Son yıllarda ülkemizde yaşanan olayları incelediğimizde, özellikle de hassas konular üzerinde ciddi anlamda oyunlar oynanmak isteniyor.
Oynanmak isteniyor da denilemez, düpedüz oynanıyor da diyebiliriz.
Halkımızın inançları ve dini değerleri üzerinde oynanan oyunlara baktığımızda, birileri çıkar sağlama uğruna, taraf toplama uğruna çeşitli oyunları sahneye koyuyor.
Çocukluk günlerimi anımsıyorum, insanların din ve inançları üzerinde bu kadar farklı olaylar oluşturulmazdı. İnsanlar din ve inanç yönünden birbirlerine karşı saygılı hareket ederdi. Ne zaman dini siyasete alet etmeye başladılar, ayrımcılık, bencillik, çekememezlik ve ötekileştirme olayları da yaşanmaya başladı.
İnsanları dil, din, cinsiyet ve ırk ayrımı olarak ayırmanın doğru bir davranış olduğunu bile bile kişiler arasında ayrımcılık olayları da yaşanmaya başladı.
Siyasilerimiz kendilerinden olmayanları ötekileştirmeye, kendi siyasi görüşünden olanları ise beslemeye önem verir hale geldi.
İnanç ve din üzerinden oynanan oyunlar gün oldu görüş ve düşüncelere yansıtıldı. Yıllardır aynı topraklar üzerinde birlikte yaşamakta olduğumuz değişik milliyetteki insanlar arasında ayrımlar yapılmaya başlanması ile kutuplaşma oluşturuldu.
Emperyalizmin çok net şekilde yönlendirmeleri karşısında uyanık olamayan siyasilerimiz her geçen süreçte farklı oyunların oyuncağı haline gelir oldu.
Son olarak yaşanan ‘bayrak’ olayı ise işin ateşe barutla gider duruma getirdi insanları.
İnançlarımızla oynandı, çeşitli tarikatlarla bölünmeye başlandı, ötekileştirme ve dirsek gösterme olayları ile uğraş verip barış içerisinde yaşayabilmenin çalışmaları yapılırken, şimdi de en önemli değerlerimizden olan bayrağımız ile ilgili oyunlar sahneye konulmak isteniyor.
Bu ülkede son günlerde yaşanan olayların hiç hoş olmadığını, dün acı ve üzüntü ile seyrettiğimiz, nefret edip kınadığımız Suriye ve Esat’ın hareketlerine doğru gittiğimizin kuşkusunu taşıyorum.
Diyarbakır belediyesi, çocuklarının bulunması için eylem yapan kadınlardın çadırlarını Belediye Zabıta ekiplerine söktürüyor.
Direkteki bayrak indirilirken, halkın ayaklanması, asker ile halkın karşı karşıya gelmesi üzüntü ile izlenirken, birilerinin çıkıp İmralı’dan sözetmesi, görüşme ve barış süreçlerine sekte vurulduğu sözlerini duyuyoruz.
Bu ülkede kaç Başbakan olduğunu merak eder hale geldik. İmralı’da bir başka, Ankara’da bir başka Başbakan var da bizim mi haberimiz yok!?
İktidarın sözleri ile muhalefetin sözlerine baktığımızda birbirlerine sert sözler söylemekten öteye gitmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor. Bayrak indirilmesi olayı karşısında gençler kanlarının verdiği ateşle harekete geçiyorlar.
Ülkücü gençler ‘Bayrağa saygı’ yürüyüşü yaparken, Ç.Ü. Balcalı Yerleşkesinde bir grup öğrenci üzerinde “İntikam” yazılı pankart açıp yürüyüş yapıyor, slogan atıyor, basın açıklaması yapıyor. Bu olayı gören karşıt grup arasında olayların çıkmaması için polis devreye giriyor. Bu kez polis iki grup arasında şaşkınlık içerisinde kalıyor.
Bu olayın arkasında kimlerin olduğu, gündemin neden değiştirilmek istendiği, Soma madenlerinde yaşamını yitiren 301 işçinin şu anda ailelerinin ne durumda olduğu unutturulmak istendiğini bilenler biliyor. Hem biliyorlar, hem de unutturulması için gündeme ‘bayrak’ olaylarını yerleştirmeye çalışıyorlar.
Aklımızı kullanarak, provakasyonlara gelmeden, sağduyu ile hareket ederek, bu çirkinlikleri aşmak zorundayız. Yoksa geleceğimizi hiç te iyi göremiyorum. Saygılarımla…
Oynanmak isteniyor da denilemez, düpedüz oynanıyor da diyebiliriz.
Halkımızın inançları ve dini değerleri üzerinde oynanan oyunlara baktığımızda, birileri çıkar sağlama uğruna, taraf toplama uğruna çeşitli oyunları sahneye koyuyor.
Çocukluk günlerimi anımsıyorum, insanların din ve inançları üzerinde bu kadar farklı olaylar oluşturulmazdı. İnsanlar din ve inanç yönünden birbirlerine karşı saygılı hareket ederdi. Ne zaman dini siyasete alet etmeye başladılar, ayrımcılık, bencillik, çekememezlik ve ötekileştirme olayları da yaşanmaya başladı.
İnsanları dil, din, cinsiyet ve ırk ayrımı olarak ayırmanın doğru bir davranış olduğunu bile bile kişiler arasında ayrımcılık olayları da yaşanmaya başladı.
Siyasilerimiz kendilerinden olmayanları ötekileştirmeye, kendi siyasi görüşünden olanları ise beslemeye önem verir hale geldi.
İnanç ve din üzerinden oynanan oyunlar gün oldu görüş ve düşüncelere yansıtıldı. Yıllardır aynı topraklar üzerinde birlikte yaşamakta olduğumuz değişik milliyetteki insanlar arasında ayrımlar yapılmaya başlanması ile kutuplaşma oluşturuldu.
Emperyalizmin çok net şekilde yönlendirmeleri karşısında uyanık olamayan siyasilerimiz her geçen süreçte farklı oyunların oyuncağı haline gelir oldu.
Son olarak yaşanan ‘bayrak’ olayı ise işin ateşe barutla gider duruma getirdi insanları.
İnançlarımızla oynandı, çeşitli tarikatlarla bölünmeye başlandı, ötekileştirme ve dirsek gösterme olayları ile uğraş verip barış içerisinde yaşayabilmenin çalışmaları yapılırken, şimdi de en önemli değerlerimizden olan bayrağımız ile ilgili oyunlar sahneye konulmak isteniyor.
Bu ülkede son günlerde yaşanan olayların hiç hoş olmadığını, dün acı ve üzüntü ile seyrettiğimiz, nefret edip kınadığımız Suriye ve Esat’ın hareketlerine doğru gittiğimizin kuşkusunu taşıyorum.
Diyarbakır belediyesi, çocuklarının bulunması için eylem yapan kadınlardın çadırlarını Belediye Zabıta ekiplerine söktürüyor.
Direkteki bayrak indirilirken, halkın ayaklanması, asker ile halkın karşı karşıya gelmesi üzüntü ile izlenirken, birilerinin çıkıp İmralı’dan sözetmesi, görüşme ve barış süreçlerine sekte vurulduğu sözlerini duyuyoruz.
Bu ülkede kaç Başbakan olduğunu merak eder hale geldik. İmralı’da bir başka, Ankara’da bir başka Başbakan var da bizim mi haberimiz yok!?
İktidarın sözleri ile muhalefetin sözlerine baktığımızda birbirlerine sert sözler söylemekten öteye gitmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor. Bayrak indirilmesi olayı karşısında gençler kanlarının verdiği ateşle harekete geçiyorlar.
Ülkücü gençler ‘Bayrağa saygı’ yürüyüşü yaparken, Ç.Ü. Balcalı Yerleşkesinde bir grup öğrenci üzerinde “İntikam” yazılı pankart açıp yürüyüş yapıyor, slogan atıyor, basın açıklaması yapıyor. Bu olayı gören karşıt grup arasında olayların çıkmaması için polis devreye giriyor. Bu kez polis iki grup arasında şaşkınlık içerisinde kalıyor.
Bu olayın arkasında kimlerin olduğu, gündemin neden değiştirilmek istendiği, Soma madenlerinde yaşamını yitiren 301 işçinin şu anda ailelerinin ne durumda olduğu unutturulmak istendiğini bilenler biliyor. Hem biliyorlar, hem de unutturulması için gündeme ‘bayrak’ olaylarını yerleştirmeye çalışıyorlar.
Aklımızı kullanarak, provakasyonlara gelmeden, sağduyu ile hareket ederek, bu çirkinlikleri aşmak zorundayız. Yoksa geleceğimizi hiç te iyi göremiyorum. Saygılarımla…
