19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5868
EURO34.8509
ALTIN2494.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Hafta Sonu yazılarımdan

Bugün biraz fıkra gibi halk hikmetlerini sizlerle paylaşmak istedim. Hafta sonu, biraz gündemdeki olayların dışında kalalım, diye düşündüm.

Uzun yıllar bu sütunlarda hafta sonlarındaki yazılarım “çevre temizliği ve duyarlı olunması” yönünde olmuştur. Bugün de farklı bir yazı yazmak istedim.

Kadının biri psikiyatri uzmanına giderek sıkıntılarını anlatmak ister. Doktor kadını dinlemeye çalışır ve ona bir bardak çay ısmarlayarak karşısına oturmasını ister.

Kadın tüm vücudunu giysiyle kapatmış haldedir, gözlerinde de siyah bir gözlük bulunmaktadır. Doktor kadını dinlerken onun hareketlerinden ve vücut dilinden anlayabilmesi zor olacaktır. Gözlüğünü çıkarmasını isteyen doktora kadının yanıtı; “tanınmak istemiyorum doktor bey!” şeklinde olur.

“Müşteridir, velinimettir!” diye düşünen doktor karşısında sadece dudaklarının kımıldamasını görebildiği kadını dinlemeye çalışır ve dinler.

Kadın sıkıntısını anlatmaya başlar; “Dün gece, komşunun oğlu ile kızımı çıplak olarak bir odada tesadüfen gördüm. Gördüğümü belli etmemek için bir süre onları izledim, ikisi de soyunmuş çıplak haldeydiler. Her ikisi de birbirlerinin çıplak vücuduna bakarak parmakları ile dokunup ardından da hıkır hıkır gülüyorlardı, bundan bir şey anlayamadım!”diye konuşur.

Doktor bu soruyu yanıtlamak üzere; “Olayı bu kadar büyütmeyelim hanımefendi! Çok doğal bir olay olarak görmemiz gerekir, bu olay karşı cinslerin birbirlerini tanıması olayının bir başlangıcıdır! Gençliğin vermiş olduğu ergenlik döneminin başlangıcı, cinsellikte ise karşı cinslerin vücutlarını gördüklerinde tanıyabilme adına gösterilen meraksanmadır!”diye konuşur.

Kadın bu kez oturduğu sandalyeden kalkar, önce siyah gözlüğünü çıkarır, ardından da ikili elini beline koyarak; “Peki doktor bey! Siz böyle diyorsunuz ama ben ciddi olarak kızımdan endişe duyuyorum! Kızım, kocası ile birlikte olduğunda da  aynı şekilde kıkırdayarak gülüyor!”der.

Doktor müşterisinin  son sözleri karşısında kapıyı gösterir ve; “Güle güle hanımefendi! Kızınızı birlikte görmenizin sonrasında olayı damadınıza anlatmadan bana neden geldiğinizi de ben merak ediyorum!?”diyerek  uğurlar…

Bir başka halk hikmetini daha paylaşalım sizlerle.

Kayıklı motosikletin  üzerinde davul ve zurnaları ile birlikte 7 kişi yolculuk ediyordu. Düğün töreninden gelen bu insanları her zaman geleneklerimizi davul ve zurna eşliğinde şenlendirmeleri ile yaptıkları sanattan dolayı kutlamışımdır. Düğünlere gittiğimde önce onların ellerini sıkar, hal hatır sorar sonrasında da düğün sahibine ulaşırım.

Davul ve zurnaları, birde kavalları ile eğlencelerimizi şenlendiren sanatkar olarak saygı duyduğum bu insanlardan 7 kişi’nin kırmızı ışık yanarken kavşakta motosikletiyle geçmesi olayına görevli Polis memura düdük çalarak durdurur.

Kırmızı ışıkta geçtikleri için görevli polis memuru ceza yazmak ister. Direksiyonun başındaki  Bayram, “Ne oldu ağam, bir kusur mu işledik de bizi durdurdunuz!? Birde bizi dövercesine elinizi kaldırıyorsunuz?”der.

Polis memuru yörenin sosyal yaşamını bilmeyen biridir. “Kırmızı ışıkta geçtiniz, para cezası yazmam gerekiyor!”diye konuşur.

Davulcu Bayram Polis memuruna; “ Şimdi kırmızı ışıkta bir at geçse veya bir kedi veya köpek geçse, ona da ceza yazar mısın?!” diye sorar.

Polis memuru bu soru karşısında; “Kırmızı ışıkta geçen; kedi, köpek veya at’a nasıl ceza yazabilirim ki!”diye yanıt verir.

Davulcu Bayram; “Memur bey, bir defalıkta bizi kırmızı ışıkta geçen ve ceza yazamadıklarının birinin yerine koyuversen ne olur yani!”diyerek oradan uzaklaşır.

Önemli olan ışıkları koymak değil, uygulamalarda yerlerini yönlerine yönleri ise yerlerine iyi yerleştirebilmektir!  Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar