29 Mart, 2024, Cuma
DOLAR32.489
EURO35.1409
ALTIN2325.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

“Göç ve Mülteci”-3

Antalya’da gerçekleştirilen “Göç ve Mülteci” konularını içeren; bilgi ve farkındalık seminerinde yaşananları ve bilgileri bugünkü sayımızda da anlatmayı sürdüreceğim.

Dünkü sayımızda Türkiye’ye çeşitli yollarla gelen sığınmacıların ülkelerini anlatacağımı yazmıştım.

Sunum yapan kişilerin açıklamış olduğu verilere göre, Türkiye, dünyada en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Bu verilere göre 3,2 milyondan fazla mülteci Türkiye’de bulunuyor. Tarkiye’deki mültecilerin yüzde 90’dan fazlası kampların dışında, kentsel ve yarı kentsel alanlarda yaşamını sürdürüyor. Yine Türkiye’deki mültecilerin yüzde 70’i çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Bu veriler (UNHCR) kayıtlarından bize aktarıldı.

Lübnan’ın kendi nüfusuna göre en fazla mülteciye ev sahipliği, ülkede yaşayan her 6 kişiden birinin mülteci olduğu kaydediliyor. Ürdün; 11’e 1 ikinci sırada, Türkiye ise 28’e 1 ile üçüncü sırada yeralıyor.

2,9 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye, 2014 yılı sonu itibarı ile art arda üç yıl boyunca dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan konuma gelmiş bulunuyor. Pakistan 1,4 milyon, Lübnan 1,0 milyon, İran İslam
Cumhuriyeti 979.400, Uganda 940.800, Etiyopya ise 791.600 mülteciye ev sahipliği yapıyor.

2017 yılında denizde ve karada ölü-kayıp ve yakalamaların 31 Ağustos 2017 tarihi itibarı ile rakamlarına bakıyoruz. Türk karasularında ölü ve kayıp sayısı 27 kişi, 2017 yılında denizdeki toplam yakalamaların sayısı ise 12.916 kişi. Yine 2017 yılında batı kara sınırlarında toplam yakalananların sayısı ise 20.108 kişi olarak kayıtlara geçmiş bulunuyor.

Türkiye’deki verilere baktığımızda son rakamlara göre; Suriyeli sayısı 3 milyon 200, Afganistanlı 145.000, Iraklı 140.000, İranlı 32.000, Somalili 4.000 ve diğer ülke uyrukluların toplam sayısı ise 9.000 kişi olarak belirtiliyor.
Bu rakamların 2017 Ekim ayı itibarı ile Suriyelilerin kayıtlı sayısının 3 milyon 235 bin 992 kişi olduğu vurgulanıyor.

Yukarıdaki bilgiler medya çalışanlarına sunum olarak gerçekleşirken, Türkiye’deki koruma altındaki (sığınmacılar) ile ilgili bölgelerindeki ekonomik, sosyal ve kültürel yaşam konularında da gazeteciler yaşananları dile getirdi.

Bir gazetecinin; “Suriye’den gelen bazı kadınların fuhuş yaptığı” yolundaki tepkisine, Suriye’den gelip Türkiye’de sığınmacı olarak yaşamakta olan gazetecinin yanıtı bence yakışık almıyordu.

Suriyeli gazetecinin sözleri; “Her ülkede fuhuş olayı yaşanır. Sizler Suriye’den gelen kadınların fuhuş yaptığını söylüyorsunuz ama, Türkiye’deki vatandaşlar fuhuş yapmıyorlar mı!?”

Bu sözler aslında hiç yakışık almıyordu. Sığındığı bir ülkede yaşayan ve gazeteci olduğunu söyleyen kişi, “ev sahibini” eleştirircesine sözler kullanıyordu.

Doğum olayı ile ilgili olarak ise sunum yapan kişinin yanıtı ilginç geldi bana. “Savaş psikolojisi içerisindeki insanları anlamak gerek! Onlar yaşadıkları psikoloji ile farkında olmadan doğum yapıyorlar!”demişti.

Tırnak içerisindeki tümceleri okurlarımın yorumuna bırakıyorum. Bizler konuksever insanlarız, düşküne yardım ederiz. Haberciliğin ise nasıl yapılacağını sahada olanlar bilir, masa başında oturanlar değil! Esenlikle…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar