20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5038
EURO34.7826
ALTIN2499.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Göz(lük)le okumak…

Dünyanın üç kuruşluk maddi çıkarları uğruna, yüreklerini nasırlandıranlar, beyinlerini uyuşturanlar, dillerini dolaştıranlar, en önemlisi de Allah’ın verdiği ‘aklı’ kullanırken; dinimizin ilk emri olan “Oku!” sözcüğünün anlamını başkalarının yorumları ile savunanlar; eğer inançlarınız gerçekse, bu yerin bir de altının olduğunu da mı öğretmediler size?

Elinizdeki yazılı sözleri okuyamayacak kadar gözleriniz yakını göremeyecek kadar yaşlanabilirsiniz! O zaman gözlük kullanmanızın gerektiğini biliyorsunuz.

Yaşınız ilerlemiş olabilir, erkekseniz eğer; canınızın cinsel yaşam istemesi halinde, gücünüzün yetersiz olduğunda da çeşitli uyarıcı haplara para vererek o işinizin de eylemini gerçekleştirmeyi biliyorsanız.

Cebinizde para olduğu halde, geri ödemeyeceğini tahmin ettiğiniz bir arkadaşınızın borç para isteğini geri çevirmesini de becerebiliyorsanız. Eee artık, siz bayağı uyanık bir insansınız demektir.

Gelelim memleket meselelerine. Günümüzde yaşanan olayları okumak için mutlaka gözlük gerekiyor. Bu gözlüğün ön camından başlayıp, görüntüye kadar geçen süreçte olup bitenleri okuyabilmek için, mutlaka bir YAN’lı olabilmenin önemi ortaya çıkıyor.

Yıllardır bu memlekette, Hak ve Halk diyerek insanların üzerindeki görüşleri yönlendirmeye çalışanlar olmuştur. Onlar ki; bu memleketin başkentinde aynı lokantada sohbet ortamında yemeklerini yerken, hatta birbirlerinin hesaplarını bile öderken, tabana gelindiğinde insanlar birbirlerine adeta düşman hale getirilmesi olayları yaşandı.

Neydi böylesine yaşanan zıt olaylar? Bu ülkeyi yönetenlerde mi, yoksa yönetilenlerde mi bir hata vardı? Hataların kim veya kimlerde olduğunu bilemem ama; bir memleketi yönetenlerin iki dudağının arasından çıkan sözler, vatandaşın beynine ‘zımba’ gibi yapıştığına inanırım.

Geçtiğimiz günlerde bu sütunlarda “Göz (lem)le okumak…” başlıklı yazımı okuyanlar anımsarlar.

Ankara’da yaşanan son bombalı saldırının ardından Başbakanımızın açıklamasındaki isim ve terör örgütü üyesinin Suriyeli olması yönündeki sözleri de yazmıştım. Bu sözleri Başbakanımız Davutoğlu’nun sözleriyle sizlerle paylaşmıştım.

Bu günlere geliyoruz, Ankara katliamını gerçekleştiren isim ve örgüt adı bir anda değişime uyruyor.

Başbakan Davutoğlu, Ankara katliamını gerçekleştiren kişinin, Suriye vatandaşı olduğunu isminin de Salih Nacar olduğunu açıklıyor. Teröristin Türkiye’nin değişik illerindeki seyirlerini, aracın kiralanması ve benzeri olayları da kamuoyu ile paylaşan sözler kullanıyordu.

Aradan bir süre geçiyor, eylemi gerçekleştiren teröristin Suriyeli değil Vanlı olduğu, isminin de Abdulbaki Sömer olduğu ortaya çıkıyor. Olayın kesinleşmesi ise babasının DNA örneklerinden kanıtlanıyor ve Van ilinde taziye çadırı kuruluyordu.

Bir anda ortaya atılan isimler ve olayların gelişmesi, yaşanması ve ülkeyi yönetenlerin gerektiği gibi araştırma yapmadan yaptıkları açıklamaların bir süre sonrasında farklı olması akıllara durgunluk verebiliyordu.

Son gelişmeler ise Ermenistan’ın terör örgütüne askeri destek vermesi yolundaki haberlerdi. Şimdi gündeme bu sözler yerleşmeye başladı.

Bizler barış ve huzurlu yaşamaktan yana teröre karşı ortak tavır koyuyor, ülkemizde sağlıklı yaşam isterken, birilerinin de gerektiği şekilde araştırma yapmadan yaptıkları konuşmalar insanlar arasında ‘ayrımcılık’ düşünceleriyle huzurumuzun bozulmasına olanak sağlamamalı. Saygılarımla…


Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar