08 Mayıs, 2024, Çarşamba
DOLAR32.2828
EURO34.6953
ALTIN2399.4
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Gölcük depremi

17 Ağustos depreminin yıldönümünü anımsarken, 16 yıl geriye dönmek ve o günlerdeki olayları düşünmek zor bir duygu olsa gerek.

Aradan 16 yıl geçti, o gün bir yaşında olanlar bugün delikanlı veya genç kız oldular.

Gölcük depreminin yaşandığı günlerde ülke olarak tek yürek olmuş oradaki insanlara yardım edebilmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyorduk.

17 Ağustos 1999, Marmara depremi, en fazla Gölcük ve yöresinde can kayıpları ile hasarlar oluşmuştu.

Depremin birkaç gün sonrasında Gölcük’e gittim. Bursa’dan Gölcük’e geçerken yol boyunca depremin hasarlarının etkin alanlarına rastlıyordum. Gölcük’e yaklaştığımızda insanların sıcak güneş altında uğraşlarını ve mücadelesine tanık oldum.

Basında yazılanlar gibi ‘devletin eli’ söylenildiği gibi insanların üzerine ulaşmadığına tanık oldum.

Kenar mahallelerde insanlar şort ve atletleriyle evlerindeki hasarları onarmaya çalışıyor, eşyalarını enkaz altından çıkarma uğraşı içindeydiler.

Deniz kenarına geldiğimizde, parkın içerisindeki yaşlı çınar ağaçlarının denize gömüldüğüne tanık oldum.

Sanırım parkın yapımı gerçekleşirken, denizin kıyısı doldurularak parkta buraya yapılmış olmalıydı.

Sonra parkın içerisindeki eğlence merkezleri de denize gömülmüştü. Kent merkezine doğru ilerlediğimde, iş makinaları enkazları kamyonlara yüklerken, burada bir insan cesedinin  olup olmayacağı konusunda gözlem yapan görevlilere rastlamadım.

İş makinaları enkazları kaldırıp kamyonlara yüklerken, ev eşyalarının parçalanmış hali ile birlikte, henüz hiç kullanılmamışcasına yenilerini de gördüm.

Çok katlı binalardan birinin üzerine çıkıp kentin o günkü halini görüntülemek istedim. Çıkacağım binanın merdivenleri çatlamış, bazıları ise yaş ağaç dalı gibi eğrilmişti.

Binanın duvarlarına sanki top mermisi atmışlar gibi geniş delikler oluştuğuna tanık oldum.

Kent merkezinde dolaşırken ağustos ayının verdiği sıcaklıkla birlikte insanların cesetlerinin kokuları hala toprağa sinmiş haldeydi. Depremzede insanlar yanlarına gelen insanlara sorunlarını anlatmaya çalışıyor, bazıları ise yakınlarının cesetlerinin veya canlı hallerinden haber bekliyorlardı.
 
Bir gün boyunca gezebildiğim kadarı ile kentin değişik mahallelerinde dolaştım, görüntüler aldıktan sonra akşam üstü ayrılırken Gölcük’ten, depremin kalıntıları, binaları yapan Müteahhitlerin para hırsları ve insanların o andaki yüzlerindeki ifadeler beynimin içerisinden film şeridi gibi geçiyordu.

O gece gördüklerim karşısında gözlerime uyku girmemişti. Ertesi ve diğer günlerde yıkılan binalarda kullanılan malzemeler, Müteahhitlerin gözaltına alınması ve yargılanması olaylarını izledim.

Sonuçta yıkılan binalar ve altında kalan canlılar öldükleriyle kaldılar sanki. Verilen cezaların caydırıcılık yönleri olmayınca, yeni Müteahhitler çıkmaya başladı.

Depreme karşı gereken önlemler alınabilse, en az zararla kurtulabilme şansı vardır. Asıl yapılması gereken de bu olsa gerek. 17 Ağustos’ların bir daha yaşanmaması umudu ile, saygı ile anıyorum…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar