16 Nisan, 2024, Salı
DOLAR32.5229
EURO34.6008
ALTIN2496.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Göremediklerimiz güzellikler

Doğal  güzelliklerimizi sadece içerisinde yaşarken olduğu gibi bir de kuş bakışı olarak izleme ve görmek gerekiyor.

Ülkemizin doğal güzellikleri, tarihi ve turistik yerlerini ziyaret edenlerin bu güzellikleri izlerken yüreklerinden neler geçtiğini  önemli taşır.

Baktığınız ve gördüğünüz güzellikler arasında kimileriniz tahta barakadan bir ev yapmak, kimileriniz ağaçların altında bir çadır kurup yaşamak ister.

Bazıları da olaya ekonomik açıdan bakarak bir dere kenarındaki akarsuyun yanına kafeterya, çay bahçesi veya lokanta açıp işletmeyi düşünür. 

Elbette her kişinin farklı bir dünyası vardır ve hayatını düşündüğü gibi yaşamayı umut eder.

Önemli olan doğal güzelliklerin içerisinde şu veya bu şekilde yaşamak olduğu kadar, bu güzelliklerin korunmasını sağlamak ve temiz bir çevreyi insanların görmeleri için uğraş vermektir.

Dağlarımıza, dere yataklarına, kalelere veya tarihi bazı yerleri ziyarete gittiğinizde insanların yerleri nasıl kirlettikleri ve atıklarla güzellikleri çirkinleştirdiklerine tanık oluyoruz.

Her insan güzel olanı sevmek ister, her gördüğünün güzel olmasını düşlese de, yine insanların oturup dinlendikleri, piknik yaptıkları doğal güzellikleri yine kendilerinin kirlettiklerini tanık oluyoruz.

Madem ki insanlar güzel olanı sever, güzellik arar; öyle ise güzel olan doğamızı neden kirletiriz!?

Yüzyıllardır tarihsel değerini koruyan kaleleri ziyarete gidiyorsunuz, çevresinde dolaşmaya çalışıyorsunuz, akla gelmeyecek atıkların çevreye atılarak kirletildiğini görebiliyorsunuz.

O kaleler ki, pek çok krallıklara barınma yeri görevini yapmış, savaşlara karşı direnmiş, insanları içerisinde barınmıştır.

Tarihin bize bıraktığı bu güzellikleri yüzyıllar öncesindeki insanların emanetini yıpratmak, kirletmek ve koruyamamak insanlığın geleceği açısından utanılması gereken bir yaşam tarzı olarak görüyorum.

Dağların doruklarından süsülerek dere yataklarından akan suların çevresindeki değişik türdeki ağaçların gölgelerinde oturup piknik yapmanın keyfi yaşanır.

Bu güzellikleri dere yatağından akın suyun şırıltısını dinleyerek izlersiniz. Yer ve içersiniz, ama kalktığınızda atıklarınızı orada bırakıp çevrenin kirli kalması olayında güzelliği sevmediğiniz ortaya çıkar.

Hani her insan güzelliği severdi, güzel olandan yanaydı? Madem ki güzelliği seviyorsunuz, neden oturup güzellikler görüp yaşadığınız yerleri çirkinleştirmeyi bırak mıyorsunuz?

Ne zaman bir doğa gezisine gitseniz, mutlaka gördüğünüz çirkinlikler karşısında, buranın güzelliğini bozanlara kızarsınız, ama kendiniz bu güzellikleri ne kadar koruyabildiğinizi de sorguladığınız oluyor mu?

Kimseye temizlik konusunda akıl veya ders verecek değilim ama, hep birlikte yaşadığımız çevrenin temiz ve güzel olmasından yanayım.

Kirli bir çevrede yaşamak isteyebilirsiniz, ama o çevrede sadece kendiniz değil başka canlıların da yaşadığını ve onların da bu güzelliklerden yararlanma hakkının olduğunu unutmamak gerektiğini vurgulamak isterim.

Söz söylenir uçar gider ama, sözün özündeki söylenileni eyleme dönüştürmediğiniz zaman, güzellikleri görebilmeniz ve yaşamanız zor olacaktır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar