Türkiye’de gazetecilik mesleği, tarihi boyunca pek çok zorluk ve değişimle karşı karşıya kalmıştır. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu mesleğin kalitesini ve güvenilirliğini daha da sorgulanır hale getirmiştir. Özellikle bazı gazetecilerin gazetecilik kimliğini kendi çıkarları doğrultusunda kullanması, bu mesleğin prestijini ciddi şekilde zedelemektedir.
Gazeteciliğin, yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda toplumun doğru bilgi alması için kritik bir görev üstlendiği unutulmamalıdır. Ancak günümüzde bazı gazeteciler, bu kutsal mesleği sadece bir kimlik olarak kullanıp, etik dışı yollara başvurarak büyük kazançlar elde etmektedirler. Bu yazıda, Osmaniye örneği üzerinden gazeteciliğin etik sorunlarını ve bu sorunların yerel basına etkilerini inceleyeceğiz.
Gazetecilik mesleği, toplumu bilgilendirmek, kamuoyunun doğru kararlar alabilmesi için şeffaf bir şekilde haber sunmakla yükümlüdür. Gazetecilerin bu sorumlulukla hareket etmeleri, doğru ve güvenilir bilgi üretmeleri gerekir. Ancak son zamanlarda, gazetecilik kimliği taşıyan bazı kişiler, mesleğin etik sınırlarını aşarak, kişisel çıkarlarını ön planda tutmaktadır. Bu durum, gazeteciliğin toplumdaki saygınlığını zedelemekte ve halkın güvenini sarsmaktadır.
Bunun en belirgin örneklerinden biri, gazetecilerin gazetecilik dışında başka işlerle meşgul olmalarıdır. Birçok gazeteci, işinin gerekliliklerinden saparak, farklı sektörlere adım atmakta ve bu işlerden gelir elde etmektedir. Gazetecilik mesleği, tarafsızlık ve objektiflik ilkeleri üzerine kuruludur. Gazeteci, aynı zamanda bir tüccar ya da çıkar odaklı bir iş insanı olamaz. Bu durum, gazetecilerin haberlerine olan güveni zedeler ve halkın doğru bilgiye ulaşmasını engeller. Gazetecilik dışındaki işlerde yer almak, bu kişilerin haber yapma sürecinde bağımsızlıklarını kaybetmelerine ve dolayısıyla objektiflikten sapmalarına neden olabilir.
Bir başka dikkat çekici nokta, gazetecilik kimliği taşıyan bazı kişilerin lüks yaşam tarzlarıdır. Lüks arabalar, büyük evler, gösterişli tatiller... Bu tür hayatlar, çoğu gazetecinin gelirinin çok ötesindedir. Peki, bu kadar büyük serveti elde etmeyi nasıl başarıyorlar? Bu kişilerin ekonomik kaynakları ve aldıkları paralar, bir soru işareti yaratmaktadır. Bu tür kişilerin gazetecilik dışında başka işlerle uğraştığı ve bu işlerden kazanç sağladığı tahmin edilmektedir. Ancak bu durum, gazeteciliğin güvenilirliğini sarsmakta ve halk arasında gazetecilere karşı bir güvensizlik ortamı oluşturmaktadır.
Osmaniye gibi küçük illerde bile, gazeteciliğin etik dışı bir şekilde kullanılması, halkın gözünde gazetecilik mesleğinin prestijini düşürmektedir. Eğer gazetecilik kimliğine sahip bir kişi, aynı zamanda başka sektörlerde de iş yapıyorsa, bu durum gazetenin ve gazetecinin güvenilirliğini zedeler. Bir kişinin gazetecilik mesleğiyle ilgili yorumları, objektifliğinden şüphe edilir hale gelir. Bu da halkın doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmasını engeller.
Osmaniye’de durumun nasıl olduğunu gözlemlemek, Türkiye’nin genelindeki gazetecilik sorunları hakkında daha net bir fikir verebilir. Osmaniye’de, gazetecilik mesleğini icra eden gerçek gazeteciler olduğu gibi, sadece adını gazeteci olarak tanıtan ve gazeteciliği ticari bir çıkar aracı olarak kullanan kişiler de bulunmaktadır. Bu durum, yerel basında etik sorunları daha da görünür hale getirmektedir.
Gerçek gazeteciler, toplumun doğru bilgilendirilmesi için çaba sarf ederken, “ayaklı gazeteciler” olarak tabir edilen kişiler, yalnızca dedikoduları yaymakla meşguldürler. Ayaklı gazeteciler, sosyal medyada aktif olan ve gazetecilik kimliğine bürünerek, gerçek gazetecilik faaliyetleriyle ilgisi olmayan kişilerden oluşmaktadır. Bu kişiler, çoğunlukla haber yapma amacıyla değil, kişisel çıkar sağlamak amacıyla gazetecilik kimliğini kullanmaktadırlar.
Yerel gazeteciler, doğru ve etik habercilik yapmakla yükümlüdür. Ancak bu tür “ayaklı gazeteciler”, Osmaniye’deki gazetecilik camiasının güvenilirliğini zedeler. Bu kişiler, halkı doğru bilgilendirmek yerine, gerçeği çarpıtarak, kendi çıkarları doğrultusunda yayınlar yapmaktadırlar. Gazeteciliğin en temel ilkelerinden olan tarafsızlık, objektiflik ve doğruluk, bu tür kişilerin etkisiyle geriye gitmektedir.
Bir diğer önemli konu ise, gazeteci kimliği taşıyan kişilerin nasıl ayırt edileceği meselesidir. Günümüzde, gazetesi ve internet gazetesi olmayan, yalnızca sosyal medya üzerinden kendisini gazeteci olarak tanıtan bir çok kişi bulunmaktadır. Bu kişiler, basın kartı ve başka resmi belgeleri olmadan gazetecilik kimliği kazanabilmektedirler. Bu durum, gazetecilik mesleğinin sahte kişiler tarafından işgal edilmesine yol açmaktadır.
Gerçek gazeteciler, topluma doğru ve tarafsız haber sunan, mesleki etik kurallara uyan kişilerdir. Ancak gazetecilik mesleğini ticari amaçlarla kullanan kişiler, bu mesleğin güvenilirliğini sarsmaktadırlar. Osmaniye’de de durumun böyle olduğunu görmek, bu tür kişilerin toplumda daha fazla yer edindiğini ve gerçek gazeteciliği gölgeleyecek şekilde hareket ettiklerini gösteriyor.
Kamu kurumları da bu durumu dikkate almalı ve gazetecilik mesleğini etik kurallarına uygun şekilde yürüten kişilerle çalışmalıdırlar. Birçok kamu kurumu, toplantılar düzenlerken gazetecileri davet etmektedir. Ancak, bu toplantılara sadece gerçek gazetecilerin davet edilmesi gerekir. Gerçek gazetecilikle ilgisi olmayan kişiler, sadece kendi çıkarlarını düşünerek katılımcı olmamalıdırlar. Aksi takdirde, bu kişiler, toplantıların içeriğine müdahale edebilir ve basının görevini yerine getirmesini engelleyebilirler.
Toplantı ve etkinliklerde, yalnızca etik gazetecilik yapan kişilerin yer alması, hem basının kalitesini artırır hem de toplumun doğru bilgiye ulaşmasını sağlar. Kamu kurumları, bu konuda daha dikkatli olmalı ve gazetecilikle ilgili etik ilkeleri gözeterek hareket etmelidirler.
Gazetecilik mesleği, günümüzde pek çok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır. Etik dışı hareket eden gazeteciler, bu mesleği sadece bir çıkar aracı olarak kullanmakta, halkın doğru bilgilere ulaşmasını engellemektedirler. Osmaniye örneği üzerinden yapılan değerlendirme, bu sorunun Türkiye’nin genelinde de yaygınlaştığını göstermektedir.
Gerçek gazetecilerin, tarafsızlık, objektiflik ve etik kurallarına sadık kalarak, toplumun doğru bilgilendirilmesi adına çalışmaları gerekmektedir. Kamu kurumlarının da bu konuda daha dikkatli olması, gazetecilik mesleğinin saygınlığını koruyacaktır. Gazetecilik, sadece bir meslek değil, aynı zamanda topluma hizmet etme sorumluluğudur. Bu sorumluluğu yerine getiren gazetecilerin, halkın güvenini kazanarak mesleklerini onurlandırmaları, Türk basını için büyük bir kazanç olacaktır.
Yorum Yazın