Bir sabah uyandığınızda güne gülerek başlamayabilmenin güzelliğini yaşamanın mutluluğu ile merhaba herkese.
Sabahın aydınlığında, güneşin ilk ışıkları ile güne başlamak, gülmek, gecenin mahmurluğunu üzerinizden atabilmenin tadını çıkarabilmek insana ayrı bir mutluluk verir.
Her insan güne gülerek başlamayı ister, kahvaltı sofrasına oturduğunda eşi ve çocukları ile şakalaşarak yemek ve içmeyi düşünür. Televizyon ekranında sabah haberlerini izlerken, yaşanan olaylara yorumlar getirip, aile içerisinde olumlu ve olumsuz olayları tartışmak, görüş ve düşüncelerini söylemenin tadı ile kahvaltı yapmanın güzelliğinin herkes tarafından yaşanmasıdır yüreğimden gelen istekler.
İnsanların zor yaşam koşullarını izliyorum, olumlu olaylar duyduğumda sevinirken, olumsuzlukların daha çok olduğunu gördüğümde yüreğim sızlıyor, içim kanıyor ve streslere giriyorum.
Anne ve babaların çocuklarına karşı yaptıkları acımasızca eylemleri insanım diyen herkesin vicdanlarını sızlatıyor.
Ankara’da yaşayan Hanife-Bilal Gümüş çifti kızları Melis’in sağlığına kavuşabilmesi için yoğun uğraş verdiler. Böbrek nakli için çalmadık kapı bırakmayan ailenin 11 yaşındaki Melis için böbrek nakli gerekiyordu. Doktorlar riskli olacağını söylemişlerdi. Baba Bilal kızına bir böbreğini vererek onu sağlığına kavuşturdu. Şu anda Gümüş ailesi çocukları ile birlikte mutluluklarını paylaşıyorlar.
Bu kez Antalya’dan bir haberi paylaşalım. Eşinden ayrı yaşayan 40 yaşındaki Göksel A., Gaziantep’den Antalya’ya iki çocuğu ile birlikte gider. Ev sahibinin bir süredir haber alamaması üzerine eve girildiğinde ise Göksel A. 3 ve 5 yaşındaki iki kız çocuğunu tabanca ile öldürdükten sonra kendisi de intihar eder.
Bursa’dan bir habere bakalım. 21 yaşındaki Dilara K. Kendisini taciz ettiği ve annesine de şiddet uyguladığı gerekçesi ile 42 yaşındaki babası Kemal K.’yi tabanca ile öldürdü.
Bu olayları okurken yüreğinizdeki sızlanmaları merak ediyorum. Şimdi de sizlerle paylaşacağım haber, kan dondurucu şekilde.
Kayseri’de meydana gelen bu olay, bir mahalle baskısı sonucu oluştuğunu öğrendiğimizde insanlarımızın akıllarından kuşkular duymaya başlamak olası hale geliyor.
Belediyede çalışırken malulen emekliye ayrılan 4 çocuk babası 43 yaşındaki Hasan E. Mahallede yaramazlık yaptığı gerekçesi ile komşuları tarafından 12 yaşındaki Haydar hakkında sürekli şikayette bulunurlar. Baba Hasan ise birkaç kez oğlu Haydar’ı uyarır, ancak iddiaya göre çocuktan şikayetler kesilmez.
Öfkeli baba 12 yaşındaki oğlunu önce döver ardından da boğarak öldürür.
Babanın gerekçesi ise “mahalle baskısına dayanamadım”şeklinde olur.
Bir baba düşünün çocuğunun yaşaması için böbreğinin birini verip onu sağlığına kavuşturuyor, yine bir başka baba düşünün mahalle baskısı dediği şikayetler yüzünden oğlunu boğarak öldürüyor.
Bu ve benzeri olayları izledikçe insanın yüreği sızlarken, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın daha fazla çalışması ve aileler üzerindeki psikolojik sorunların çözümü için uğraş vermesi gerektiği ortaya çıkıyor.
“Çocuklara kıymayın efendiler!” diye sözlerimi bitirmek istiyorum. Saygı ile…
