27 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.455
EURO34.829
ALTIN2438.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Gözüm, beynim, dilim, elim…

Canlıların beynini en iyi şekilde kullanabildiği, beynini ve aklını yine en özgür şekilde kullanabilme yeteneği ile donatılmış olarak yaratılan insanoğlu, akıl süzgecinden geçenleri, başkalarının hak ve özgürlüklerine sınırlama getirmeden yaşayabildiği zaman gerçek özgürlük ve huzurlu bir toplumsal yaşamı görebiliriz.


Görüyorum, beynimde yorumlamak istiyorum, dilimle konuşmak istiyorum ve kalemimle duygu, düşünce ve görüşlerimi de kamuoyu ile paylaşmak, yazmak istiyorum.


Bugün bunları sizlerle paylaşmak istedim.


Oksijen kaynağı çam korulu ormanlarımız, altında güneşli havalarda serinlemek istiyorum, yorgunluğumu atmak istiyorum. Baktım mi birileri geliyor, bunları kesip yerine beton yığını AVM yapmak istiyor.


Yanına gidiyorum, kesilmesine engel olmak istiyorum. Bakıyorum ki karşımda elinde su hortumu ile gelen bir grup var. Bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum…


……………


Ağaçları kesmeye başlıyorlar, fotoğraf çekmek istiyorum, karşımda yine eli hortumlu bir grup, beni sıcak havadan serinletmek için üzerime su sıkıyor. Islanıyorum, ıslanıyorum, ıslanıyorum.


………………


Neden bunları bana yaptıklarımı sormak istiyorum, dilem ağzımda dolanmaya başlıyor. Karşımdakiler ellerini kaldırıyorlar, konuşmama olanak bulamadan gere geri yürütmek istiyorlar. Susuyorum, susuyorum, susuyorum.


………………


Fotoğraf makinemdeki birkaç kare ile büroma geliyorum, bilgisayarın başına geçip, olup bitenleri yazmak istiyorum. Başımdan geçenleri gazetemin sütunlarına aktarmak için gördüklerimi yazıyorum. Kapıdan içeriye iki görevli giriyor. Ellerinde iki nüsha karar yazısı, bana okuyorlar, imzamı alıyorlar ve çıkıp gidiyorlar. Gelen tebligata bakıyorum, ‘yayın yasağı’ okuyorum, düşünüyorum. Yazıyorum, düşünüyorum. Yazıyorum, yayınlayamıyorum. Bilgisayarın başında öylece kalıyorum, elimde tebligat ona bakıyorum.


Düşünüyorum, düşüncelerimin neye yarayabildiğini.


Düşünüyorum, düşündüklerimi konuşamadığımı.


Yazıyorum, yazdıklarımı yayınlayamadığımı.


Susmak istemiyorum, susturmak isteniyorum. Konuşmak istiyorum, konuşturulmak istenmiyorum. Yazmak istiyorum, yayınlayamıyorum.


…………………….


Sokakta yürürken, eli bastonlu, görme engelli bir vatandaş, elindeki bastonu sağa-sola sallayıp yolunu bulmak isterken, mini etekli bir kadının bacağına dokunuyor. Kadın, “Beni taciz etti!” diye çığlık atıyor. Görmediğini, fark etmediğini söyleyen engeli vatandaş, gerçekten suçlu mu şimdi?


Bir otomobilin kaportasını engellinin bastonu çizmiş. Otomobil sahibi görme engelli vatandaştan davacı oluyor. Engelli vatandaş gerçekten suçlu mu şimdi?


Görürsün, görmemezden gelmen istenir. Göremezsin yürümek için sana yol gösteren bastonun yüzünden suçlu sayılırsın. Konuşamazsın, parmak işaretleriyle konuşmaya çalışırken, harf işaretlerinden anlam çıkarırlar, bana hakaret etti diye tartışma çıkarırlar.


Sussan olmuyor, konuşsan suç. Bazı okurlarım yine bu yazımdan bir şey anlamadığı yorumlarını yapacaklardır. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar