160x600
01 Temmuz, 2025, Salı
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Özgür Sözeri

Özgür Sözeri

Mail: [email protected]

Gıda fiyatları düşmeden enflasyon düşer mi

Enflasyon mal ve hizmet ürünlerinde fiyat artışına yol açar. Enflasyonun en büyük zararının alım gücümüzdeki azalma olduğunu düşünürüz. Oysa yüksek enflasyon çok daha ciddi olumsuz sonuçlara yol açar.

Tuik 2019 yılının ilk ayının enflasyon verilerini açıkladı. Tuik’in açıkladığı verilere göre bir önceki yılın aynı ayındaki verilere göre yıllık bazda artış %20.35 olarak gerçekleşmiş. , bir önceki aya (Aralık) göre ise artış %1.06 olmuş. Raporda alt değerleri baktığımızda en yüksek fiyat artışının gıda ve alkollü içecekler grubunda gerçekleştiğini görüyoruz. Giyim ve ayakkabı sektöründeki ürünlerde ise %7 oranında bir düşüş gerçekleşmiş.

Enflasyonun yüksek oranlarda gerçekleşmesine yol açan Gıda fiyatlarındaki artış son yıllarda uygulanan tarım politikaları ile doğrudan ilgili. Üretilen ürünün tüketiciye ulaşmasında çok sayıda aracının olması hem üründe fireyi arttırıyor hem de ürünün maliyetini yukarıya doğru çekiyor. Açıklamak gerekirse: Çiftçi yani defter tutmayan müstahsil ürünü üretiyor, çiftçi ürettiği ürünü defter tutan mükellefe yani tacire veriyor, tacir topladığı ürünleri bulunduğu ilin halindeki komisyoncuya satıyor, komisyoncu aldığı ürünleri nakliyeci ile beraber diğer illerdeki komisyonculara iletiyor. Ürünün Ankara iline ulaştığını farz edelim. Marketler Ankara ilindeki komisyoncudan ürünü satın alıp raflarına koyuyorlar ve ürün tüketiciye ulaşıyor. Üretilen ürünün tüketiciye ulaşmadan bu kadar çok sayıda noktadan geçmek zorunda kalmasının sonuçları ise tahmin ettiğiniz gibi ürünün fiyatının yükselmesi oluyor. Diyebiliriz ki 1 TL’lik bir ürün marketlere ulaşınca en iyi olasılıkla 3 TL’ye satılabiliyor. Üretimden raflara ulaşıncaya kadar ürünün %20 fire verdiğini ve bu firenin de ürüne maliyet olarak yansıdığını unutmamak gerek.

Ülkemizde 2000’li yılların ortalarında çiftçi ve üreticiler aşağılanırdı. “Siz dünya şartlarına göre daha pahalı üretiyorsunuz” suçlaması yapılırdı. “ Ne gereği var” denilirdi, “dolar ucuz, ithal ederiz.” Nasıl olsa Amerikalılar 2008 krizinde kendilerini kurtarabilmek için yüklü miktarda dolar basmışlardı. Dünyaya dolar saçıyorlardı. Hükümetin ekonomi kurmaylarında “biz o ucuz dolarları alırız buğdayı eti sütü vs ithal ederiz”, “ ne gerek var yüksek maliyetlerle üretim yapmaya” fikri hakimdi. İlerleyen yıllarda ithalatla baş edemeyen çiftçimiz ve üreticimiz yavaş yavaş üretimi terk etti, destekler konusunda da yalnız bırakıldılar. Sonuç; kimse çiftçilik yapmak istemiyor, tarımsal üretim dibe vurdu, döviz kurundaki artışla beraber maliyetler çok yükseldi, ithalat yapmak cazibesini kaybetti.

Peki, çözüm ne: Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünyada tarım ihracatında söz sahibi ülkelerin tamamının uyguladığı sisteme geçmek. Aslında o sisteme yabancı değiliz. Şöyle ki; üreticiler-kooperatifler-market-tüketici zincirine geçmek. Bu akışta çok sayıda aracı yok ve en büyük aracı kooperatifler. Fransa, ABD, İtalya, Hollanda gibi ülkelerde üretilen tarımsal ürünler daha ucuz. Çiftçileri de alın terlerini hakkıyla alıyor ve aracılara yedirmek zorunda kalmıyorlar. Kooperatif sistemi hem üreticinin iyi kazanmasını sağlıyor hem de tüketiciye ürünün uygun fiyatla ulaşmasını olanaklı kılıyor.

Sonuç olarak gıda fiyatlarını düşürmeden, enflasyonu düşürmek mümkün değildir. Enflasyon yüksek olunca faiz baskısı oluşur ve faizler yüksek kalır. Faizler yüksek olunca da üreticinin sermayeye ulaşması güçleşir. Yüksek faiz oranlarının olduğu bir ülkede üretim yapılamaz ve bu kısır döngü devam eder.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar