Kiswa' ismi verilen Kabe'nin örtüsünde 670 kg. saf ipek, ayetlerin nakış ipliğinde ise 120 kg. altın ve gümüş kullanılıyor. Toplamda 720 kg. boyadan ibaret olan örtünün tamamlanması için 240 işçi 1 sene boyunca çalışıyor. Genişliği 11 metre, boyu ise 13 metre olan Kabe örtüsü 16 adet parçadan oluşuyor.
Kâbe örtüsünün yenilenmesi için her yıl 25 milyon riyal (19 milyon 285 bin TL) ayrılıyor ve bu maliyet Suudi Arabistan hükümeti tarafından karşılanıyor.
KABENİN ÖRTÜSÜNDEKİ YAZILAR
Fazîleti hakkında hadis bulunan âyet ve surelere hemen her yapıda olduğu gibi, kutsal topraklardaki yapılarda da rastlanır: âyet ve sure başlarında olduğu gibi, müstakil olarak da rastlanan Besmele'ye ek olarak, Âyete’l-Kürsî, İhlâs ve Fâtiha sureleri hemen her yerde karşımıza çıkar
Kâbe örtüsü ve kapısı üzerindeki ayetler: Kâbe çatısı üzerinde: "Lâ ilâhe illallah Muhammedun Resûlullah" ve; Al-i İmran Suresi, ayet 96 „
إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَالَمِينَ ﴿٩٦﴾
96.İnne evvele beytin vudia lin nâsi lellezî bi bekkete mubâreken ve huden lil âlemîn(âlemîne).
Muhakkak ki, mübarek ve âlemlere hidayet vesilesi olan (beyt), elbetteki insanlar için Bekke'de (Mekke'de) inşa edilmiştir.
KÂBE’NİN ÖRTÜSÜ NİÇİN SİYAHTIR
Kâbe’nin kumaşı bir seferde siyahlaştırılmıyor. Önce kırmızı, ardından yeşile boyanan kumaş daha sonra siyaha boyanıyor. Kâbe örtüsünde siyah dokuma kabartmalar da bulunuyor. Bu kabartmalarda Allah’ın 99 isminin yanı sıra, kelime-i tevhîd, tesbih ifadeleri yer alıyor. Kâbe örtüsünün üstten üçte birlik bölümünde ise 47 metre uzunluğunda kuşak bulunuyor. Burada hac ibadeti ile ilgili Kur’an ayetleri bulunuyor. Bu ayetler altın suyuna batırılmış gümüş ipliklerle işleniyor.
Kâbe’ye olan bu hürmet duygusu Kâbe’ye libas giydirmekle tezahür etmiştir. Kâbe’ye ilk örtüyü örten hakkında farklı rivâyetler bulunmaktadır. İlk örtüyü örtenin Hz. İsmail (a.s.) olduğu rivâyet edilmekle birlikte, Yemen krallarından Es’ad Ebû Kerîb’in Kâbe’ye ilk örtüyü örttüğü daha yaygın ve daha meşhurdur. Rivayete göre, Es’ad Ebû Kerîb bir defasında Mekke tarafından seyahat etmiş, Mekke’de altı gün ikameti sırasında kurbanlar kesmiş, Mekke halkına ve fakirlere dağıtmıştır. Mekke’de iken bir gece rüyasında Kâbe-i Muazzama'ya kisve giydirdiğini görmüş. Sabahleyin rüyasını tahakkuk ettirerek, gecede rüyasında gördüğü kumaştan bir kisve giydirmiştir. İkinci gece bir başka kumaş giydirdiğini, üçüncü gecede yine başka bir kumaş giydirdiğini görmüştür. Her sabah rüyasında gördüklerini tahakkuk ettirmiştir. Böylece Kâbe’ye ilk örtüyü örten olarak tanınmıştır. Hatta bu sebeple Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Es’ad Ebu Kerîb’i kasdederek “Tubbaa sebbetmeyiniz, çünkü o ehl-i tevhiddir.” buyurmuşlardır.
Hz. Peygamberin (a.s.m.) de Kâbe’yi örttüğüne dair birçok rivayetler vardır. Rivayetlere göre Cahiliyye döneminde yünden yapılmış kumaşlarla Kâbe örtülürdü. Hz. Peygamber (a.s.m.) Yemen kumaşından bir kumaş ile Kâbe’yi örttü. Hz. Ömer (ra) ve Osman (ra) da Mısır’ın ince kumaşından bir örtü ile örttüler. Rivayetler Resulullahın (a.s.m.) Kâbe’yi kumaşla örttüğünde müttefiktir. Ancak kumaşın cinsinde farklı görüşler bulunmaktadır. Fakat hadis şârihleri, Resulullahın (a.s.m.) farklı zamanlarda, hadislerde rivayet edilen farklı kumaşları örtmüş olabileceğini ifade ederler.
Asr-ı Saadette halifeler devrinde senede bir defa Kâbe’nin örtüsü değiştirilirdi. Hz. Muaviye bunu senede iki defaya çıkarmış, Me’mun ise senede üç defa Kâbe’nin örtüsünü yenilemiştir.
Arefe’den bir gün önceki Terviye gününde kırmızı kumaşla, Receb’in birinci gününde Kabatî denilen bir kumaşla, Ramazan’ın yirmi yedinci gününde ise beyaz bir kumaşla örterdi. Fatimîler zamanında beyaz kumaştan örtü giydirilirdi. Sultan Mahmud Sebük Tekin sarı bir örtüyle Kâbe’yi örtmüştü. Abbasilerden Halife Nasır zamanında Kâbe yeşil örtüyle örtüldü. Daha sonra aynı Halife zamanında siyah renge değiştirildi. Kâbe’nin örtüsü olarak bu siyah renk zamanımıza kadar devam edegelmiştir. İslâm tarihi boyunca Kâbe örtüsü ihmal edilmemiş; hatta Hicrî 750 tarihlerinde Salih İsmail bin Nasır, Kâhire civarında bir köyü Kâbe örtüsü için vakfetmiş ve bu vakfın gelirinden örtü her sene yenilenmiştir.
Rivayetlerde Kâbe’nin örtüsü Hz. Ömer (ra) zamanında her sene yenilendiği ve eski örtü ise hacılar arasında taksim edildiği nakledilmektedir. Bugün ise Cidde ile Mekke arasındaki eski otoyoldan gidenler Mekke girişinde 100.000 metrekarelik geniş bir sahaya yayılmış ayrı ayrı yerlerde binalar görürler. Bu binalarda, üç yüz kadar işçi ve sanatkâr, çok mübarek bir iş üzerinde çalışırlar. Bu, Kâbe-i Muazzama’yı örten büyük kumaş parçası “kisve” dir.
1962 yılına kadar Kâbe’nin örtüsü Mısır’da imal edilirdi. Daha sonra Kral Suud, Mekke’de bir kisve fabrikası kurulmasını temin etti. Kâbe örtüsü bugün bu fabrikada, maharetli ustalar, dokumacılar, hattatlar ve teknik uzmanlar tarafından imal edilmektedir. Kisve için her yıl (1988’e göre) 24.000.000 riyal ayrılır. 670 saf beyaz ipeğin kullanıldığı örtü için 720 kilogram boya ve asit kullanılır. Kisve kırk yedi parçadan meydana gelir. Her bir parça 14 metre uzunluğunda ve 95 santimetre genişliğindedir. Örtünün toplam ebadı 650 metrekareyi bulur. 16 parçadan oluşan kuşak 45 metredir. Her dört köşesinde İhlâs Sûresi altınla işlenmiştir. Kuşağın altındaki panellerde başka âyetler yazılmıştır. Siyaha boyanan ipeğin üzerinde 120 kilogram altın ve gümüş kullanılmıştır. Altının gümüşe nispeti bire dörttür. Kisvenin dokunması, boyanması, işlenmesi yaklaşık bir yıl alır.
Kâbe ikinci defa yıkanırken de örtü eskisiyle değiştirilir. Eski kisve parça parça kesilerek Müslümanlara dağıtılırdı .
şimdilerde büyük devlet adamlarına hediye olarak dağıtıldığı söylenir.
Eğer namaz esnâsında vücutların hareketini ve dua esnasında da ellerin kalkışını görmeyip, mırıldanılan sözlerin fısıltısını da duymasaydık ve bu sonsuz azametin huzurunda kalplerin çırpıntısını işitmeseydik, kendimizi bambaşka bir âleme ve hayata geçmiş sanacaktık. Hakikatte biz o dakikada bambaşka bir âlemde bulunuyorduk. Allah’ın evinde ve Allah’ın hemen huzurunda idik. Başımız eğik, dilimiz tutuk idi. Eller göklere açılmış, gözlerimiz yaş ile, gönüllerimiz huşu ile ve içimiz de iyi ve temiz duygular ile doluydu.
Allahım beni Mekke’de kalmaya, Kabe’ye layık gördüğün için celalİ vasfına sonsuz hamdü senalar olsun.
KABENİN KOMŞUSU