Güzel konuşmak, ince düşünmek, halden anlamak, sevmek, düşeni kaldırmak, ağlayanı güldürmek, sarılmak hepsi bedava biliyoruz değilmi?
Zaten hassas olan bu insanlar hayatın gerçek yüzü ile karşı karşıya kalıyor. Kimileri yavaşça toplumdan soyutlanır ve ileride büyük bir filozof, yazar olabilir. Kimileride de hassas bünyesi bağışıklık kazanarak yaşamayı öğrenir.
Ama kırılmadan ve kırmadan yaşamayı başaranlar da vardır ki, işte onları tebrik etmemiz gerekiyor.
Çevremizdeki insanları kontrol etme ya da yönlendirme gibi bir seçeceğimiz olmadığı gibi, İnsanların ağızları torba değil ki büzelim, bırakalım onu bunu biz kendimize bakalım vesselam. Bence kırılmak kırmaktan daha hoştur, kırılan kalp asla düzelmez, düzelten bizler kendimiz olduğumuz için lütfen kendimizi tebrik edelim.
Dr. Mehmet Öz cevapladı:
Kalp gerçekten kırılır mı?
Aslında kalp kırılabilir. Bu çok güzel bir soru. Son senelere kadar bunu ispat etmek zor oldu ama artık herkes aynı fikirde. Johns Hopkins Üniversitesi'nde güzel bir araştırma yaptılar. Gördüler ki, senelerce beraber olan çiftlerden biri öldüğü zaman diğeri yakın zaman içinde kalp rahatsızlığı geçirmeye başlıyor. Bunun sebebi de stress hissettikleri için ayrıca hormonlar değişimde olduğu için kalbin atış miktarı artıyor ama kuvveti azalıyor. Ortaya kalp yetmezliği çıkıyor ve ölüm oranı daha yüksek. Ben de bunu bir cerrah olarak çok gördüm. Hastayı ameliyathaneye götürürken hasta olanlar oluyor ve aynı zamanda onları da başka odaya götürmem gerekiyor. Bu tür konularda biraz daha tedbirli davranmamız gerekiyor. He birde şöyle birşey var. Kırılan kalp tekrar zor düzeliyor kalplerimizi KIRMADAN birbirimizi sevip sayarak yaşayalım. Birbirimizi koruyarak kolluyarak inşallah.
Kalp sırrına erenler neler yapar bilir misin? Kızmazlar, küsmezler. Kırmazlar, kırılmazlar. Her şeyde bir güzellik bulurlar. Hiçbir şeyi insanoğlundan bilmezler; Rabb'inden bilirler. Herşeyi O'ndan umar, O'ndan beklerler. Ve susarlar! Susarak konuşurlar... Mevlana
Mekkenin komşusu