27 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.455
EURO34.829
ALTIN2438.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Günü Yaşayanlar…

Yağmurun yağdığı yere çadır kuranlar, Güneşin doğduğu yöne yönelip ‘ibadet’ edenler, günü kurtarabilme adına günü yaşayanlar, geleceklerini görme zahmetinde bulunmadıkları zaman, ‘zaman’larını da günün birinde kaybedebilirler.

Gün olur, birilerine ‘kıyakcılık’yaparsınız, zamanlar kıyakçılığın sonu ‘ayakcılık’ haline dönüşüverir. Bu kez yaptığınız kıyakcılığın, ayak altında tekmelenmesinden kurtulamayabilirsiniz.

Dik durursanız, doğruları ve gerçekleri savunduğunuz sürece ‘haksızlıklara’ bile uğrasanız sizin dik duruşunuz halkın gözünde destek görür.

Günü kurtarma adına, iktidarlara sırtını dayayarak, halkın sesine kulak tıkayan, halktan yana haberler yazan basın mensuplarına şöyle veya böyle ‘isimler takarak’ kendilerine mevcut iktidara ‘şirin’ göstermek isteyenlerin gelecekteki zaman içerisinde neler yaşayabileceklerini hesap etmemeleri “günü yaşama” olarak yorumlanabilir.

Son günlerde yaşanan ve basın üzerindeki olayları kentimizdeki basın patronlarının da iyi okuyabilmelerini önemsiyorum. Yaşam ölümsüz olmadığı gibi, yöneticiler de kalıcı değildir. Günün birinde her canlı yaşama veda eder, yöneticiler de şu veya bu şekilde görevlerinden ayrılabilirler.

Kolkola, el ele, dizdize, gözgöze birlikte yürürken bu yollarda; iktidara gelinirken ‘dostluklar’ vardı heybelerinizde. Polis veya Askeri okullara girebilmek için kartların yönlendirdiği yerlerdeki zamanlı günleri anımsayın. Valilerin, Kaymakamların, Emniyet Müdürlerinin karşısında ‘dik’ duruşlu bazılarını anımsıyorum. Sonrasında “Türkçe olimpiyatları” etkinliği ve bu etkinliğe verilen ekonomik destekleri anımsıyorum.

Ülkemizde yaşanan olaylara bir zihniyetin basın kuruluşunun bakışını gözlemliyorum. 25 aralık 2009 Cuma günkü sayısında zaman’ın gazetesinin haberindeki sözlerin; “ ilginç ihbar: Yarbay Tatar DHKP-C’yle bağlantılı” olarak kullanıldığını zamanı anımsayın. Poyrazköy davasında yargılanırken haksızlıklara dayanamadığını belirterek canına kıyan  Denizci Yarbay Ali Tatar ile ilgili bir haberdi bu zamanın kullandığı.

Bu süreçte çok sayıda asker, polis, gazeteci ve değişik mesleklerdeki insanlar Silivri Cezaevi’ne gönderilirken zamanın zamana direnmek yerine, ortama ayak uydurmasına tanık oluyoruz.

Bir paylaşımı sizlerle de paylaşmak istiyorum:

(Akıl Hastahanesi'nde röportaj yapıyoruz, bir hastaya sordum;

-Sizce zaman nedir?

Ve dünyanın en dehşetli cevabını verdi;

-Ölümü haketmek için, Allah'ın tanıdığı süreye zaman denir.

Söz bitmişti... Donup kaldık...(02 Şubat 2016.Salı) Süleyman Baydili- TRT’te Yönetmen)

Ne zaman ki, zamanın zanlıları birer birer gözaltına alınmaya başlandı veya tutuklandı, zaman akıl saatlerini çalıştırmaya başladı.

İnsanlar komşusuz yaşayamaz! Komşularınızı götürürken sizler seyirci kalırsanız, gün olur sıra size de gelebilir! Kendilerini her zaman aynı ortamda yaşayarak ömürlerini sürdüreceklerini sananlar son olaylarda düşünemediklerinin ‘düşüne’ yenildiler.

Pazar günü, 6 Mart 2016 tarihinde “Yarına Bakış” adı ile ilk sayısını veren bir gazete bayilerinde okurlarına sunuldu. “Ülkemizdeki halkın sorunlarına sahip çıkan, halkı savunan, haksızlıklara karşı çıkan” bir gazetecilik tavrını gördük sayfalarında.

Heyyy be!.. Dün zamanı durdular, ertesi günü ne çabuk yeni bir gazeteyi yayına başlatıverdiniz? Demek ki gelişmelerden haberdardınız, hazırlıklıydınız ki, zamana el konulmasının ardından ertesi günü yeni bir gazete ile okurlarınıza ulaşmaya çalıştınız.

Dünlerde, iktidarın en yakınında meslektaşlarınızın gözaltı kararlarına; “bir suçları var ki…”diyerek başlık atanlar, bugün yürek verdikleri yönetimin uygulamalarına karşı ‘tepki’ gösteriyorsa; böylesi bir olaya ne demeli!?. Saygılarımla..

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar