160x600
26 Haziran, 2025, Perşembe
DOLAR38.7786
EURO43.8944
ALTIN4143.5
Murat Deniz Demirci

Murat Deniz Demirci

Mail: [email protected]

Geçmişin Gölgesinde Siyaset

Türkiye siyasetinde geçmişi konuşmak her zaman önemli bir yere sahip ve inanılmaz konforlu bir alan...

Öyle bir konforlu alan ki  son yıllarda geçmiş, aynı zamanda esnaf Mehmet’ten, pazara giden emekli Ayşe teyzeden, üniversite öğrencisi Ali’den, asgari ücretli Hatice’den kaçmak için bir manevra aracı, siyasi tartışmaları yönlendirmek için güzel bir kaçış manevrası.

Eskiden beri bilinir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi retoriğinde her zaman geçmişe atıf vardır.

Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk yıllarını eleştirmekten ve 28 Şubat sürecini hatırlatmaktan sıkça bahseder.

En son bu kervana Zafer Partisinin Siyaset Bilimci Genel Başkanı Ümit Özdağ’da katıldı.

Geçtiğimiz gün MHP’nin kurucu Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in doğum gününü kutladı, elini öperken çekilmiş bir fotoğrafı paylaştı ve yazdığı metinde tarihimizin yüz akı simalarından, İstiklal Harbimizin Garp Cephesi komutanı, ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’yü milliyetçilik üzerinden Türkiye Cumhuriyetinin kurucu felsefesine aykırı davranmakla falan suçladı.

Kendisine siyasi tarih dersi verecek değilim ama en azından şunu demeyi bir görev sayıyorum; İnönü’nün başındaki kalpak hepinizden daha milliyetçidir...

Neyse, geçmişle bu kadar yoğun şekilde hesaplaşmak, bugünün sorunlarına çözüm bulmamızı kolaylaştırmıyor.

Elbette tarihin hatalarını konuşmak ve bunları düzeltmek önemli. Ancak, sürekli geçmişin eleştirisiyle gündem yaratmak, insanları geçmişte yaşananlara odaklanmaktan çok siyasileri “kendi haline bırakmaya” itiyor.

Oysa siyaset kurumundan asıl beklenen şu: Bugün yaşadığımız sorunlara ne kadar çözüm bulabiliyoruz? Ekonomi, eğitim, işsizlik, sığınmacı gibi konular, geçmişin hatalarını hatırlatarak mı çözülüyor, yoksa yeni ve somut adımlarla mı?

Geçmiş, toplumlar için önemli bir hafızadır. Hatalardan ders almak, geleceği daha iyi kurmak için gereklidir.

Ancak geçmişi sürekli siyasetin merkezine koyduğumuzda, bugünü konuşmak zorlaşır. İnsanlar ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, gençler iş bulamazken ya da eğitimde ciddi sorunlar yaşanırken, geçmişin mağduriyetlerini hatırlatmak ne kadar çözüm sunuyor?

Siyaset geçmişi hatırlatmakla değil, bugüne ve geleceğe dair çözümler üretmekle güçlenir.

Çünkü halkın beklentisi, geçmişin mağduriyetlerinin sona erdirilmesi kadar, bugün daha adil, daha zengin ve daha umut dolu bir yaşamdır.

Unutmayalım, tarih geçmişte kalır ama hayat bugünde yaşanır.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar