29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.397
EURO35.0643
ALTIN2326.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

İşi ehline vermek!..

İşin ehline verilmesi, yani işe göre insanın görev yapması hizmet noktasında sağlıklı sonuçları da beraberinde getireceğinin özeti olsa gerek.

Bu sözlerimi hangi yaşam biçimine yorumlarsanız yorumlayın, sizlerde yaşadığım bir olayı paylaşmak istedim.

Küçük veya büyükbaş hayvanların sürüler halinde dolaşmalarına rağmen, kendilerini koruyan, yol gösteren, yiyeceklerini getiren, hatta sırtlarında ellerindeki sopa ile vurmalarına rağmen sahiplerine yani  (Çoban)larını her koşulda tanırlar ve onun ardından giderler.

Hayvanlarda “akıl” olmadığını söyleriz, aklın sadece insanlarda olduğunu öğrenmişizdir! 

Osmaniye kent merkezinde, DDY Garı yanında çamlık ve yeşil bir alan yıllardır atıl durumda duruyor. Piknik yeri veya park olarak düzenlenebilir!

Kendi kaderine terk edilen bu arsa üzerinde yeşil otların ortaya çıkması ile birlikte hayvanlarını otlatmaya gelen bir aile ile tanıştım. Üç koyun ile çok sayıda davarı otlamaya çıkarmışlardı. Önce bu hayvanlarının otlamaları ve benim onlara bakışımı görüntüledim. Hayvanlara yakın olmak istedim.

Hayvan sahibi elindeki sopayı bana vererek; “Fotoğraf çektireceksen, hayvanları otlatırken yap!”diye konuştu.

Sopayı elime aldım ve davarlara doğru yaklaşmak istediğim sırada benden kaçmaya çalışarak, sahiplerinin eşinin yanına doğru gidiyorlardı.

Görüntüde davar çobanı olacaktım, ama davarların benden kaçması karşısındaki görüntülerle kendimi ‘rezil’ duruma düşürüyor gibi sanmaya başladım.

Hayvan sahibi kadın elindeki sopa ile davarları bana doğru yönlendirmeye çalışıyordu, ben ise onlarla sohbet edercesine yeşil otlardan yemeleri için vermenin uğraşını veriyordum.

Bir ara birkaç davar, elimdeki otları yemek üzere bana yaklaştılar ve yemeye başladılar. Ama sunduğum yeşilliği sonuna kadar yemeden bırakıp gitmek üzere yönlerini değiştirdiler. Elimde çoban sobası olmasına rağmen benim kendi sahipleri olmadığımı anlamış gibi benden uzaklaşır oldular.

Davarların benden kaçtığını görünce, Koyunları  çağırmak istedim. Üç koyun vardı sürü içerisinde. Üçü de besiliydi ama kurnaz görünen hayvan tiplerinde oldukları hareketlerinden gözlemlenebiliyor gibiydi!

Bu kez koyunlara yaklaşmak istercesine yeşil otlar sunmama rağmen bana yaklaşmadılar. Davarlar ile Koyunlar benden uzaklaşarak yeşillikler içerisindeki otları yemeğe ve karınlarını doyurmaya başladılar.

Hayvan sahibinden aldığım sopayı geri verirken, öyle bir söz duydum ki; bu yazımı yazmamı sağlamış oldu.

Yeşilyurt Mahallesindeki hayvanlarını getirip otlatmak isteyen vatandaşımız ve bana fotoğraf çektirmek üzere elindeki sopayı veren insan, otlattığı hayvanların benden kaçtığını görünce; “Sen beni tanımazsın evlat! Ben seni Televizyonlarda görüyorum. Türküler söyletiyor, şiirler okutuyorsun. Bizim duygularımızı okşayan programlar yapıyorsun! Sen o kişi misin, nerelisin!?”diye sordu. 

Elimdeki sopayı teslim ederken duygularım karışmıştı. Her ne şekilde, kılıkta olunursa olunsun bir insan tanınabiliyorsa, halkın en büyük ödülü budur diyerek, bir kez daha işimin  ehlini yaptığımın farkını halkımızın sözlerinden anlamış oldum. 

Son sözüm; “Toprak ağa çocuğu olup, vatanı ‘sözde savunmak’ yerine; yoksul bir ailenin çocuğu olup ‘vatanım işin şehit’ olmak veya halkın arasında her görüntü de tanınabilmek benim ömrümü uzatır! Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar