20 Nisan, 2024, Cumartesi
DOLAR32.5095
EURO34.7826
ALTIN2498.1
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Ey ruh! Geldiysen Üç kere vur!...

Ruh çağırma seanslarındaki bir grup insanın kendilerinden geçtikleri bir anda söyledikleri bir söz bu.

Bilgi birikimi olmayan, okumayan, tartışmayan ve sadece “konuşulanları dinleyip ‘Amin!’ diye yaşatılan uzaktan kumandalı bir toplum haline getirilmeye başladığımız ilk günleri anımsayın!

Dünya, Irkçı Alman Faşizminin katili Hitler’i unutmamıştır. Hitler’i okuyanlar anımsamalı ki, ezilen halklar, işçi ve emekçilerin hakları diyerek geldiği noktanın sonunda başta bu emekçileri öldürmekle işe başlamıştır.

Kendi aklını kullanmadan, başkalarının konuşmalarını dinledikten sonra onaylayanların gelecekte tehlikeli günler yaşayabilecekleri olasıdır.

Ülkemizdeki din tüccarı faşist darbe girişiminin başlangıcının hazırlanmasına bakmak gerekir. Daha önceki yazılarımda da gündeme getirdiğim, “İlkokulu dışarıdan bitirmiş, kendi aldığı dini bilgilerle inançlar üzerinden “Din adamı(!)” olarak görevlendirilip Türkiye Cumhuriyeti devletinden SGK’dan emekli maaşı almaya başlamış. Türkiye’yi terk edip ABD’ye yerleşip, çeşitli ajanların oyuncağı olarak inançlar üzerinden ülkemizi karıştırması olaylarını Devlet yöneticilerimiz nasıl okudular!?

Eğer okuyamadılarsa, bu ülkenin başına gelenlerin okuma-yazması bu kadar mıydı?

15 temmuz faşist darbe girişimi olaylarını bir kenara bırakalım. Ardından yaşanan ve gözaltılar ile tutuklamaları da okuma zahmetinde bulunuyorsanız öğrenmiş olmalısınız.

Bence, 15 temmuz faşist darbe girişimi sonrasında bir noktaya dikkat çektim: “Türkiye’de Müslüman olma adına  çevre edinme (cemaat), çeşitli etkinliklerle ekonomik çıkar sağlama, inançlı insanlar üzerinde bilmeyenlere Kur’an-ı Kerim’den birkaç ayetin yorumu yapılarak insanları yönlendirme, TV kanallarında gözyaşı dökerek dini sözlerle insanların beyinlerini uyuşturma, Radyo istasyonlarında ve gazetelerde de aynı yöntemi uygulayarak ‘gizli amaca’ doğru ilerleme yönteminin yolunun çizilmesi noktası vardı. Bu olayın farkına varılamamasının suçlusu ben değil, devletimizin ilgili kurumları olsa gerek!.

Fetöş’ün, on yıllardır yapmış olduğu çalışmaları kendisinin tek başına yapmadığı bir gerçek. Bunun ardında mutlaka yabancı bir devlet ajanlarının olduğunu düşünmek gerek. Fetöş’ün ne gücü varmış be!? Demek yerine, bugünlere kadar gelen süreçte kimlerin katkıları olmuşsa onların da özeleştiri yapmaları gerekmez mi?

Şu andaki gelişmeler, gözaltılar ve tutuklamalarla ilgili yaşanan olaylarda bile yıllardır Fetöş’ün yetiştirdiği elemanlar veya onların etkisinde bulunan alt elemanların bulunduğunu anımsatmak isterim. Tabiî ki benim anımsatmama inanmazsınız, çünkü dün birlikte yürüdüğünüz yağmurlu yollarda ve “ ne istediler de vermedik”diyenlerden değilim.

Gaziantep’teki acı olay siyasilerimiz için güncel bir değerlendirme, acılı insanlar için ise binlerce kez düşünülmesi gerekli bir olay olarak görülmelidir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan: “Canlı bomba 12-14 yaşlarında bir çocuk!” diye konuşuyor. Olayla ilgili  İŞİD (Ne hikmetse adı DAİŞ olarak değiştirilen dinci örgüt) işaret ediliyor. Bir düğün gecesine yapılan hain saldırı ve 59 ölü, çok sayıda yaralının yaşandığı olayın ardından Cumhurbaşkanı’ndan, başbakanına, Siyasi parti genel başkanlarına kadar yapılan açıklamaları okuyoruz.

Osmaniye’de İMAM HATİP Okulları sayısı yeni eğitim-öğretim yılında artırıldı.

Ne oluyor şimdi; Fetöş’ün yıllar öncesinde başlattığı değirmene su taşımaya devam ediyorsunuz beyler! Saygılarımla….

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar