Kurban Bayramı yaklaşırken, telaşları da yaşanmaya başladı.
Orta yaşın üzerindeki insanlar Bayramlar yaklaştığında veya yaşanırken, iç çekerek; “Ah o eski Bayramlar!”diye konuşurlar.
Yeni kuşak gençler merak ederler, eskilerdeki bayramların nasıl olup olmadığını büyüklerine sorarlar. Bazılarının da, “o sizin zamanınızdaydı!”diyenler olur.
Öyle veya böyle, yaşı ilerlemiş insanlar eski günlerdeki samimiyeti, dostluk ve dayanışmayı, Bayramları arıyor ve özlüyorlar.
İnsanların geçmişlerindeki anılarını anlatmalarına saygı duymak gerek. Birileri askerlik anılarını anlatırken, başka biri çıkıp, “Al şu teskereyi artık!”diyenlere de tanık olmuşsunuzdur.
Eski bayramları anımsayanların, o günlerdeki güzelliklerinden sözetmek istediğini anlatmak istediklerini anlamak gerek.
Günümüzde kurbanlık fiyatları, bir emekli maaşına denk veya asgari ücrete yakın olduğunu görmekteyiz.
Ekonomik olarak bütçeyi zorladığını düşündüğümüzde, kurban kesebilmenin kimlere farz olup olmadığı günümüzde tartışılır oldu.
Emeklilerin veya asgari ücretlilerin maaşları ile kurbanlık alıp alamayacağı ayrı bir tartışma olayı olarak bir kenarda bırakalım.
Günümüzde Hükümetin emeklilere verdiği “Bayram ikramiyesi” üzerine yazmak istiyorum. Ramazan ve Kurban Bayramlarında 2’şer bin lira “Bayram ikramiyesi” veriliyor.
Ramazan Bayramı için değil de Kurban Bayramı için bu ikramiye üzerinde farklı hesaplama yapılmalı diye düşünüyorum.
Örneğin, Ramazan bayramında ikramiye verilmesin, ancak Kurban bayramında emeklilere ikramiye ile birlikte çifte maaş verilmesi daha iyi olacaktır.
Yılda bir kez kırmızı et yiyen emeklilerin, hiç olmazsa Kurban bayramında alacakları çifte maaşın biri ile kurbanlık alabilme şansları olacak ve doyasıya et yeme şanslarını bulacaklardır.
Bayram ikramiyesi bence, o bayramı dolu dolu yaşayabilme anlamını taşımalıdır.
Geçmiş yıllarda aldıkları maaşlarla rahatlıkla kurbanlık alabilen insanlar, günümüze geldiklerinde emekli maaşlarının tamamını vererek bir kurbanlık alabilme durumunda ise, bunu alabilmekte zorlanıyorsa elbette eski bayramları anımsayacaklardır.
Kurban Bayramlarının bir başka sıkıntısının da cadde ve sokakların kirletilmesi olayı olarak görmekteyim.
Her ne kadar Belediyeler ve ilgili kurumlar vatandaşı uyarmış olsa bile, kurban atıklarının yol kenarlarına atılması ile birlikte sokak hayvanlarının bu atıkları sürükleyerek taşımalarının önü alınamıyor.
İnsanlarımızın kurban kesimleri sırasında çevreyi kirletmeden veya kirletilen atıkları temizlemeleri halinde böylesi sıkıntılar yaşanmayacaktır.
Bayramlarda eskiden küslerin barıştığı, kırgınlıkların sone erdiği ve kucaklaşma olaylarının yaşandığı günler olarak yaşandığına tanık oluyorduk.
Günümüze gelindiğinde ise birbirlerine kırgın veya küskün olanların, bayramlaşma törenlerinde bile birbirlerine sırt dönüp el sıkmadıklarına tanık olmaktayız.
Oldu mu şimdi!? Bizler Bayramları böyle mi kutlayacağız, böyle mi ülkemizde barış içerisinde yaşamayı sağlayacağız. Bayramlar vesile olmayacaksa, bu nasıl Bayram kutlamadır!?
Bayramınızı kutlar, sağlık ve barış içerisinde yaşanmasını dilerim.
Yorum Yazın