26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.451
EURO34.7779
ALTIN2443.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Gündemi değerlendirmek

   Bizim ülkede gündemin yoğunluğunu takip ederken, bir gündeki değişikliklerin hangisini ertesi gün köşede yazabileceğimiz noktasında seçmekte zorlanıyoruz.

Sizin anlayacağınız, bir gazetenin tüm sayfalarını köşe yazısı ile doldurmak istesek, gazete yerine dergi çıkarmış olacağız.

İzmir depremini konuşuyoruz, burada yaşanan olayları, giden canları ve yaralıları konuşuyoruz. Koronavirüs salgını ile ilgili bir yandan canlar giderken, yetkililerin tedbirlere uyulması konusundaki açıklamalar sürekli tekrarlanıyor.

İnsanların kendi önlemlerini ciddi anlamda almaları halinde tüm olumsuz olayların en az zararla kapatılabileceğini hepimiz bilmekteyiz. Durum böyle olunca neden önlemler konusunda ciddi hareket etmediğimizi sorgulamak zorundayız.

İzmir depreminde yetkililer arasında bir karmaşa yaşandığını izlemekteyim. Yerel yönetimlerde, İlçe ile Büyükşehir Belediyeleri arasında yaşanan bir takım yazışma, bilgilendirme veya sağlam olmayan binalar konusundaki yaptırımlar tartışılıyor.

Hükümet yetkililerinin konuşmalarına bakıldığında ilçe Belediyeleri sorumlu tutulurken, bir noktaya gelindiğinde bina sahipleri, yani vatandaşların da sorumlu olduğu yönündeki sözleri sanırım yanlış anlamıyorum.

Belediyelerin ruhsat verirken denetlemelerindeki hatalar konusundaki gerçek inkar edilemez. Oysa yerel yönetimlerde yaşananlara baktığımızda inşaatlardaki ruhsat olaylarında nelerin yaşandığı olaylarını da sanırım bir çok yetkili bilmektedir.

Deprem yaşanmış, canlar gitmiş, yaralılar hastanelerde tedavi görürken, birilerinin çıkıp ta üzerlerini yükü başkalarına atarcasına; “Bize belediyelerden rapor gelmedi” gibi sözler kullanması, bu arada vatandaşı da sorumlu göstermesi doğru olabilir mi!?

Belediyelerdeki kaçak ve ruhsatsız binaları araştırdığımızda yüzlerce, hatta binlerce dosya görebiliriz. Belediyeler her ne kadar kolluk kuvvetlerini de yanlarına almış olsa bu yapıları yıkabilmesi kolay değildir. Bunu Hükümet yetkilileri de sanırım iyi bilmektedir.

Vatandaşa gelince, ekonomik anlamda evini sağlamlaştırabilecek parasının olup olmadığını öncelikle düşünmeliyiz. Hiçbir vatandaşımız yıkılmak üzere olan veya depreme dayanıksız evde yaşamak isteyip canını riske atmaz!

Deprem riski yaşayan binaların yenilerinin yapılması, sağlıklı konutların yapılması görevleri yerelden merkezi yönetimlere kadar uzanan görevler arasında bulunsa gerek.

Sorunları üzerlerinden atarcasına veya böylesi bir günde deprem veya doğal olaylarla ilgili yaşananların sorumlusu olarak Belediyeler ile vatandaşları göstermek gibi bir anlayışın, yeni bir siyaset anlayışı gibi olabileceği akla geliyor.

Vatandaş açısından baktığımda, hiçbir insan yırtık, eski giysi ile sokakta dolaşmak istemez. Evi için de aynısını düşünmek gerek. Alabilme gücü olmayanların yaşadıkları sıkıntıları çözüme kavuşturmadan, neden yemiyor, giymiyorsun diyemeyiz. Evleri sağlam olmayanlar için de, karnını zor doyurabilen vatandaşlara, evinin neden sağlamlaştırmıyorsun deme hakkımız olabilir mi!?...

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar