CUMA SOHBETLERİ
Yüce Rabbimiz, bir Ayet-i Kerime’de “İlâhınız bir tek olan Allah’tır, O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Râhîmdır.”(Bakara,2/163)buyurmaktadır.
Peygamber’imiz (s.a.s.) ise, “Kim samimiyetle Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet ederse Allah, ona cehennemi haram kılar.”(Buhari,İlim, 49) buyurmuştur.
Kelime-i şahadet; kişiyi mümin ve Müslüman eyleyen; bizi kula kul olmaktan kurtarıp, sadece Allah’a kul yapan; insanın ahiretini ve ebedî hayatını kurtaran; varlık sahnesine çıkışından başlayıp sonsuzluğa uzanan yolda insanın hayatını sürekli aydınlatan bir hakikat beyanıdır.
Kelime-i şahadet, coğrafyalarımız, dillerimiz, ırklarımız farklı olsa da bizleri aynı inanç, aynı duygu ve aynı ideallerde buluşturan, birbirimize sımsıkı kenetleyen ve Efendimize ümmet kılan bir tevhid ve vahdet beyanıdır.
Bizler yeni doğan yavrularımıza isim koyarken onun sağ kulağına “şahadetleri dinin temeli ” olan ezanı okuruz, sol kulağına aynı şahadeti tekrarlayan kâmeti getiririz. İslâmla müşerref olacak kimseye öncelikle kelime-i şahadeti öğretiriz. Hayatının son demlerinde olan kardeşimize kelime-i şahadeti telkin ederiz. Bütün bu uygulamalar insan ömrünün kelime-i şahadetle başlayıp kelime-i şahadetle son bulduğunu göstermektedir. Bilindiği üzere kelime-i şahadetin iki kısmı vardır: Birinci kısım, sadece Allah’a kul olunması, O’ndan başka kimseye kulluk edilmemesi; ikinci kısım ise, İslâm Peygamberi Muhammed Mustafa’nın(s.a.s.) peygamberliğini kabul etmektir.
Kelime-i şahadet bir bütündür: Sadece birinci kısmı söyleyip, bazı İslâm düşmanı sapkınlar gibi ikinci kısmı kabul etmeyen kişi iman etmiş olmaz.
Yüce Rabbimiz, bizleri, onun doğrultusunda bir hayat sürenlerden, her nefesini de son nefesini de kelime-i şahadet ile tüketenlerden eylesin. Âmîn !
CENNETE FİDAN DİKMEK:
Ebu Eyyûb el-Ensarî şöyle anlatmaktadır: “Hz. Peygamber, İsrâ gecesi Hz. İbrahim’in yanına gittiğinde Hz. İbrahim, ‘Yanındaki kim ey Cibril ?’dedi. Hz. Cebril de: ‘Bu Muhammed’dir ’dedi. Hz. İbrahim(a.s.) de, ‘Ey Muhammed ümmetine emret, Cennete çok fidan diksinler. Cennet toprağı güzeldir, arazisi de geniştir.’dedi. Hz. Peygamber, ‘Cennete fidan nasıl dikilir ?’ diye sorunca, Hz. İbrahim de: “ Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh= Güç ve kuvvet ancak Allah’ın ihsanı ile vardır.” cümlesini söyleyerek olur!’ dedi.(Ahmed, Müsned,V. 418)
Başka bir rivayete göre de Hz. İbrahim(a.s.), Cennete fidan dikilebilmesi için: “Süphânellâhi ve’-l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’il aliyyil azim =Allahı noksan sıfatlardan tenzih ederim, her türlü övgü Allaha mahsustur. O’ndan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak aziz Allah ile vardır.” denilmesini söylemiştir.
RABBİL ÂLEMÎN .
Tanrının yarattığı tüm güzelliklere ,
“El hamdü lillâhî Rabbül âlemin! ”
İnsana bağışladığı özelliklere ,
“El hamdü lillâhî Rabbül âlemin! ”
Sensin daim hükmeden seher yellerine ,
Tanrı zikri yakışır mü’min dillerine ,
Tek arzumuzdur olmak “Hakkal yakıyn!”
“İyyake n’abudü ve iyyake nesteıyn!”
Senin hükmün olmadan zerre dirilmez ,
Azrail emir almadan kabre girilmez ,
Kullarına Kur’anla mükemmel din verdin ,
Sensin Yüce Tanrım ,“ Mâliki yevmid din !”
Tüm gökleri-yerleri özenle yaratan ,
Mecnunu aşkla yakıp Leylâ’yı aratan ,
Yusuf’u kuyudan kurtaran Yüce Allah!
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh!”
Allah’ın eşi,benzeri,ortağı yoktur,
Himmeti , nimeti ve rahmeti çoktur,
Kul erenlere dağıtıyor hidâyet,
“Ve lem yekün lehû küfüven ehad!”
Cenneti Âlâ uzaktır kolay varılmaz,
Tanrı sevdiği kuluna çabuk darılmaz,
Hiçbir şeye ihtiyacı yoktur Yüce Zatın,
“Yâ Evvelî , Âhirî, Zahirî ,yâ Bâtın!”
Eyyûb aleyhisselâmın yaresin sardın ,
Yusuf’a ol kör kuyuda yardıma vardın,
Yakup âmâ gözlerini yollara diker,
“Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber!”
OYTAN Muammer Yüce Tanrı’ya tapar,
Kur’ân’a uyar, ibadeti tam yapar,
Olmakta gözü yok: erenler-mürşit-velî,
“Yâ Rahmanî, yâ Rahîym; Ezelliyül Ezelî!”