24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.5766
EURO34.9195
ALTIN2436.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Kendin ol, kendin düşün!..

Kendin olmak, olabilmek ve kendi düşüncene göre hareket etmek tanımının “zorlukları” konusunda aklınızı kurcalayan olayları görebiliyor musunuz!?

Okumayan, düşünmeyen, araştırmayan ve sorgulamayan insanların birleşmesinden oluşan “duyarsız toplum” deyimi üzerine aslında çok olaylar yazılıp- çiziliyor ve konuşuluyor.

Kişinin kendisi olması, kendi özgür düşüncelerini söyleyebilmesi söylemesinde bir sakınca olabilir mi!?

Kimse, kimsenin yerine mezara girmeyeceğine, kimse kimsenin borcunu karşılıksız ödemeyeceğine göre, kimse bir başkasının yerine sandıkta oy kullanamayacağına göre, diyerek sıralayabileceğimiz örnekleri çoğaltabiliriz.

Kendinizin yerine başkalarının düşünmesi ve onların düşüncelerine göre hareket ettiğiniz zaman ortaya çıkabilecek sorunlarınızı da siz değil, onların çözümlemesinden çare olarak beklemek zorunda kalırsınız.

Kadın cinayetlerinde azalma yerine, her geçen gün artışlar yaşanıyor. Mersin’de boşanmak isteyen  eşini  öldürüp parçalayan bir kocanın psikolojisi neden bu kadar cani olmayı getirdi!?

İstanbul/ Esenyurt’ta 700 Lira borcu için  arkadaşlarını döve döve öldürün 19-22 yaşındaki iki kişinin psikolojik hallerinin üzerinde araştırma yapmak gerekmiyor mu!?

Bolu’da 1+1 dairede 9 kişinin fuhuş yaparken yakalanmasının ardından serbest bırakılıp, idari para cezası uygulanması olayı üzerine ne düşünüyorsunuz?

Eşler arasındaki kavgaların çoğunluğun boşanma veya şiddetli geçimsizliklerden kaynaklandığı, yaşanan olaylar neticesinde de akla gelmeyecek ölüm olaylarının yaşandığı görülmektedir.  

Bu cinayetler arasında arkadaş, husumetlilerin kavgaları sonunda yaşanan ölümlü olayların da sayılarında artışlar yaşanıyor. Bu toplumsal olayların sosyal yaşam biçiminden, kültürel değerlerin yokoluşundan tutun da parasal değerlerin ön plana çıkarılmasının önemli etkenlerinin olduğu görülmektedir.

Bu olaylar ülkemizde, yani yüzde 99’unun Müslüman olduğunun söylenildiği insanlar arasında yaşanıyor. “İmanlı ve inançlı gençler yetiştireceğiz!” diye İmam-Hatip okulları sayılarını artıran ve din üzerine seminerler, toplantılar ile kermeslerin zamanlı zamansız yapıldığı, inanç üzerine dernek ve vakıflara desteklerin artırıldığı bir hükümetin yönetiminde yaşanılan olaylardan sözediyorum.

Ergenekon Savcıları geçtiğimiz ayın sonunda; “Ortada bir terör örgütü olmadığını, verilen tüm cezaların haksız olduğunu” ilan ettiler. Bu davalarla ilgili yıllarca hapis yatanlar, yargılananla, intihar edenler, ölenler ve aileleri parçalanan insanlar için 7 yıl sonra bu kararın alınması neyi çözümleyebilir!?

Ergenekon davaları, “Fetö kumpası” olarak kamuoyuna yansıtılıyor. “Müslüman görünümlü şeytanlardır” deniliyor!

Bu ülkeyi 7 yıl önce yönetenler, yani “Ergenekon davaları” nın başından sonuna kadar iktidarda olan bugünkü iktidar değil miydi!?  

Devleti yönetenler ellerindeki yetkilerin farklı yönlerde kullanıldığının farkına varması önem taşır. Dün Ergenekon davası ile yargılananlara söylenilen sözlerle bugünkü sözler arasında farklılık hiç sizin aklınızı karıştırmıyor mu!?

Almanya’da düzenlenen “İslam konferansı”ndaki yemekte  domuz etinin servis edildiği olayı ortaya çıkmış. Okumazsanız öğrenemezsiniz,  saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar