20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5038
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

İnandığın gibi yaşamak

Elbette yaşama uğraşlarınız arasında kendinize özgü biçimlendirmeye çalıştığınız yöntemleriniz vardır. Elbette kendinize özgü duygu, düşünce, inanç ve savunduğunuz görüşleriniz vardır.

İnsanın düşünen bir varlık olduğundan yola çıktığımızda, gördükleri, duydukları ve yaşadıkları karşısında duyarsızlık kalınamaz. Tepkilerin değişik davranış biçimleri ile ortaya çıktığı görülür.

Bireysel veya toplumsal anlamda kişiler bir takım görüşlerini paylaşmak isterken, kendilerine göre de savundukları tezleri vardır.

Neye inanırsanız, neyi severseniz seviniz, inandıklarınız ve savurduklarınız gibi yaşamıyorsanız buradaki tezatlıkta kendinizi kandırmış olursunuz.

İnanç, sadece dinsel anlamda değildir yaşamın tam orta yerinde yüreğin sesi ve aklın ortaya koyduğu şekliyle ortaya çıkar.

Bir yerde bireyseli aşıp toplumsal anlamda düşüncelerinizi hayata geçirmeye çalışıyorsanız, burada hareketlerinizi iyi denetlemeniz gerekmektedir.

Birlikte yaşadığınız kitlenin haklarını savunurken,  kendiniz başkalarının haklarına aynı özeni göstermiyorsanız buradaki tavırlarınızla çirkinleşirsiniz.

Kendiniz için yapılmasını istemediğiniz haksızlıkları, siz başkalarına yapıyorsanız yine buradaki tezatlıkla çirkinleşmiş olursunuz.

Olduğunuz ve yaşadığınız gibi görünmek yerine, söylediklerinizin tersini yapıyorsanız işe burada çevrenize vereceğiniz zararın, aynı zamanda; inancınıza, düşüncelerinize ve aynı zamanda kimliğinize de yansıyacağını bilmelisiniz.

Kamusal alanda çalışmanın sorumlulukları büyük olduğu kadar, ağır ve incedir. Bu inceliklerin bilinci ile hareket etmeden sadece günü kurtarmak üzere çalışıyorsanız o zaman aldığınız paranın ekmeği boğazınızdan geçerken gırtlağınızı kaşıyabileceğini de bilmelisiniz.

Hani, haksız paranın veya malın “haram” olduğu söylendiği gibi, görevinizde su istimal, rüşvet, iltimas ve işinizi savsaklama gibi çalışıyorsanız o zaman inançlarınıza da görüşlerinize de ters düşmüş olursunuz.

Bir halk deyimi vardır; “Her kuşun eti yenmez!”denir ya! Serçe kuşunu, bülbülü ve benzeri bazı kuşları yakalayıp yerken belki midenize dokunmayabilir.

Ama bir kartal veya bir yarasayı yakalamak istediğinizde bunlar kendilerini korumak için sizi çeşitli şekilde uyarabilir.

Kartalın pençeleri yüzünüzde iz bırakabileceği gibi, Allah korusun yarasa daha da tehlikelidir, yüzünüzde yara açarsa kuduz olma olasılığınızın yüksek olduğunu bilmelisiniz.

Ağaçların üzerindeki dallarda serçe kuşu ile bülbülün ötmesindeki ses kulaklarınıza hoş gelir, onların şarkıları ile yaşamanın güzelliği varken, bu kuşları yakalayıp şişlere dizip midenize indirebilmek size kolay gelebilir.

Ama bir de kartal ile yarasa var ki, onlar ne serçe, ne de bülbüle benzerler. Onlar ki size öyle bir ders verir ki, bir daha hiçbir kuşa zarar veremeyeceğiniz kadar  aklınızdan çıkaramayacağınız yüzünüzde bir iz bırakabilir.

Sabrın da bir sınırı olduğunu düşündüğümüzde, başını okşadığınız bir canlı size en iyi dost olur. Ama deynek gösterdiğiniz hangi canlı olursa olsun, sizi seyredecek değil ya tepkisiz kalmasını beklenemez.

İnsan kılığına bürünmüş yaratıklar, toplumsal barışa her zaman kurşun dökenler olmuştur.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar