26 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5397
EURO34.9535
ALTIN2454.6
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Ektiğini biçersin!...

Bir halk deyimimiz vardır; “Ne ekersen onu biçersin!”diye. Ülkemizde yaşanan olayların sonuçlarına baktığımızda bu halk deyiminin kanıtlandığını görmekteyiz.

Yıllardır “inançları sömüren, din adına kendine çevre ve ekonomik çıkar elde etmeye çalışan biri olarak” gazete köşelerinde yazdığım kişi, bugün devletin en üst düzeyindeki yöneticileri tarafından henüz yeni fark edilmiş! Ben bir vatandaş olarak bunu yıllar öncesinden sezinlerken, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kurumları, istihbarat örgütleri yıllardır bu olayı sezinleyememiş olması sizlerin akıllarını karıştırmıyor mu?

Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk; “Felaket başa gelmeden evvel, önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır. Geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur!”demiştir.

Yine günümüze özgü olarak Atatürk’ün bir başka sözünü paylaşalım; “Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür”

Atatürk’ten bir tümceyi daha paylaşırsak; “ Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.”

Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemiş olduğu bu üç tümceyi iyi okumaya çalışalım. Bu sözlerin tarihlerini araştırmak isterseniz, Atatürk 1938 yılında yaşama veda ettiğine göre, bundan önceki yılları 2016 yılından çıkardığınızda kaç yıl öncesinde söylenmiş sözlerin bugünleri çağrıştırdığını anlayabilirsiniz, tabii ki anlamak isteyenler için!

Atatürk, Din ve devlet işlerini birbirinden ayırıp, siyasetin inançlar üzerinden yapılmamasını istemişti. Uzun yıllar din ile devlet işleri birbirine karıştırmadan yönetilirken, halkın inançlarının üzerinden siyaset yapmak isteyerek iktidara gelmek isteyenler “Laiklik” üzerinden yontmalara başladılar. Önce din ve inançlar üzerinden yayın yapan gazete ve dergiler, ardından radyo ve televizyon kanalları hizmete girdi. Onların önceliği; “Laik Cumhuriyet, Kemalist yönetim, türbanlı bacıların eğitim hakkı!” gibi sloganlarla inanan insanlar üzerinden taraf tutmaya çalıştılar.

Gazetelerinde “Kur’an-ı kerim ayetleri” yazdıkları için okuyucular gazeteleri yırtamadı, masa silen işçisine kızdı! Gazetelerinde yoksul öğrenciler yararına yardım yaptıklarını belirterek CD ve kaset satımı yaptılar. Bunu yaparken de Anayasa’nın gerekli hallerindeki cezaları alırken, gazetelerinde yaptıkları haberlerinde “Laik Atatürkçü Cumhuriyet!..” sözlerini kullanarak kendilerine zemin hazırladılar.

Kapatılan gazetelerinin üzerine “Yeni” sözcüğünü yaparak yayınlarını sürdüren bu tür gazeteler, yıllardır bunları yaparken ülkemizi yönetenlerin neler düşündüklerini bilemem ama, onları seyrettiler!

12 Eylül 1980 günü sabaha karşı gerçekleştirilen askeri darbenin başındaki Kenan Evren’in  yönetime el koyduğu anda yaptığı açıklamayı anımsıyorum. Arkasında ABD olan, T.C’nin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren yanındaki Komuta kademesi ile birlikte Yönetime el koyarken, bildiride, “Atatürk ve Cumhuriyet” sözcüklerini kullanarak halkın ayaklanmasının önüne geçmeye çalışıyordu. O tarihte gerçekleşen darbenin arkasında ABD’nin olduğunu bilemeyen, ancak kendilerini Komuta zincirinde önemli makamlarda görmek isteyen tüm Komutanlar’ın “hain!” olduğunu 12 eylül harekatı sonrasında yaşanan idamları araştırdığınızda öğrenebilirsiniz.

Fetö denilen zat’ın da planları işte bu süreçte başladı. Kenan Evren’in  darbe girişiminin ardından Fetö’nün ülkemizdeki yayılmalarının başladığını süreç içerisinde görebilirsiniz. Bugünlük bu kadar, esenlikle…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar