19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.6013
EURO34.7672
ALTIN2496.7
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Edebiyatçı olmak…

Edebiyat sözcüğü, ‘edepli olma’yı çağrıştıran ve edebiyatla uğraşanların da edepli olmasını gerektiren yaşam biçimidir.

Öncelikli olarak edebiyatla uğraşanların, yazı kaynakları olan insanlara ve tüm canlılara karşı davranışları, sevgi ve saygı göstermeleri yakından izlenir.

Osmaniye’de bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen “Kitap fuarı”nı geride bıraktık. Fuar süresince yurdumuzun değişik yörelerinden gelen yazarlarla buluştuk, görüştük, konuştuk ve sohbet etme olanağını bulduk.

Öylesine kendilerini yüksek tepelerde gören yazarlarla karşılaştığımız oldu ki, geldikleri kentteki yazarları küçümseyen bakışlar, konuşmaları yanında ‘çokbilmişlik’ taslayanlara da rastladığımız oldu.

Bir yazar ki, söyleşi yaptığı sunumunu yaparken, insanlara saygı, hak-hukuk, hak, adalet ve güzel ahlak gibi sözcükler kullanırken bile, kendini dinleyenlerin karşısında bir elini pantolonunun cebine koyması dikkat çekiyordu.

Karşısında kendini sevenler, dinleyenlerin arasında kentin Belediye Başkanı da olmasına karşın bir eli cebinde konuşma yapan bir edebiyatçı düşünün!

Bu yazar, söyleşisinin ardından yayınevinde satılan kitaplarını imzalamak üzere “imza salonuna” geçtiğinde, okurlarının yüzüne bile bakma gereği duymadığı gibi, kendisine kitaplarını imzalatmak isteyen ve kuyrukta bekleyen insanları üzmesi doğru bir davranış olmasa gerek.

Birkaç kişinin kitabını imzaladıktan sonra, salonu terkedip gitmesi, bir başka yerde programının olduğunu söylemesi, okurlarına saygısızlık olarak yorumlandı. Kitabını imzalatamayanlar yayınevinin stantına koştular, iade etmeye çalıştılar.

İmza olayını başlamadan bitiren yazara karşı; “Hakkımızı helal etmiyoruz!”diye konuşanları dinledim.

Böylesi bir davranış okuyucuya karşı yapılan bir hareket olduğu kadar, bu kentin insanına da yapılmış sayılırdı. Böylesi yazarların kitap fuarlarında davet edilmemesi en doğru davranış olsa gerek diye düşünüyorum.

Bir başka yazar ise bu kentin insanlarının “güler yüzlü” olmamalarından yakınmasıydı. Ankara’dan geldiğini söyleyen kadın yazar, kentteki insanların “sevecen olmaması” yorumunu yaparken, olayı Adana’daki Amerikan İncirlik hava üssüne bağlıyor, insanların Amerikan kültürünün etkisi altında kaldığı yönünde yorum yapıyordu.

Bu ve benzeri tepkilerin yanında bir başka tepki ise benim için önemliydi. Yayınevindeki stantta görevli biri, satışların bu yıl iyi gitmediğini, ekonomik sıkıntının açık olarak görüldüğünden sözediyordu.

Bu stant görevlisinin en can alıcı sözleri ise; “Bir baba düşünün, çocuğunun  istediği kitabı alamamanın ezikliği ile nasıl zor anlar yaşadığına tanık oldum! Çocuğunun istediği kitabı alamayan bir babanın yüreğindeki eziklik, gözlerindeki burukluk bu babanın ailesinde mutlu bir ortamın yaşanabileceğini düşündüm”diyordu.

Bazı yazarlarımız kendileriyle fotoğraf çektirmek isteyenlere sarılıp, isteklerini kırmazken, bazılarının ise burunlarını kıvırarak, isteksiz olmaları, hatta kendilerine sarılmak isteyenlerden uzak durmaları dikkatlerden kaçmıyordu.

Bir yazarın ise fuarın son günü farklı bir eleştirisini dinledim. Söyleşi için kendisine para ödenmediğini okurları ile paylaşan bu yazar, stantında kitaplarını imzalamış, satışını yapmış, ardından yaptığı söyleşi için kendisine organizasyon tarafından para verilmediğinden sözediyordu.

Kendisini “bulunmaz Hint kumaşı”olarak görenlerin, konuk olarak geldikleri kentteki yazarları ve okurlarını küçümseyenlerin edebiyatın hangi alanında uğraş verdiklerini anlamaya çalıştım.

Bu yazarlarımıza; “Dünyaca ünlü Yaşar Kemal”in Osmaniyeli olduğunu anımsatmak isterim, bu kentin yazarını da vatandaşını da küçümsemenize izin vermeyiz! Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar