Nede heycanla azimle yorgunluk ve çabalarımla mücadele vererek yaşadım hayat seni. Koştururcasına, kendimle yarışırcasına, kah sevinç kah üzüntülerle sanki çok acelem varmışcasına...
Her şeyde ama her şeyde, her yerde olmaya çabaladığım anlarım. Dilini bilmeden çıktığım gurbetin yollarında düşmemek için gösterdiğim çabalarımla, dikatle attığım adımlarımda dimdik ayakta durabilme çabasıyla tek tek çıktığım merdivenleri, tutanacak trabzanından ellerim kayarak boşluğa uçarım korkusunun verdiğim temkinle ve yavaş yavaş...
Sanki yapmasam herşey karmakarışık olacakmış gibi. Bir yerlerde gizi kalacakmışım görmeyeceklermiş korkusuyla üstünlük sınavıydı. Koşturmalarım mükemmellik çabalarıyla gecen ömrümde, inip bindiğim duraklarda kaybolmama çabasıyla. Her girdiğim sınavdan ya gecemezsem korkusuyla mücrim gibi titrercesine bedenimi tutan sıtmayla kavga edercesine.
Hem kendime hemde başkalarına tanıdığım fırsatları ezberlercesine not defterlerimin sayfasında okurken gözlerimden dökülen sayfalardaki yazıların mürekkebi silinircesine.
Evet itiraf ediyorum yoruldum, belkide kendim yorulmayı tercih ettim. Hangimiz yorulmadıkki, hangimiz ihtiraslarımızla mücadele vermedikki.
Kendime mahçup kalırım mücadelesinde kemale ermek için gösterdiğim çabada hiç pes etmeden dününde, bugününde yarına bakan pencerelerini aralarcasına hayallerimde perdelerin ardında ipeksi uçuşunda pır pır eden kalbimi mevlaya emanet ederken dudaklarımdan avuçlarıma dökülen dualarımı amin desin melekler derken ısrarla duydum gülücüklerimde.
Amin deyip avuçlarıma dökülen göz yaşlarımı Secdede ettiğim dualarımın kabulünü gördüğümde gökleri seyredip kanatlarını süzerek uçan kuş misali.
Tevekülümde ben ve duygularım arz ve temennilerimin yanında kadere amentüm Allah’a teslimiyetimdeki kadere olan çabanın aşka dönüşmesiydi. Zaten kader gayrete aşık olmak değişimiydi?
Yola çıkmaktı aşk. Kocaman dağları aşmak, sevgilinin aşkına bitmeyen yollara düşmekti.
Bu yolları aştımda geldim, geçilmez dağlardan geçtimde geldim, ben resulün aşkına düştümde geldim. Ben bu yolların kurbanı olayım derkenki, çabaydı, zirveye ulaşmaktı, yollarda kaybolmamak için yerden yükselen bulut değil gökten inen yağmur olmaktı. Vadilere çisem misali parmaklarımın ucundan damlayan su taneçiklerinde sususuzluğumu gidermekti. Aşkı kana kana içmek birdaha susamayacağım yemini etmekti. Sahranın ortasında serabı seyrettiğimde üzerinden kalkan su buharlarında ıslanmaktı, deryaları denizleri gördüğümde su zanettiğim seraptaki göleti. İşte aşk buydu yoktan var olmak misali.
Yorulmayı bilmeyen ruhumun çicekleri kuruyan yaprakların arasında envai çiçeklerin tohumlarından uçuşan polenlerin umutlarımla buluşup nefesimden dimağıma yerleşen tekliğimdi. Belkide yanında kimsesizliğim ile başlayan serüvenimin savaş galibiyetiydi. Kimselerle olmayan takıntımın notaları sanki kendi kendime verdiğim kararın semeresiydi. Yorgunluklarıma, sabrıma, değerlerime, ektiğim meyvelerin en güzel tarafından yerken mevlaya binlerce şükrederken o benim diyebilmekti aşk...
Ey Rabbim.
Ey yaradanım.
En sevdiğim.
Sana olan aşkım hiç bitmesin.
Senin için geldiğim yollar nasıl kaderim olduysa bundan sonrasıda kederim olmasın amiin.
MEKKENİN KOMŞUSU