19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5969
EURO34.8125
ALTIN2488.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Duyarsız kalmak!..

Çevrenizde yaşanan olaylar karşısında; “Bana değmeyen yılan bin yaşasın” anlayışı ile olaylara duyarsız kalmanın ileri bir günde size de duyarsızlık gösterenlerin desteğine gereksinim duyacağınızı aklınızdan çıkarmamalısınız.

Ülkemizde yaşanan olaylar karşısında ‘duyarsız’ şekilde hareket edenleri izliyor olmalısınız. Hatta bazı kişiler yaşanan olaylar karşısında ‘yorum’ bile yapmaktan çekiniyor.

Bizim meslekle ilgili yaşanan olaylara ve gelişmelere göz attığımızda, ilk Star gazetesi ve televizyonu ile başlayan ‘el koyma’, ardından diğer gazete ve televizyonlar için yaşanan gelişmeler sürecini anımsıyorum.

Bir zamanlar “Ergenekon davası için” tutuklanan gazetecilerle ilgili olarak, “cezaları varsa çekecekler” gibi sözler kullanan, aynı meslekte çalışan bazılarının bugün, aynı şekilde çevrelerinden kendilerine ‘destek arama’ anlayışlarının çığlıklarını duyar gibi oluyorum.

Son yaşanan olayda Can Dündar ve diğer gazeteciler için yine bazı gazetelerin köşe yazarlarının yorumlarına okuduğumda, meslektaşlarını ‘haksız’ görebilecek kadar bir anlayışın içerisinde olabilmelerine aklım almıyor.

Atalarımız, “Yaşa ki neler göreceksin!”diye bir deyim kullanmışlardı. Bugün varlıklıyım diyenlerin, yarın başlarına neler gelip te en yoksul duruma düşebileceklerinin garantisini verebilirler mi?

“Dün, dündür, bugün de bugün” anlayışını anımsayın. Makamların kimseye mülk olarak kalmayacağını ve yaşanan olaylar karşısında, ‘duyarsız’ kalmanın sonucu, gün olup kendinizin de çevrenizden yardım istemek zorunda kalabileceğini unutmadan yaşamak en güzelidir.

Şimdi bir halk hikmetini sizinle paylaşmak istiyorum: Bir köyde yaşayan yaşlı adam ve kızı, akşam üstü komşularının “komşular beni jandarma götürüyor, kurtarın!”diye feryat eder.

Kız babasına; “baba, bak komşuyu götürüyorlar, hapse atacaklar. Gidip bir konuşsan, belki engelleyebilirsin!”der. Baba kızına dönerek; “Kızım, götürsünler! O adam zaten Komünistin biriydi.

Mutlaka bir suçu vardır, gitsin çeksin!”diye konuşur.

Birkaç gün sonra bir diğer komşunun aynı şekildeki feryadı karşısında kız yine babasının olaya seyirci kalmamasını söyler. Babası bu kez, “Kızım götürsünler zaten o faşistin tekiydi!”diye duyarsız kalmayı sürdürür. Yine bir gün başka komşunun götürülmesi sırasında ise; “Götürsünler, o zaten tarikat işleriyle uğraşıyordu, faizcinin biriydi!”diyerek seyirci kalmaya devam eder.

Aradan günler geçer, jandarma ekibi bu kez adamın kapısına gelerek dışarıya çıkmasını ister.

Adam kapıya çıkar, ne görsün üç Jandarma gelmiş karakola davet ediyor. Adam içeriden kızını çağırır, sonra bağırmaya başlar; “Komşular, siz de hiç din iman yok mu? Beni jandarma karakola götürüyor, ben zaten yaşlı adamın biriyim. Beni kurtarın komşular!”diye bağırmaya başlar.

Odadan dışarıya çıkan kız babasını Jandarmalar arasında görünce, babasına dönerek; “Baba baba! Komşularımız mı kaldı, her gün birini götürdüler. Onlar giderken senden yardım istediklerinde her birine farklı bir deyim kullandın. Komşuların kalmadığına göre ben kimi çağırıp ta senin için yardım isteyim. Bugün de seni götürüyorlar. Sen de duyarsız olmanın cezasını çek!”diyerek kapının eşiğine oturup babasının ardından bakarak düşünmeye başlar.

Bu anlattıklarıma özellikle meslektaşları tutuklanırken veya karakola götürülürken ardından duyarsız kalan medya mensuplarının dikkatlerine sunmak istedim. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar