25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5732
EURO34.9814
ALTIN2425.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Havuzun suyunu toplayalım

Yaşanan veya yaşatılan bazı olumsuz olaylar, suyun havuzunu taşırdı da, toplamak aklı bir türlü uygulamaya geçirilmiyor.

Havuz yarıldı, su boşa akmaya başlar oldu ama delikleri kapatmak yerine yeni deliklerin açılması, hatta havuzun tamamen boşalmasına fırsat verenlerin de  seyirci kalmakta olduklarını gözlüyorum.

Nedir bu kadar kindar, öteleyici ve öfkeli şekilde davranışlar!? Hiç yakışıyor mu koskaca insanların birbirlerine karşı sözleri, bakışları ve birbirlerini ilk kez görüyormuşçasına gözlerini açarak bakışmalar!?

Birileri çıkıyor, elinde bilgiler olduğunu, hatta belgeler olduğunu söyleyerek ortaya çeşitli olaylar atıyor. Ortalık bir anda karışmaya başlıyor, suçlamalar, iddiaların ardı arkası gelmiyor.

Hepimizin bir gemide bulunduğunu, geminin batması halinde herkesin suya gömülebileceğini düşünmek zorunda olduğumuzu da biliyorsunuz.

Ama yok, demek ki birileri geminin batma noktasına geldiği zaman gidebilecekleri, sığınabilecekleri limanları varmış gibi hareket etmeleri de hiç hoş olmasa gerek:

Havuzun suyu ortalığı ıslatırken, daha fazla boşa akmadan toparlamak gerekiyor. Bunun için de birlik ve beraberliğin önemini kavrayarak çalışmalara en erken sürede başlamak zorunlu hale geldi.

Birilerinin sözlerini ciddiye alırsınız veya almazsınız ama kulağınızın arkasına da küpe yapmanız önemlidir. Değerlendirmek, araştırmak ve incelemek devleti yönetenlerin sorumluluk görevleri arasında yeralır.

İddia veya söylentileri ciddiye almadığınız zaman, günün birinde kendinizi de bu havuzun sularının içerisinde bulduğunuzda, yüzme bilmiyorsanız boğulmakla karşı karşıya kalırsınız.

Yüzme bilmeyen suya dalmamalı, suların derinliklerine dalan kişi de mutlaka yüzme biliyordur ki kendisini ulu orta yerde derinliklerde yüzmeye bırakmaz.

Bir başka anlatımla, “minareyi çalan kılıfını hazırlamıştır” diye de yorumlayabiliriz.

İnsanların barış ve huzur içerisinde kardeşçe yaşayabilmeleri için kutsal yer olarak bilinen camiler ve ibadet yerlerinde, saygın konumdaki kişi veya kişilerin insanları ayrıştırıcı şekilde, hayatta olmayan değerleri eleştirmeleri çirkinlikleri yaşatılmamalı.

Aynı şekilde bu çirkin ve yersiz sözleri kullanan kişinin karşısında kendisini dinlemekte olan devletin önemli üst düzey yöneticileri de bulunuyorsa ve böylesi bir yakışıksız sözler karşısında susuyorlarsa, söyleyen kişinin nereden cesaret aldığı tartışma haline gelebilir.

Dünü anımsayın, Ünlü şair Nazım Hikmet’in ölüm günüydü. Nazım ülkesini, vatanını, insanları canı gönülden seven bir edebiyatçı, şairdi. Dönemin yöneticileri tarafından dışlanmak istendi, hatta öldürülmesi için bir çok planlar yapıldı. Ülkesini terkedip başka ülkeye sığınmak zorunda kaldı ama vatan özlemiyle yanıp tutuştu.

Ölümünün ardından şiirlerini okuyanlar Nazım’dan etkilenmeye başlar oldular, sevgi ve saygılarını göstermeye başladılar. Hatta günün birinde Nazım’a yoğun tepkisi olan bir siyasi partinin genel başkanı Nazım Hikmet’in şiirini duygulu anlarla okurken, dinleyenler bile büyülenmişti.

Havuzun suyu ortalığı sele vermeden, patlayan yerleri onarmak için inatlaşmadan, birlikte hareket etme zamanında olduğumuz farkına varmalıyız.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar