Kış mevsimi ile birlikte daha belirgin hale gelen Osmaniye’deki hava kirliliği konusunda, yetkililer çeşitli açıklamalar ve uyarılarda bulunuyorlar.
Yapılan uyarılar, halkın sobalarda yakacakları yakıtlarla ilgili olduğu gibi, bazı teknik özellikleri de içeren uygulamalara yer veriliyor.
Osmaniye’nin göç alan ve yoksul aile nüfusunun çok olduğu yerleşim birimi olduğunu düşündüğümüzde, yakıt kullanımları konusunda yapılan uyarılara insanların hangi koşullarda uyabilecekleri de akla geliyor.
Birinci etkenler arasında bunları sayarken, geçtiğimiz yıl yine kış mevsiminde ulusal basında yeralan Osmaniye’deki hava kirliliği konusunda önemli konular gündeme gelmişti.
Bu yılda yine görüyoruz ki, Osmaniye Türkiye’de hava kirliliği açısından ilk sıralarda yerini koruyor. Bu konuda geçtiğimiz yıl basın mensuplarına bilgilendirme yapılmış, ölçümlerin sürekli yapıldığı hatta endişeli bir durum olmadığı yetkili ağızlardan dile getirilmişti.
Kış mevsimi ile birlikte Osmaniye’de hava kirliliği yine kendini göstermeye başladı.
Osmaniye’deki hava kirliliği sadece bilinçsiz soba yakılmaları, kalitesiz kömür kullanımları veya değişik yakıtların dışında başka etkenleri de düşünmek gerekiyor.
Denizden gelen hakim rüzgarların etkisi ile OSB’deki fabrikalardan gelen duman ve diğer atıkların Osmaniye üzerinde etkilerinin önemini de düşünmemiz gerekiyor.
Osmaniye’de Çadırkentte kalan Suriyeli konuklarımız dışında kentin değişik mahallelerinde kalan Suriyeli sığınmacıların sayılarını düşünelim.Bu ailelere Valilik tarafından kömür dağıtımı yapılıyor. Osmaniye’de şu anda kömür alınması için kayıtlar yapılırken, belirlenen rakamın 13 bin 500 ton dolayında olduğunu öğreniyoruz.
Osmaniye’de ailelere dağıtılacak 13 bin 500 ton kömürün yakılması ile kentteki havanın nasıl olabileceğini aklınıza getirmeye çalışın. Ayrıca dağıtılan bu kömürlerin kullanıldığı evlerin çevresindeki koku ve dumanın etkisinin nasıl olduğunu yaşayanlar biliyorlar.
Osmaniye’de hava kirliliği ile mücadele verilirken, bunun önüne geçilebilmenin zor olabileceğini de düşünerek, köklü çözümlerin üretilmesi yine yetkililere düşen bir görev olarak akla geliyor.
Yerfıstığı kabuğu yakılma olayları eskilerdeki gibi kalmadı. Ancak halkımızın bilinçlendirilmesi, sobalarda yakılacak olan yakıtların da bütçeye uygunlukları göz önüne alınması önem taşımaktadır.
Bir torba kömürün en az 17 TL’den satıldığı Osmaniye’de, bükçesine göre yakıt kullanan ailelerin sorunlarının nasıl çözümlenebileceği de düşünülmelidir.
Valilik tarafından dağıtılan kömürlerin kaliteleri ve sağlık yönünden ne derece kullanılabilir veya havayı kirletmeyeceği konusunda garanti verilebiliyor mu?
Araçların egzoz gazlarını da hesaba katmak gerekiyor. Kent merkezinde seyreden araç sayılarının Çevre yollarına kaydırılmasının da hava kirliliğinin azalmasına bir etken olabileceğini düşünmek gerekiyor.
Yeşil alanlarımızın her geçen gün azaldığı bir Osmaniye’de insanların oksijensiz kalması, hava kirlililiğinin artması da bir ekten olarak karşımıza çıkmaktadır.
Temiz bir Osmaniye için hepimize görevler düşüyor, saygılarımla…
Yapılan uyarılar, halkın sobalarda yakacakları yakıtlarla ilgili olduğu gibi, bazı teknik özellikleri de içeren uygulamalara yer veriliyor.
Osmaniye’nin göç alan ve yoksul aile nüfusunun çok olduğu yerleşim birimi olduğunu düşündüğümüzde, yakıt kullanımları konusunda yapılan uyarılara insanların hangi koşullarda uyabilecekleri de akla geliyor.
Birinci etkenler arasında bunları sayarken, geçtiğimiz yıl yine kış mevsiminde ulusal basında yeralan Osmaniye’deki hava kirliliği konusunda önemli konular gündeme gelmişti.
Bu yılda yine görüyoruz ki, Osmaniye Türkiye’de hava kirliliği açısından ilk sıralarda yerini koruyor. Bu konuda geçtiğimiz yıl basın mensuplarına bilgilendirme yapılmış, ölçümlerin sürekli yapıldığı hatta endişeli bir durum olmadığı yetkili ağızlardan dile getirilmişti.
Kış mevsimi ile birlikte Osmaniye’de hava kirliliği yine kendini göstermeye başladı.
Osmaniye’deki hava kirliliği sadece bilinçsiz soba yakılmaları, kalitesiz kömür kullanımları veya değişik yakıtların dışında başka etkenleri de düşünmek gerekiyor.
Denizden gelen hakim rüzgarların etkisi ile OSB’deki fabrikalardan gelen duman ve diğer atıkların Osmaniye üzerinde etkilerinin önemini de düşünmemiz gerekiyor.
Osmaniye’de Çadırkentte kalan Suriyeli konuklarımız dışında kentin değişik mahallelerinde kalan Suriyeli sığınmacıların sayılarını düşünelim.Bu ailelere Valilik tarafından kömür dağıtımı yapılıyor. Osmaniye’de şu anda kömür alınması için kayıtlar yapılırken, belirlenen rakamın 13 bin 500 ton dolayında olduğunu öğreniyoruz.
Osmaniye’de ailelere dağıtılacak 13 bin 500 ton kömürün yakılması ile kentteki havanın nasıl olabileceğini aklınıza getirmeye çalışın. Ayrıca dağıtılan bu kömürlerin kullanıldığı evlerin çevresindeki koku ve dumanın etkisinin nasıl olduğunu yaşayanlar biliyorlar.
Osmaniye’de hava kirliliği ile mücadele verilirken, bunun önüne geçilebilmenin zor olabileceğini de düşünerek, köklü çözümlerin üretilmesi yine yetkililere düşen bir görev olarak akla geliyor.
Yerfıstığı kabuğu yakılma olayları eskilerdeki gibi kalmadı. Ancak halkımızın bilinçlendirilmesi, sobalarda yakılacak olan yakıtların da bütçeye uygunlukları göz önüne alınması önem taşımaktadır.
Bir torba kömürün en az 17 TL’den satıldığı Osmaniye’de, bükçesine göre yakıt kullanan ailelerin sorunlarının nasıl çözümlenebileceği de düşünülmelidir.
Valilik tarafından dağıtılan kömürlerin kaliteleri ve sağlık yönünden ne derece kullanılabilir veya havayı kirletmeyeceği konusunda garanti verilebiliyor mu?
Araçların egzoz gazlarını da hesaba katmak gerekiyor. Kent merkezinde seyreden araç sayılarının Çevre yollarına kaydırılmasının da hava kirliliğinin azalmasına bir etken olabileceğini düşünmek gerekiyor.
Yeşil alanlarımızın her geçen gün azaldığı bir Osmaniye’de insanların oksijensiz kalması, hava kirlililiğinin artması da bir ekten olarak karşımıza çıkmaktadır.
Temiz bir Osmaniye için hepimize görevler düşüyor, saygılarımla…
