarak yaşamayı seçtikleri için olayların farkına bile varmak istemezler veya varamazlar…
Kendi kendisini eğiten kişiler ise çok farklıdır. Bu farkındalık değişik yollarla kendisini gösterir.
İnsan aklını kullanmalı. Gördüklerini, duyduklarını ve yaşadıklarını incelemeli, araştırmalı ve akıl süzgecinden geçirerek tartmalıdır.
Bu tür olayları inceleyip araştırmayanlar gelişmelerin de sonucuna katlanmak zorunda kalırlar. Yani sızlanmaya veya şikayet etmeye hakları yoktur.
Pazar günü seçimler yapılacak, bir noktada ülkemizin ve bu ülkede yaşayanların kaderine yeni yol haritası ile karşı karşıyayız. İktidar ve yandaşları ile muhalefet ve yanlıları doğal olarak farklı konuşuyorlar. İktidar bu güne kadar yaptıklarını söylerken, yapamadıklarını ve yapacaklarını sıralıyor.
Muhalefettekiler ise, yapılamayanları, eksik ve aksaklar ile yapmak istediklerini anlatmaya çalışıyor.
Asıl olayın özüne bakıldığında her iki tarafında konuşmalarını ve söylemek istediklerini iyi okumak gerekiyor.
Herkes aklını kaybetmediğini ve yerinde olduğunu söylüyor. Doğrudur bu konuda herkes kendince haklıdır, ancak bir de ortada gerçekler vardır, onu düşünebilmek önemlidir. İnsanlar kendi akılları ile hareket ettiği zaman gerçeklere daha yakın olunur.
Üç kuruşluk çıkarı için, kendi gibi değil de başkaları gibi düşünmek yerine, kendin olunmalı, kendi benliği ile düşünülmelidir.
Bu kentte halkla ilişkilerinde bir adayın davranışı önemlidir. Basın halkın gören gözü, dili ve sesi ise eğer; basın da çalışanları tanımayan bir siyasetçinin adayım diye ortaya çıkıp halkı yönetmeye kalkışması düşünülmelidir.
Bu düşünmeden, partili veya yandaş olduğu için böylesi adaya oy vermek, gelecekte derin yaralar açabilir.
Haydi kolaylıklar diyor, kendi ayaklarınızla yürüdüğünüz yolda, kendi aklınızla hareket etmelisiniz. Tanıma, tanımlama, inceleme yetilerinizi harekete geçirmelisiniz. Yarın pişmanlık duymama adına, başkalarına kızmama adına, kendiniz olmalısınız ki, kendinizi fazla üzmeyesiniz. Saygılarımla…
