160x600
28 November, 2025, Friday
DOLAR 42.2631
EURO 49.0719
ALTIN 5726.6
Emiyra BAYRAK

Emiyra BAYRAK

Mail: emiyra@medyagazete.com

Kara Sevdam

   Çocukluk duygularımın ilk heycanı  1981 nisan ayında çıktığımız  Hicaz yolu  seferiyle başladı. İstanbul Sümbül Efendi Kız Kur’an Kursundan hareket eden otobüs Türkiye sınırları ve Hicaz güzergahı istikametinde bulunan ziyaret mekanlarını gezip, görmek ve dualarla devam eden heyecanla, merakla yola revan olduk.

ASHÂB-ı KEHF
أصحاب الكهف
Bir mağarada yıllarca uyuduktan sonra tekrar uyandıkları Kur’ân-ı Kerîm’de haber verilen arkadaş grubu, biz talebeleri  çok etkilemişti. Rahmetli hocam manevi annem sümbül efendi Kız Kur’an kursu hocası Yaşar Gürdil Ashâb-ı keyfi bize anlatırken yaşadığımız heyecanı sanki şimdi yeniden duyuyormuşçasına haz alıyorum adeta. Hepsini hatırlamayacak kadar hem heyacanım, hemde çocukluğumun verdiği kafamda esen kavak yelleriyle yolumuza devam ederken not tutuyorduk aslında. 

Türkiye sınırlarından sonra ilk vardığımız  Suriye sınırındaki yılışık suriye  askerlerini hiç unutmuyorum. Otobüse girip tek tek pasaportlarımıza bakarken bizleri süzmelerini ürpererek hatırlıyorum. Talebelerden bikaç arkadaşım ile ben yaşımız tutmadığı için  babalarımızın verdiği vekalet ile çıktığımız yolda hocamızın ısrarı ile bizlere müsade ediliyordu. Bizler ise engel çıkarmasınlar ve biran önce habibe (sevgiliye) ulaşmak için kanat çırpıyor, dualar ediyorduk.  Meşakkatle geçirdiğimiz birkaç saatten  sonra hududu geçmemize izin verilmişti. 

Dinlenmemiz ve namaz kılmamız İçin mola verilmişti. Halep’te bir caminin bahçesindeyiz. Namaz saati gelmişti ve ezanı bekliyorduk. Kafile sorumlumuz namaz saati geldi ezan okunmadı diye orada bulunan kişiye sual ettiğinde “efendim burada ezan sesini dışarı vermek yasak, ezan caminin içinde okundu buyurun namazınızı kılabilirsiniz” demişti.
 
Mekke ve Medine’ye vasıl olmanın hasretiyle bitmeyen  uzun sahra yollarından sonra Medine’deyiz. Efendimizin beldesine kavuşmanın heyecanıyla, burnumuza gelen gül kokularıyla, aldığımız haz bizleri mest ediyordu. Medine  yollarında sağlı sollu hurma bahçelerini izlemenin çocuksu duygusuyla adeta kuş gibi uçuyordum. Karayoluyla geldiğimiz otobüs yolculuğunda bitap düşen bedenimizin yorgunluğunu unutmuştuk bile.

Aman Allahım onca yol bitmişti. Kavuşmuştuk Gül kokulu Medine’ye.

Habibe kavuşmanın sevinci le taleal bedru aleyna kasidesini hep bir ağızdan okurken sevinçten göz yaşlarımız sel olmuştu.

Taleal Bedru Aleyna

Taleal- bedru aleynâ 
Min seniyyâti-il vedâ
Vecebe-ş-şükrü aleynâ 
Mâ deâ lillahi dâ
Eyyühel meb'usü fînâ 
Ci'te bi-l-emri'l muta
Ci-te şerrafte'l- Medîne 
Merhabâ yâ hayra da
Ente şemsun, ente bedrun 
Ente nûrun âlâ nûr 
Ente misbe hassüreyya 
Ya habîbi, ya Rasul
Kad lebisnâ sevbe izzin 
Ba-de esvâb-r-rika
Ve rada-nâ sedye mecdin 
Ba-de eyyâm-id dayâ
Kaalet ahmâru-d-deyâcî 
Ku lli erbâbi-l-İslâm 
Küllü nan yetba Muhammed 
Yenbeğî en lâ yüdaam
Ve teâhednâ cemîan 
Yevme aksümne-l yemîn 
Len nehûne'l ahde yevmen 
Vettehazne-s- sıdka dîn
Leste vallahi neziyyen 
Mâ yukasih-'l i-bâd 
Meşheden yâ necme emnîn 
Zû vebâin ve vidâd

Türkçe-si

Ay doğdu üzerimize
Veda tepesinden
Şükür gerekti bizlere
Allah'a davetinden
Sen güneşsin sen aysın
Sen nur üstüne nursun
Sen süreyya ışığısın
Ey sevgili ey rasûl
Ey bizden seçilen elçi
Yüce bir davetle geldin
Sen bu şehre şeref verdin
Ey sevgili hoş geldin.

Otelimize gidip odalarımıza yerleşmemiz gerekiyordu. Fakat biz dün eşyalarımızı otobüste bırakarak abdestlerimizi tazeleyip direk mescid’i nebevi’ye gitmiştik. Habibin huzuruna varmak vasfı zordur. Ancak yaşamak lazım. Tabii ki bugünlerde olduğu gibi kocaman binalar oteller yoktu. Medine’de mescidi nebevi’nin birkaç sokak arkasında olan bir pansiyonda kalmıştık. Babu selam kapısından girdiğimizde peygamber efendimize kavuşmanın sevinciyle secdeler etmiştik. Sanki rüyadaymışız gibi selat’u selamlar getirerek ziyaretimizi tamamlamış otelimize dönmüştük.

Yol yorgunluğuyla uykuya dalmıştık ki rüyamda “efendimizin ayak izlerini takip ederek  mescid’i nebeviye gitmiştim, tek olarak  ravzada  secde ediyordum. Tek ben vardım, niye tekim diye etrafıma bakınırken uyanmıştım uykumdan.” Bir ara nerde olduğumu anlamak için bocalamıştım. O zamanlar yer yataklarında yatıyorduk. Üç arkadaş bir odadayız, kafamı kaldırdığımda arkadaşlarım uyuyorlardı. Sonra kendi kendime rüya değil hakikat olduğunu söylemiştim. Ben, bizler bikaç saat önce ravzada namaz kılmış efendimiz sav ziyaret etmiştik çok şükür. Küçücük yaşta mevla bizleri Resullulah’ın huzuruna nasip etmişti. Sabah erkenden uyanıp efendimizin huzuruna gidiyorduk. Tam on gün kalmıştık medine-i münevvere’de. Artık ayrılık saati gelmişti. Efendimize veda ederken gözyaşlarımız sel olmuştu. O’nun huzurundan çıkarken Rabbim tekrarını nasip etsin. Allah’ım bizleri tekrar efendimize kavuştur derken sırtımızı dönmeden ziyaret adabıyla mescidden çıkmıştık. O zaman aklıma gelen, Medine müdafaası komutanı, Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa’nın Medine’yi teslim ederken gül kokulu Resulallah’tan ayrılırken ne kadar zorlandığını daha iyi anlamıştım. 

Tekrar yollara revan olmuştuk. 
Bu sefer hedefimiz Beytullah’tı.
Kabeye yüz sürmek için acele ediyorduk.
Bir an önce KARA SEVDA’mıza kavuşmak için. 
Kara sevdamız Kabe’’dir. 
Kabe bir özlemdir.
Kabe Hz. İbrahim gibi bir haykırıştır.
Kabe meçhulü düşünmektir.
O’na hayranlık beslemektir.
 O’na özlem duymaktır.

 Ne gariplik ola acep.
Farzumahal;
Karşımda gördüğümde.
Konuşan dillerimin tutulması.
Belleğimin allak bullak olması.
Kekeleyerek konuşmalarım ve dahası. Kara Sevdamın karşısında donup kalmalarım.

Etrafıma bakıp bütün evreni orada bulmak, mecnun olmanın verdiği huzur ile dünyadan bağımın koptuğunu düşünmekten gayrı almış olduğum feyz ve hazzın tarifi ancak ve ancak “anlatılmaz yaşanır” deyimi ile mümkündür.

O meçhul güzellik karşısında çaresizliğin izahı zor bir tariften öte değildir. O günkü ruh halimi hiç yazmayayım. Çünkü arife tarif zul sayılır. Zira kabeyi gören herkeste olduğu gibi kalp atışlarının hızlanıp gözlerden akan sellere teslim olmak gibidir. Vuslat avuçlarımızdan dökülen aminleri yüzümüze sıvayarak amiin demektir. Rahmetli hocamız Kabe’yi ilk gördüğünüzde yapacağınız dualarınız kabul olucaktır demişti. Mekke hudutlarına girdiğimizde (Medine’yle Mekke’nin arası 450 km) elhafayir bölgesi bayırdır, otobüsümüz o bayırı tırmanmıştı derken  en yükseğe geldiğimizde Harem’i  Şerif tüm muhteşemliği ile gözüküyordu. Yine dillerimiz tutulmuştu adeta. Yalnızca ‏kalplerimiz atıyordu. Uzunca bir  suskunluktan sonra yol boyu uhrevi heyecanı daha iyi yaşayabilmek amacıyla  getirdiğimiz telbiyelerle coşarak hep bir ağızdan en yüksek ama en yüksek sesle tüm otobüs  hep beraber  telbiye getiriyorduk.

 "Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, Lebbeyke Lâ Şerike Leke Lebbeyk. İnnel Hamdevenni'mete Leke Velmülk. Lâ Şerike Lek" (Buyur Allah'ım buyur! Buyur ki senin ortağın yok, emrine amadeyim buyur!

Mekke’ye Lebbeyk Allahümme lebbeyk nidalarıyla girmiştik. Yaklaştıkça yaklaşıyorduk haremi şerife.  Kocaman kapılar tüm muhteşemliğiyle açıktı. Direklerin arasından Kabe’yi, kara örtüsünü  görmüştüm bile. Kara sevda dedikleri yer burasıydı işte. Gözleri kamaştıran, güzelliğiyle çığlık atarak evet ben gördüm, gördüm sesleri yükseliyordu. 

Bir anda hepimiz susmuştuk. Çünkü hem şükür ediyor hemde ağlaşıyorduk. 

Dilim damağıma yapışmış kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. 

“Yarabbi ben hep Mekke’de kalayım.
 Kabe’den hiç ayrılmayayım” 

diye dua ettiğimi dün gibi hatırlıyorum. 

Melekler amin demişlerki;

Türkiye’ye dönüşümüzden tam üç bucuk ay sonra gelin olarak Mekke’ye KARA SEVDA’ma tekrar dönmüştüm.

 “KARA SEVDA“ dedikleri daha ne olabilirki. 

Benim sana olan sevdamdan başka
  “EY KABEM“.  

Her kalbin karanlık kilidini açan Fatihası olan bir ayeti vardır.  

Her ayet bir Aşk'tır.  
Her insan bir ayeti kerimedir. 
İnsan kalbini buldukça 
Aşkın Mealini bulur. 
Benim gibi.
Aşkı ile yollarına düştüğüm.
 Kabe’nin komşusu olduğum gibi.

Uzaklardan tefekkür ve temenni edip   amini makbul olan dualarımın  yakınında,  hemen yanı başında Kabe’nin üç beş sokak ötesinde yaşadığım için.....

Binlerce şükredercesine......

KARA SEVDALI GELİN
MEKKE’NİN KOMŞUSU

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar