Yaz sıcaklarının başlaması ile birlikte Çukurova’nın bereketli topraklarında üretilen karpuz, tüketiciye ulaşmaya başlandı.
Sera üretimine geçilmesiyle birlikte dört mevsim her türlü sebze ve meyveyi bulabilen bir ülke olduğumuzu unutmamak gerek.
İstediğimiz ürünü, yine istediğimiz zaman piyasada bulabiliyoruz. Yani yok yok!.. Tabi ki alabilecek kadar paranızın olup olmadığını da anımsatmakta yarar var.
Karpuzlar olgunlaşmaya başladı, market ve Pazar yerlerinde yerli ürünlerimizi bulmaya başladık. Çukurova’nın karpuzu piyasaya çıktığında bir anda fiyatlar allak bullak olur! Hele de Ceyhan karpuzu tüketicinin önüne gelmeye başlamışsa, bir simit fiyatının altına alabildiğimiz günler yaşanır.
Adana Tarım ve Orman Müdürlüğü, bölgede devam eden karpuz hasadı nedeniyle “Ham karpuz timleri” kurarak arazilerde göreve başlatmış. Amaç, vatandaşa ham karpuz yerine olgunlaşmış karpuz yedirebilmek. Bu olaya tüketici sevinirken, üreticilerin de memnun olduklarını öğrendim.
Karpuz üreticilerinin “karpuz timi” tarafından yapılan denetimlerden memnun olduğunu öğrendiğimde, çiftçilerimizin ne kadar kendine güvenen ve şeffaf üreticiler olduğunu düşündüm.
Müteahhitlerin yapmaya çalıştığı çok katlı binalardaki çalışmalar denetleneceği zaman, önceden haberdar edilmesi olayları aklıma geldi. Hatta, inşaatları denetlemeye gelen görevlilerin daha önceden yemeğe veya eğlenceye götürülmesinin ardından denetlendikleri gibi olaylar. Daha da ilerisine gitmek gerekirse; Müteahhit tarafından “sert kaya” olarak görülen denetimciye alınan hediyeler veya hesabına yatırılan bir miktar paralar…
Çiftçinin ürettiği karpuzun olgunlaşıp olgunlaşmadığını incelemeye gelen “karpuz timleri” üreticiden ancak birer adet karpuz alabilir. Bir karpuzdan zarar edilmeyeceğine göre, hatta bir zamanlar bir Bakan’ın söylediği gibi “Bir defadan bir şey olmaz!” sözünü anımsadığımızda, her tarladan karpuz timine toplamda 10 karpuz verilse bir şey eksilmez!.. Denetim sırasındaki karpuz verilmesi zaten “rüşvet” bile sayılmadığı gibi, üreticilerin yüreğinin orta yerinden geçen bir hediye olarak değerlendirilir.
Bırakın tarlasındaki karpuzların olgunlaşıp olgunlaşmadığını denetlemeye gelen yetkililere karpuz yedirmeyi veya giderken çocuklarına birer karpuz vermeyi, oradan geçen bir insanın canı çektiği için istemesi halinde bile para almayan çiftçilerimizin olduğunu biliyoruz.
Çünkü, Atatürk’ün söylediği gibi; “Köylü milletin efendisidir!” Milletin efendisi olarak tanımlanan çiftçilerimiz Atatürk’ün bu söylerini sonsuza dek gösterecekleri saygınlık, üretkenlik ve sabırla yöneticilerinden süreklilik bekleyerek yaşadıklarını göstermektedir.
Milletin efendisi Köylülerimiz; çıkarsızca, içinden gelerek konukseverlik örneği karpuz, kavun, yeri geldiğinde yumurta, tereyağı ve ayran ikramlarında bulunmaktan mutlu olur. Üretimlerinde paylaşmayı sevgi gösterisi olarak bilirler.
Millet’in efendileri tarafından, Millet’in Vekilleri olarak TBMM’ne gönderilen kişi veya kişilerin önceki hallerine kanılarak, inanılarak tercihler yapılır. Bazılarında ise iş işten geçtikten sonra ‘balon’ oldukları anlaşılsa da yapacak bir şey kalmamıştır.
Bu arada, Sedat Peker tarafından her ay 10 bin dolar, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın maaşı kadar maaş alan bu Milletvekilini merak ediyorum! Böyle bir iddianın sonuna kadar takibi ve kamuoyuna açıklanması gerekir, gizleyenlerin tarih önünde yürekleri sızlayabilir.
Yorum Yazın