19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.6024
EURO34.8185
ALTIN2512.1
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Duyarsız olamayınca!

İnsanoğlu çevresinde olup bitenlerle birlikte yaşarken, olumsuz olaylar karşısında duyarsız kalabilmek, her kişi için aynı olmaz.

Günümüzde duyarsız kalamayıp olumsuzluklara karşı tepki gösteren kişiler, muhalif olarak tanımlanmaya başlanıyor.

Yapılan hataları, eksik veya aksaklıkları anımsatmak sağlıklı yaşamın gelmesine etken olacağı gerçeğinden yola çıktığımızda, kusursuz yaşam istemenin günümüzde neden yadırganır hale geldiğini anlamaya çalışıyorum.

Şimdi anlatacağım olayları sizlerde yaşamış, belki de bir arkadaşınızdan dinlemiş olmalısınız. Okurlarımla karşılaştığımda günlük olarak yazdığım yazıların konularını nasıl bulduğumu soruyorlar bana. Uzaklara gitmeyelim, sadece Osmaniye’de günlük olayları yazabilmek için notlarımı alıp sıraya koyuyorum. O kadar yazılacak olay var ki, o kadar konu edilecek ve gündeme taşınacak gelişmeler oluyor ki, ancak duyarlı kişiler benim yazdıklarımı anlayabilir.

Geçtiğimiz hafta ortalarında, Atatürk caddesi üzerinden İş bankasına doğru yürüyorum. 15-16 yaşlarında bir delikanlı elektrikli bisikletle seyir halinde giderken aniden  frene bastı. O anda başındaki kask bağlı olmadığı için yere düşüp yoldan geçen araçların altına doğru yuvarlanmaya başladı.

Çocuk gayet sakindi, bir kaza yaşayabileceğini bile düşünmez haldeydi. “Başındaki kaskı bağlamış olsaydın, yere düşmezdi, sende rahat olurdun!”diye konuştuğumda delikanlının bana verdiği yanıt aynen şöyle oldu: “Sana ne be adam, bana ne karışıyorsun, istediğim gibi takarım!”

Böylesi bir davranış karşısında siz olsaydınız içinizden neler geçirirdiniz? Bir delikanlının canını düşünerek, kaskı doğru takmasını önerdiğinizde, siz böylesi bir yanıt alsaydınız burada aklınızdan neler geçerdi?

Bir başka olayı daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Osmaniye belediye hizmet binası karşısında, kaldırıma çıkan engelli veya çocuk arabası yolunun önüne otomobilini parkeden sakallı ve iyi giyimli birini uyarmak istedim.

Yaya ve engelli arabası yolunu engellememesini, biraz ileri veya geriye parketmesini önerdiğimde; “Sen ne iş yapıyorsun da bana karışıyorsun, kimsin sen?”diye karşılık aldım.

Otomobil sürücüsünün dik başlı, sakallı ve iyi giyimli olması ile birlikte aldığım yanıt karşısında, benim de karşılığını vermem gerektiğini düşündüm.

Yanına yaklaşıp; “Bakın beyefendi, siz bir inançlı insana benziyorsunuz. Sakalınız, boynunuzda kravatınız ve takım elbisenizle beyefendi, aynı zamanda da bir cemaate mensup olarak gözlemliyorum sizi. Yaya ve engellilerin yoluna aracınızı parketmeniz, kul hakkına gider. Bunu da size yakıştıramadım!”diye konuştum.

Karşımdaki kişi ellerini beline koyarak; “Siz kimsiniz beyefendi, ne iş yapıyorsunuz da benim aracımı nereye parkettiğimi sorgulamaya kalkıyorsunuz. Neyin kul hakkı olup olmadığını sizden  mi öğreneceğim!”diyerek otomobilini par halinde bırakarak oradan uzaklaşmaya başladı.

Olay yerinin yakınında duran bir polis memuru ise, orada yaşadıklarımızı bana sormak istedi. Yaşadıklarımı anlattığımda polis memurunun bana söylediği; “Bırak be kardeşim, gerilim yaratma, kavga çıkarıpta başımıza iş açma! Sana mı düştü herifin nereye aracını parkedip etmediği, sen çek git işine bak!”

Hani yeri geldiğinde bazı insanlar söyler ya; “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır!”

Dilsiz şeytan gibi yaşayıp bu toplumda yaşanan olumsuzluklara göz yumacaksam, bu kalemi kırarım! Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar