25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5241
EURO35.0315
ALTIN2433.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Feneri gözüme tutma

Bir elinde fener, diğerinde bastonu ile yürüyordu gecenin karanlığında. El yordamı ile ayaklarına çeşitli malzemelerin çarpmaması için elinde baston bulunduruyordu.


karanlıktı sokaklar, el feneri ise ancak bir metreyi gösterebiliyordu. Yolu uzundu, birde bu karanlığın üzerine sağanak yağmur başlarsa hali çok kötü olacağını düşünerek yürüyordu.


Karşısında gelen adamın da bir elinde fener, diğerinde baston vardı. O kadar dalgın yürüyordu ki, neredeyse birbirlerine çarpacaklardı. Son saniyede kafa kafaya gelmek üzereyken birbirlerini fark edebildiler.


Aynı heyecanla birbirlerini selamladılar, sonra el fenerleri ile birbirlerinin yüzlerine bakmaya, sonrasında fenerin ışıklarını birbirlerinin vücudunda gezdirmeye başladılar.
İki görme engelli miydi bunlar, eğer öyle olsaydı onların zaten gündüzleri bile karanlıkken, neden el feneri ile dolaşsınlardı? Bu fener işinde bir bit yeniği var diye düşünürken, üçüncü adamda aynı şekilde kaldırımdan yürüyerek yanlarına gelmişti. Üç fenerli, üç bastonlu olmuşlardı.


Birbirlerine bakıp, suskunluk içerisinde bir süre dona kaldıkları sırada yanlarında bir otomobil durdu. Kapı açıldı içeriden siyah gözlüklü, pala bıyıklı, sivri topuk ayakkabısı, siyah takım elbiseli, uzun boylu bir adam indi. Üç adam, ellerindeki fenerleri bu pala bıyıklı adama yönelttiler, gözleri kamaşan pala bıyıklı adam parmakları ile gözlerini korumaya çalışıyordu.


Otomobilin arka kapısını açarak içeriden bir baston ile bir el feneri çıkardı, sonra fenerin düğmesine basarak karşısındaki elleri fenerli üç adamın gözlerine ışık verirken gülüyordu.


Üç adam yan yana, pala bıyıklı olanı ise iki metre uzaktaydı. Üç adam susarken, pala bıyıklı adam sürekli kahkahalarla gülüyordu, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar, fakat adamın boyundan, cüssesinden ve heybetinden dolayı neye güldüğünü soramıyorlardı.


Biri tüm cesaretini toplayarak pala bıyıklı adama sordu; “Ne gülüyorsun be adam?”


Pala bıyıklı bir kahkaha daha attı ki, gecenin karanlıklarını yırtarcasına Amanos dağlarına doğru giden füzenin sesi gibi yankılanmıştı.


Sonra, elindeki bastonu üç adama doğru yönelterek; “Sizler de, sizler de değil mi? Demek ki ben yalnız değil mişim. Benim gibi başkaları da varmış diye gülüyor ve yalnız olmadığıma seviniyorum.”


Üç adam, karşılarındaki pala bıyıklının sözlerinden bir şey anlamamışlardı. Pala bıyıklı adam sözlerine devam etti; “Sizi de eşiniz evden kovdu değil mi kılıbıklar! Gece bir yarısı evinde olması gerekirken, bir elinde fener, diğerinde bastonla gezenleri mutlaka evdeki eşi kapı dışarı etmiştir.


Eşinden korkup karşısında konuşamadığı için de kendini sokağa atanlardansınız anlaşılan. Ben öyle olduğum için sizlerin de benim gibi olduğunuzu gördüğümde yalnız olmadığımı anladım. Demek ki kılıbıklar çoğalıyor memlekette.


Oh ne rahat! Bundan sonra el feneri ile baston satışları artacaktır. En iyisi ben bunların satışını yapmak için sabah erkenden bir dükkan kiralamanın çaresine bakayım.”diyerek otomobiline bindi, siyah gözlüğünü çıkararak direksiyonun başına geçti, sonrası malum oradan ayrıldı.


Not: Kılıbık Osman’ın yazdığı şiiri önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar