160x600
28 November, 2025, Friday
DOLAR 42.2631
EURO 49.0719
ALTIN 5726.6
Emiyra BAYRAK

Emiyra BAYRAK

Mail: emiyra@medyagazete.com

Kâbe İslam'ın Kıblesi

   Kâbe (Arapça: الكعبة المشرفة, Kâbe-i Şerif, Kâbe-i Muazzama veya Beyt-i Atik), Mekke'de Mescid-i Haram'da yer alan ve İslam dininde en kutsal sayılan cami. İslâm dininin ilk ve en kutsal mekânı kabul edilir.Bu yapının etrafında Mescid-i Harâm bulunur. Kur'an'da Kâbe'nin İbrahim ve oğlu İsmail tarafından revaklarıyla inşa edilmiş olduğu belirtilir.

Sözlükte “dört köşeli veya küp şeklinde olmak” anlamındaki ka‘b (كعب) kökünden gelen ka‘be “küp şeklinde nesne” demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de adı iki defa geçen Kâbe’ye (el-Mâide 5/95, 97) bir kısmı yine Kur’an’da yer alan Beyt (el-Bakara 2/125, 127, 158; Âl-i İmrân 3/96, 97; el-Enfâl 8/35; el-Hac 22/26; Kureyş 106/3), Beytullah, el-Beytü’l-atîk (el-Hac 22/29, 33), el-Beytü’l-harâm (el-Mâide 5/2, 97), el-Beytü’l-muharrem (İbrâhîm 14/37), el-Mescidü’l-harâm (el-Bakara 2/144, 149, 150; el-Mâide 5/2; et-Tevbe 9/7, 19, 28), el-Beytü’l-ma‘mûr (et-Tûr 52/4), el-Meş‘arü’l-harâm, Beniyye, Devvâre, Kādis, Kıble, Hamsâ, Müzheb gibi çeşitli isimler de verilmiştir; halk arasında daha çok Kâ‘be-i Muazzama tabiri kullanılmaktadır.

Dünya'daki bütün Müslümanlar, nerede olurlarsa olsunlar, namazlarını Kâbe'ye dönerek kılarlar.Kâbe'nin olduğu yöne kıble denir. İslâm'ın beş temel şartından biri olan Hac sırasında Kâbe; farz olan ziyaret tavafı ve vacib olan veda tavafı ile en az iki kere tavaf edilir. Bunların dışındaki tavaflar ise sünnettir. Tavaf, (yukarıdan bakıldığında) saat yönünün tersine bir yönde Hacerü'l-Esved köşesinden başlayarak Kâbe'nin etrafında yedi tam tur yürümektir. Tavaf sırasında dönülen her bir tura ise şavt denir. Tavaf ayrıca Umre'nin de şartları arasındadır. Hac sırasında yaklaşık 6 milyon hacı toplanarak aynı gün tavaf yaparlar.

MESCİD-İ HAREM 
 (Arapça: المسجد الحرام), Mekke'de Kâbe’nin de içinde bulunduğu alanı çevreleyen büyük mescit. Hürmetli Mescid anlamına gelen bu ifade Kur'an'da 16 ayette yer almaktadır.

Mescid-i Haram'ın ortasında bulunan Kâbe'nin doğu köşesine işaret taşı olarak farklı renk ve özelliğe sahip olan "Kara Taş" anlamına gelen Hacer-ül Esved yerleştirilmiş ve gümüş bir çerçeveyle çevrilmiştir. Bu taşın İbrahim Peygamber’den günümüze kadar gelen bir hatıra olduğu kabul edilir. Bu nedenle de tüm Müslümanlar için çok değerlidir.

Kâbe, İbrahim Peygamber ve İsmail Peygamber'den sonra birçok değişikliklere maruz kalmıştır. Çeşitli dönemlerde kısmen ya da bütünüyle yeniden inşa edilmiş ve günümüzdeki haline ulaşmıştır. Şu anda Kâbe, Mescid-i Haram ile birlikte toplam 400.800 m² metrekarelik bir alanı kapsamaktadır.
Ayrıca 820.000 kişilik kapasitesi ile şu anda var olan en büyük camidir.

KUŞLARIN KÂBE’NİN SAYGINLIĞINI KORUMASI
 Uçan kuşların birçok kutsal mekânda olduğu gibi Kâbe üzerine de konmaması ve onu pisletmemeleri üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Yukarıdan aşağıya doğru süratle Kâbe'ye doğru gelen kuşların bir anda değişik açılara yönelmeleri yine Beyyinat ayetlerinden birisidir

KABENİN İÇİ
İçi dört köşe bir oda görünümünde olan Kâbe’nin Rüknülırâkī köşesinde dama çıkılan merdiven ve önünde “tövbe kapısı” denilen bir kapı yer alır. Taban mermer döşeli, duvarlar 2 m. yüksekliğe kadar mermer kaplamalıdır. Yapılan onarım ve yeniden inşalarla ilgili olarak batı duvarına beş, doğu ve kuzey duvarlarına birer kitâbe yerleştirilmiştir (metinleri için bk. Hüseyin Abdullah Bâ Selâme, s. 138 vd.). Tabanın ortasında, Abdullah b. Zübeyr zamanından kalma güney-kuzey yönünde dizilmiş üç ağaç direk ve bunlardan kapının karşısındakinin önünde batı duvarına doğru Hz. Peygamber’in namaz kıldığı yer bulunmaktadır; burası seccade şeklinde bir mermerle belirtilmiştir. Tavan ve duvarlar, yukarıdan mermer kaplamalara kadar inen çepeçevre kırmızı atlastan yapılmış bir perde ile örtülüdür. Tavan ile dam arasında 1,33 m. yüksekliğinde bir açıklık vardır.

KABENİN KAPISI 
İlk Muvahhid peygamber Hz. İbrahim zamanında yapılan Kâbe ilk zamandan beri Kâbe’nin kapıları yöneticilerin ilgisini çekti. Ahşap bölüm, İslam öncesi dönemde, Hz. Peygamber’in başlangıcına ve İslami dönemde varlığını sürdürdü ve Abdullah ibn el-Zübeyir zamanına kadar değişmedi. Altın olarak, süslemeye giren ilk kapı ise IV. Murad döneminde oldu ve 1356 yılına kadar bu kapı kaldı.

SUUDİ DÖNEMİNDE KAPILAR
Üç yüzyıl sonra, kurucu Kral Abdul Aziz Suud ve 1363’te, yeni bir kapı koydu. Kral Abdülaziz Bakanlığı’na göre belgelenmiş tarihi versiyonlarından birinde ve kapının imalatında görev aldı. Son olarak Kuyumcu Ahmed bin İbrahim Badr’ın, Kral Halid bin Abdül Aziz’in emriyle yaptığı mevcut kapıyla değiştirilirken, Kapılar için kullanılan altın miktarı toplam 13 milyon 420 bin riyalle yaklaşık 280 kg oldugu kaynaklarda kayıtlıdır.

ALTIN OLUK
Mîzab-i zer (Altınoluk), yağmur yağdığında Kabe'nin tavanındaki suyu boşaltmak için yapılmış olan altınoluk 2.75 m uzunluğunda, 0.25 m genişliğinde ve 0.31 m yüksekliğinde olup ahşap üstüne altın kaplamalıdır. Kureyşliler 605 yılında Kabe'yi inşa ederken kuzeybatı duvarına tavanda biriken suların Hicr'e akması için bir oluk (mîzâb) koydular. Kâbe'nin oluğu ilk defa Emevî Halifesi I. Velîd'in emri ile Mekke Valisi Hâlid b. Abdullah tarafından altınla kaplattırıldı ve bundan sonra "altınoluk" adıyla anılmaya başlandı.

MAKAMI İBRAHİM 
Mescid-i Harâm’ın içerisinde Kâbe’ye yaklaşık 15,40 m. uzaklıkta, üzerinde İbrahim aleyhisselâm-’ın ayak izleri olarak kabul edilen 1 cm. arayla iki çukurun bulunduğu ve Kâbe’nin inşası sırasında İbrahim aleyhisselâm-’ın üzerine çıkıp iskele olarak duvar örmek ve insanlan hacca davet etmek için kullandığı taşa "Makâm-ı İbrâhim" adı verilir. Çok hafif sarı ve kırmızı kanşımı beyaza yakın bir rengi olan taşın kalınlığı 20 cm. olup kenar uzunluklanndan biri 38, diğerleri 36’şar santimetredir.

Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, "Rükn (Hacerülesved) ve Makâm-ı İbrâhim cennet yakutlarından iki yakuttur. Eğer Allah onlann aydınlıklarını (ziyasını) gidermemiş olsaydı doğu ile batı arasını sürekli aydınlatırlardı” buyurmuştur (Tirmizî, "Hac”, 49).
Zaman zaman seller yüzünden Kâbe’nin duvarına kadar sürüklenen Makâm-ı İbrahim’in, Hz. İbrâhim aleyhisselâm zamanından itibaren bugünkü yerinde bulunduğuna dair rivayetler yanında, Hz. Ömer radıyallâhu anh zamanında yine Kâbe duvannın dibine kadar sürüklendiği yahut aslında Kâbe duvarına bitişik olduğu, ancak tavafı engellediği için halife tarafından bugünkü yerine getirildiği kaydedilmektedir.

Makâm-ı İbrâhim tabiri Kurân-ı Kerîm'de iki yerde geçer. Bunlann birinde Allah'a ibadet amacıyla yapılan ilk mâbedin Kâbe olduğu bildirildikten sonra orada apaçık nişaneler (işaretler) ve İbrâhim'in makamı bulunduğu belirtilir (Âli İmrân 3/97). Hz. Ömer radıyallâhu anh-'ın Makâm-ı İbrâhim'in özellikle namaz kılınacak bir yer olmasını dilemesi üzerine nazil olduğu rivayet edilen (Buhârî, "Salât", 32) diğer âyette ise Makam-ı İbrâhim'in namazgâh edinilmesi istenir (el-Bakara 2/125). Resûl-i Ekrem sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Vedâ haccında Kâbe'yi tavaf ettikten sonra Makâm-ı İbrâhim'in arkasında iki rek'at namaz kılmış ve ilk rek'atında bu son âyeti okumuştur (Buhârî, "Salât", 30). Ardından da Zemzem Kuyusu'na giderek suyundan içmiştir.

HİCR
Kâbe’nin kuzeybatı duvarının önünde iki ucu Rüknüşşâmî ile Rüknülırâkî'den 2 m. kadar mesafede olan ve "hatîm" adı verilen yarım daire şeklinde 1,31 m. yüksekliğinde duvarla çevrili olan ve Kâbe’den ayrılmış olmakla birlikte onun bir parçası olan kısma "Hicr" veya "Hicru İsmâil" adı verilir.
Burası başlangıçta Kâbe'ye dahil idi ve 605 yılındaki yeniden inşası esnasında Mekkeliler ellerindeki malzemenin, Hz. îbrâhim'in temelleri üzerine yapılacak inşaatı tamamlamaya yetmeyeceğini anlayınca binanın daha küçük tutulmasına karar verdiler; Hicr adı verilen yeri göğüs hizasında bir duvarla (Hatîm) çevirerek Kâbe’nin dışında bıraktılar ve Kâbe’den olduğu anlaşılsın diye burayı taşla döşediler. Nitekim Hz. Âişe -radıyallâhu anhâ-, Kâbe'ye girip namaz kılmak istediğini söylediğinde Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in onu elinden tutarak Hicr'e soktuğu, "Kâbe'ye girmek istersen burada namaz kıl, çünkü o Kabe'den bir parçadır”

MÜLTEZEM
Hacerülesved ile Kâbe kapısı arasında kalan 2 metrelik kısma "mültezem” (sıkı sıkıya yapışılan yer) adı verilir. Bazı hadislerde mültezemin duaların kabul edildiği mübarek bir yer olduğu belirtilmiş (Beyhakî, es-Sünen, V, 164; Muhibbüddin et-Taberî, s. 315), Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem ile sahâbe ve tâbiînden birçok kimsenin burada dua ettiği nakledilmiştir.

ZEMZEM
Zemzem kuyusu,Kabe'nin 20 m doğusundaki su kaynağı ve kuyusu. Hac ve Umre ziyaretleri sırasında milyonlarca Müslüman tarafından içilmekte ve hediye edilmek üzere memleketlerine götürülmektedir. Zemzem, Arapça; belirsiz ses, yüksek olamayan ses, titreme, vızıltı gibi anlamlara gelir. Ayrıca bol, bereketli doyurucu su anlamına da gelir. Güvenilir olmayan bir görüşe göre de Kiptice veya Yunanca bir kelimedir ve yavaş ak ve dur manasına gelir.

Zemzem Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilmektedir. İslami inanca göre; Peygamber İbrahim, eşi Hacer ve küçük oğlu İsmail'i çöle bırakmıştır. Yiyecekleri ve suları bittiğinde Hacer, Sefa ve Merve tepeleri arasında koşarak su arar. Bu sırada toprağı eşeleyen İsmail bir su kaynağı bulur. Hacer, çıkan suyun etrafını çevirip biriktirmiş, bu sudan kırbasını doldurmuş, kendisi de içmiştir. Hac ve umre yapan Müslümanlar Hacer'in anısına Safâ ve Merve tepeleri arasında yedi defa koşarlar, buna say denir.

Yarab hz İbrahim’e sadakat, hz İsmail ve hz Hacer’e teslimiyet verdin. Bize de ihsan eyle! Habibin Muhammed Mustafa’nın ayak bastığı, kabenden mahrum etme bizleri.

Ey merhametli, en merhametli Allahım! “Lebbeyk” nidalarıyla geldigimiz kabenin kapılarını yüzümüze kapatma. Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve’n-nimete leke ve’l-mülk. Lâ şerike lek.

Hamd Senin. Nimet Senin. Mülk Senindir. Senin eşin ve ortağın yoktur.” Teslimiyetimizi kabul ve daim eyle  Allahım
MEKKENİN KOMŞUSU

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar