Bir Engelliler günü’nü daha gerilerde bıraktık. Her zamanki gibi bildik toplantılar, etkinlikler ve yine konuşmalarla Engelliler Günü’nü kutlamış olduk.
Engellilerin günlük yaşantılarında onları biraz olsun rahat ettirebilmek için engelsizlerin yararlarının olup olmadığını düşünüyorum.
Onların günleri geldiğinde mikrofonu eline alıp konuşan bazı kişilerin günlük yaşantılarında söylediklerinin ne kadarını yerine getirip getirdiklerini düşünüyorum.
Sokak ve caddelerde yürürken, kaldırımların haline bakıyorum, işgal edilmiş kaldırımlarda tekerlekli sandalyesi ile seyretmekte olan bir engellinin yaşadıklarını izliyorum. Sonra kaldırımdan inmek istediği sırada engelli yoluna parkeden araçlar gözlerimin önüne geliyor. Daha kötüsü de kaldırıma çıkmak veya kaldırımdan inmek isteyen bir engellinin kendisi için yer ayrılmadığını gördüğünde yaşadıklarını gözlerimin önünde canlandırmaya çalışıyorum.
Osmaniye’deki kaldırımlarımız engellilerin rahatlıkla çıkıp inebildiği ve tekerlekli aracı ile seyredebildiği yerler olarak tanımlayabilip bilemeyeceğimizi sorgulamak gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Engelliler için yeterince asansörleri çok katlı binalarda bulunduruyor muyuz? Cadde ve sokaklardaki kavşaklarda engellilerin rahatça seyredebileceği yerlerimiz bulunuyor mu?
Engelsiz her canlının bir engelli adayı olduğunu özellikle “Engelliler günü”nde anımsar ve konuşuruz. Ancak, engellilere bakış açımız sadece onların engelli bedenleri ile biraz olsun rahat yaşayabilmelerini konuşmak, istemekle değil, sorunların ortadan kaldırılması ile mümkün olacağını da unutmamak gerekiyor!
Bazı anlarda öylesine yakışıksız, vicdansızca yaşanan olaylara tanık oluyorum. Gördüklerim karşısında tüylerim diken diken olurken, karşımdaki kişinin İNSAN olup olamayacağını düşünürken, bir anda kendimi bile kaybetme noktasına geliyorum.
Bir engelli ile karşılaşan engelsiz birinin o kişiye yardım etmeyi bırakın, onunla alay ettiğini, hatta “engelli olmasaydın!”diyerek alay ettiğine tanık olanlarınız oldu mu?
Benim böylesine yakışıksız ve vicdansızca yaşanan olaylara tanık olduğum anlar oldu. Kendini engelsiz sanan kişinin yüzüne bakarken, sanki benimle kavga edercesine beni de küçümsercesine bakışlarını izledim. Böylesine aile ve toplumsal terbiyeden yoksun kişi ile tartışmayı bırakın, tek sözcük bile söylemeye gerek olmadığını düşünürken, yüreğimde ona karşı olan duygularım sızlıyordu.
Bırakın engelli bir insanı, engelli bir hayvan veya başka bir canlının bile yürümesi sırasındaki engelli olması insanım diyenleri duygulandırmalı ve elinden gelen yardımı yapması gerektiğine inanıyorum.
Dilencilik yapan kişilerin içinde bulundukları durumu algılamadan, onlara karşı “Allah versin!” diyerek alay edercesine konuşmak yerine, daha insancıl yaklaşım gösterilebileceğine inanıyorum.
Bugün belki vücudunuzda bir engel olmayabilir, bin işiniz ve ekonomik durumunuz da iyi olabilir. Soğuk ve sıcak havalardan etkilenmeden, günlük yaşamınızda mutlu olarak yaşayabilirsiniz. Ancak, bugün ile yarın arasında gün farkı olabileceğini, her canlının bir engelli adayı olabileceğini günün ve yılın her anında düşünerek yaşamak zorunda odlumuzun bilincinde olmalıyız. Saygılarımla…
Engellilerin günlük yaşantılarında onları biraz olsun rahat ettirebilmek için engelsizlerin yararlarının olup olmadığını düşünüyorum.
Onların günleri geldiğinde mikrofonu eline alıp konuşan bazı kişilerin günlük yaşantılarında söylediklerinin ne kadarını yerine getirip getirdiklerini düşünüyorum.
Sokak ve caddelerde yürürken, kaldırımların haline bakıyorum, işgal edilmiş kaldırımlarda tekerlekli sandalyesi ile seyretmekte olan bir engellinin yaşadıklarını izliyorum. Sonra kaldırımdan inmek istediği sırada engelli yoluna parkeden araçlar gözlerimin önüne geliyor. Daha kötüsü de kaldırıma çıkmak veya kaldırımdan inmek isteyen bir engellinin kendisi için yer ayrılmadığını gördüğünde yaşadıklarını gözlerimin önünde canlandırmaya çalışıyorum.
Osmaniye’deki kaldırımlarımız engellilerin rahatlıkla çıkıp inebildiği ve tekerlekli aracı ile seyredebildiği yerler olarak tanımlayabilip bilemeyeceğimizi sorgulamak gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Engelliler için yeterince asansörleri çok katlı binalarda bulunduruyor muyuz? Cadde ve sokaklardaki kavşaklarda engellilerin rahatça seyredebileceği yerlerimiz bulunuyor mu?
Engelsiz her canlının bir engelli adayı olduğunu özellikle “Engelliler günü”nde anımsar ve konuşuruz. Ancak, engellilere bakış açımız sadece onların engelli bedenleri ile biraz olsun rahat yaşayabilmelerini konuşmak, istemekle değil, sorunların ortadan kaldırılması ile mümkün olacağını da unutmamak gerekiyor!
Bazı anlarda öylesine yakışıksız, vicdansızca yaşanan olaylara tanık oluyorum. Gördüklerim karşısında tüylerim diken diken olurken, karşımdaki kişinin İNSAN olup olamayacağını düşünürken, bir anda kendimi bile kaybetme noktasına geliyorum.
Bir engelli ile karşılaşan engelsiz birinin o kişiye yardım etmeyi bırakın, onunla alay ettiğini, hatta “engelli olmasaydın!”diyerek alay ettiğine tanık olanlarınız oldu mu?
Benim böylesine yakışıksız ve vicdansızca yaşanan olaylara tanık olduğum anlar oldu. Kendini engelsiz sanan kişinin yüzüne bakarken, sanki benimle kavga edercesine beni de küçümsercesine bakışlarını izledim. Böylesine aile ve toplumsal terbiyeden yoksun kişi ile tartışmayı bırakın, tek sözcük bile söylemeye gerek olmadığını düşünürken, yüreğimde ona karşı olan duygularım sızlıyordu.
Bırakın engelli bir insanı, engelli bir hayvan veya başka bir canlının bile yürümesi sırasındaki engelli olması insanım diyenleri duygulandırmalı ve elinden gelen yardımı yapması gerektiğine inanıyorum.
Dilencilik yapan kişilerin içinde bulundukları durumu algılamadan, onlara karşı “Allah versin!” diyerek alay edercesine konuşmak yerine, daha insancıl yaklaşım gösterilebileceğine inanıyorum.
Bugün belki vücudunuzda bir engel olmayabilir, bin işiniz ve ekonomik durumunuz da iyi olabilir. Soğuk ve sıcak havalardan etkilenmeden, günlük yaşamınızda mutlu olarak yaşayabilirsiniz. Ancak, bugün ile yarın arasında gün farkı olabileceğini, her canlının bir engelli adayı olabileceğini günün ve yılın her anında düşünerek yaşamak zorunda odlumuzun bilincinde olmalıyız. Saygılarımla…