20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5038
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Günlerimiz…

Ülkeler arasında bir yıl içerisinde en fazla tatilin yaşandığı ve Hafta ile Gün’lerin kutlandığı tek ülkeyiz diyebilirim.


Tatil günlerinin fazla olmasından değil de, gün ve Haftaların kutlanmasından memnunum.


Tatil günleri, resmi olarak özellikle kamu kurumlarında çalışanların yararlandığı, özel sektörde ise çalışmaların devam ettiği bir uygulama olarak görünüyor.


Resmi Bayramlar ve dini bayramlardaki tatillerin bazı zamanlarda hafta sonuna denk gelmesi ile tatillerin bazı anlarda 9 güne kadar uzatılması da dönemin Hükümetlerinin alacakları kararlar olarak görmekteyiz.


Resmi tatil günlerini bir kenara bıraktığımızda, ülkemizde kutladığımız Gün ve Haftalar insanların buluşması, tanışması, kaynaşması ve eğlenceli zaman geçirmesini sağlıyor.


Nisan ayı ile birlikte Mayıs ayını da içine alan süreçte Gün ve Haftalar birbirlerini takip ediyor, bazıları da iç içe geliyor.


Mart ayı içerisinde; Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Çanakkale Zaferi, Nevruz Bayramı ardından Nisan ayı ile birlikte, Mayıs ayını da içine aldığımızda;   Kutlu Doğum Haftası, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Polis haftası, İşçi Bayramı, Kütüphaneler Haftası, Hıdırellez, Anneler Günü, Eczacılar Günü, Müzeler haftası, Engelliler Haftası, Hava Şehitlerini Anma günü, Regaib Kandili, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ve benzeri gün ve Haftaları bu günlerde yaşıyoruz.


Bu ve benzeri gün ve haftalarda insanlar bir bayram havası yaşıyorlar, biraraya gelip özlemlerini gidermeye çalışıyorlar. Bizim toplumumuzu tek yumruk yapan unsurlardan birinin de böylesi özel gün ve haftalarda biraraya gelmek olduğunu düşünüyorum.


Eski gün ve bayramlar ile günümüzdeki etkinlikleri aklıma getirdiğimde; eski kutlamaların daha hareketli, saygın, halkın katılımının yoğun olduğu ve insan ilişkilerinin daha sıcak ortamlarda gerçekleştiğini görüyorum.


Günümüzdeki kutlamalar protokol kutlamalarına dönüşür oldu. Halkımızın etkinliklere ve kutlama programlarına yeterli ilgiyi göstermediği bir süreç yaşıyoruz.


Bunun nedenleri olarak, protokolun halkla arasındaki iletişimlerinde yeterli sıcak ilişkilerin olamadığından kaynaklandığını düşünüyorum.


Vatandaş, bir kuruma işi için gittiğinde gördüğü resmiyet, işlerini yaptırırken görevli memurların ‘hor’ bakarak insanlara karşı tavırları, kurumdakilerin davranışları Müdürüne oradan da en üst makama kadar yansıyabiliyor.


Osmaniye’nin yeni il olduğu dönemde Valilik makamına gelen ayağı şalvarlı vatandaşı kapı dışarı eden bir memurun bu hareketi, o makamda vatandaş tarafından nasıl yorumlanırsa öyle düşünün. Böylesi bir olaya tanık olmuştum. “Ayağındaki şalvarı çıkar da öyle gel, buranın il olduğunu öğrenmelisiniz”diyen memura; “Takım elbiseli ve kravatlı olduğum için mi  bana çay ısmarladın, Bu vatandaşa yaptığın hareketten dolayı seni kınıyorum”diyerek odadan çıkıp gittiğimi anımsıyorum.


Makam ve koltuk kimsede kalıcı değildir, insan yaşamı da öyle. İnsanları kırmadan, üzmeden ve hoşgörü içerisinde mutlu gün ve haftalar dileklerimle, saygılar…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar