23 Nisan, 2024, Salı
DOLAR32.5739
EURO34.8881
ALTIN2432.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Kedinin keyfi

Güneş gökyüzünde 45 derece yükselmişti. Akşamdan kurduğu satın çalması ile uykusu bölünmüştü. Gözlerini ovarak yatağından kalkmaya çalıştı. Önce yastığa belini dayadı, oturdu. Uykudan açılmaya çalıştırdığı gözlerini kapıya yöneltti, sonra evin tavanına bakmaya çalıştı. Uykusunu kaçırmak için bakışlarını odanın dört bir yanında gezdirmeye çalıştı.


Sonra ayağa kalktı, masanın üzerindeki saatin düğmesine basıp ikinci defa zilinin çalmamasını engelledi. Ellerini havaya kaldırıp, başına sağa-sola çevirdi, beline koyduğu elleriyle iki kez yere eğilip, sonra dik durdu.


Yürüdü, ilerledi ve pencereye geldiğinde camdan dışarıyı izlemeye başladı. Güneşli bir hava vardı gökyüzünde, pencerenin camlarının buharları bile kaybolmuştu. Pencerenin bir kanadığını açıp  başına yere doğra eğerek evin bahçesine bakmaya başladı.


Portakal ağaçlarının altındaki yeşilliklerin arasında boyverip açan çiçekleri izlemeye başladı. Havayı soludu, ciğerlerine çekmeye çalıştı temiz havayı. Parmaklarını pencerenin demirlerine dayayıp baharın ilk günleri ile birlikte açmaya çalışan topraktaki çiçekleri incelemeye başladı. Son Cemre’nin de düştüğünü anımsadı, baharın güzel yüzünü görmek için güzel ve güneşli bir gündü. Aynı zamanda bugün Nevruz’du.


Bakışlarını biraz evin bahçesindeki yeşillikler üzerinde gezdirirken, gözlerini bir kedinin portakal ağacının altındaki yan gelip yatması takıldı.


Beyaz renkli bir kedi, çimlerin üzerine yan gelip yatmış, ön patileri ile de yanındaki çiçeklerin tomurcukları ile oynuyordu. Bir kelebek dolaşmaya başladı kedinin başının üzerinde, kedi huylandı ve patileriyle kelebeği yanından uzaklaştırmak istedi. Kelebek iyice yaklaştı kedinin üzerine, bu kez kedi iyice huylanmıştı, zıpladı yukarıya, kalktı ayağa ve patileriyle havada uçan kelebeği yakalamaya çalıştı. Kelebek uçup gitti ve gözlerden uzaklaştı.


Kedi yeniden uzandı yeşilliklerin üzerine, sağa-sola dönerek sırtındaki kaşıntıyı gidermeye çalışıyordu. Bir yandan da ön patileriyle çiçeklerin tomurcuklarını yakalayıp dişleriyle ısırmaya çalışıyordu.


Penceredeki sarışın kadın tüm bu olup bitenleri izlerken, bir iç geçirdi, ofladı ve nefesini tuttu. Kedinin hareketleri, kelebeği yakalamak istemesi ve çimlerin üzerindeki oyunlarını bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçiriyordu.


Bir kedi kadar bu güneşli ve güzel günü değerlendiremediğini düşünmeye başladı. Baharın ilk güneşli günleri ve berrak havasında çimlerin üzerine oturmak, çiçeklerin tomurcukları ile oynamak, papatyanın yapraklarını koparıp “seviyor-sevmiyor” falına bakmak geçti içinden.


Penceredeki sarışın kadın tüm bunları düşlerken cep telefonu çaldı, irkildi aniden. Arkadaşı arıyordu, işe geç kaldıklarını anımsatıyordu. Zaman öylesine çabuk geçmişti ki, kedinin keyfini izlemekten sabah kahvaltısını yapmayı bile unutmuştu.


Kahvaltı yapmak bir yana elini yüzünü bile yıkamadan işe gitme saati geldiğinin farkına bile varamamıştı.


Kedinin keyfini getirdi gözlerinin önüne, kendisinin yaşam mücadelesini ve bir olmada daha geldi yüreğinin tam orta yerinden. “Şu kedi kadar gökyüzünün berrak havasını soluyamadım, çimlerin üzerine oturup eğlenemedim, kedi kadar keyfim olmadı!”diyerek odasından çıkıp işe gitmek üzere yola çıktı.


Baharın muştucusu Nevruz Bayramınız kutlu olsun, saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar