Gazetecilerin yaşanan olaylar karşısında duyarlı olabilmeleri, olumsuzlukları gündeme taşıması ile o yerleşim yerinde güzellikler ve hizmetler görülür.
Valimiz Kerem Al, geçtiğimiz günlerde kentteki basın mensupları ile birlikte öğle yemeğinde buluştu.
Gerek yemek sırasındaki sohbet, gerekse Valilik konutundaki inceleme ve geziler sırasında yaşanan olayları, konuşulanları zaman zaman bu sütunlarımda sizlerle paylaşacağım.
Valimiz yemek sırasında kendisi konuştuktan sonra medya mensuplarını dinlemek istediğini, görüş, öneri ve beklentilerini öğrenmek istediğini söyledi.
Bunları söylerken; “Bizlerin göremediklerini görebilen ve eksik ya da aksaklıkları bizlere hatırlatma görevini yapan basın mensupları yöneticilere yol gösterici görevini yapmalıdır. Eksik ve aksaklıkları dile getirirken, yıkıcı olmadan yapıcı şekilde gündeme taşımalı ve olaylar karşısında duyarlı olmalısınız. Sizlerden bunu bekliyoruz”diyordu.
Memleketini ve halkını seven duyarlı bir yöneticinin söylemesi gereken bu sözleri Valimiz dile getirirken, bizim meslektaşlarımız görevlerini yerine getirmeye çalışırken acaba ne kadar duyarlılık gösteri gösteremediklerini de o anda akıllarının süzgecinden geçirmiş olmalılar.
Bu kentte yaşanan olayların tamamı olumlu muydu, olumsuz olaylar yaşanmıyor muydu?
Osmaniye gerçekten sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir kent olarak yaşanabilir bir kent miydi? Kurumların çalışmaları, kentteki trafikten tutun da diğer olaylara kadar her şey güllük gülistanlık mıydı?
Gerçekten yaşanan olumsuzluklara karşı gündem oluşturmak isteyen basın mensupları var mıydı, veya basının yazdıkları olumsuzluklara duyarlılık gösteren kaç kurum müdürü vardı?
Kurum müdürleri görevlerinden övgü ile sözeden gazetelere mi, yoksa eksikliklerini yazan gazetelere mi daha çok ilgi gösteriyorlardı.
Bir kurum veya siyasi parti, ya da sivil toplum kuruluşunun yetkilisi, Başkanı kendilerinin eksikliklerini görün, yapıcı şekilde gündeme getiren basın çalışanına teşekkür etmesi gerekirken, ‘tehdit’ ettiği olaylarını yaşayan arkadaşlarımı biliyorum.
Başında bulundukları kurumun koltuğuna kendilerini yapıştırılmışcasına gören bir anlayış ile yöneticilik yaptıklarını sananlar, kendilerinin olumsuz çalışmalarını bile övgü ile yazan gazetelerin aslında kendilerine zarar verdiklerini anlamak istemiyorlar.
Ortada bir olumsuzluk varsa, gerçekleri saptırmak yerine, eksikliklerin giderilmesine öncülük etmek en güzel hizmettir.
Bu arada bir olayı daha gündeme getirmek istiyorum. 3 Şubat tarihli gazetemizde gündeme getirdiğimiz 2 çocuklu yoksul bir ailenin yaşamı ile ilgili olarak Osmaniye’deki ‘hayırsever işadamları’ duyarsızlıklarını yöne gösterdiler. Bir kişi hariç, o kişinin de istemediği için ismini vermeyeceğim.
Bu kişi, öyle çok varlıklı biri de değil, ama o ailenin evine gerekli gıda ürünleri alarak götürürken, isminin yazılmasını da istemiyordu. “Gösteriş için değil, Allah rızası için yardım yapıyorum. Bu olayı sen, ben ve ailenin dışında kimse bilmemeli”diye de bana tembihte bunuyordu. Saygılarımla…
öm
Valimiz Kerem Al, geçtiğimiz günlerde kentteki basın mensupları ile birlikte öğle yemeğinde buluştu.
Gerek yemek sırasındaki sohbet, gerekse Valilik konutundaki inceleme ve geziler sırasında yaşanan olayları, konuşulanları zaman zaman bu sütunlarımda sizlerle paylaşacağım.
Valimiz yemek sırasında kendisi konuştuktan sonra medya mensuplarını dinlemek istediğini, görüş, öneri ve beklentilerini öğrenmek istediğini söyledi.
Bunları söylerken; “Bizlerin göremediklerini görebilen ve eksik ya da aksaklıkları bizlere hatırlatma görevini yapan basın mensupları yöneticilere yol gösterici görevini yapmalıdır. Eksik ve aksaklıkları dile getirirken, yıkıcı olmadan yapıcı şekilde gündeme taşımalı ve olaylar karşısında duyarlı olmalısınız. Sizlerden bunu bekliyoruz”diyordu.
Memleketini ve halkını seven duyarlı bir yöneticinin söylemesi gereken bu sözleri Valimiz dile getirirken, bizim meslektaşlarımız görevlerini yerine getirmeye çalışırken acaba ne kadar duyarlılık gösteri gösteremediklerini de o anda akıllarının süzgecinden geçirmiş olmalılar.
Bu kentte yaşanan olayların tamamı olumlu muydu, olumsuz olaylar yaşanmıyor muydu?
Osmaniye gerçekten sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir kent olarak yaşanabilir bir kent miydi? Kurumların çalışmaları, kentteki trafikten tutun da diğer olaylara kadar her şey güllük gülistanlık mıydı?
Gerçekten yaşanan olumsuzluklara karşı gündem oluşturmak isteyen basın mensupları var mıydı, veya basının yazdıkları olumsuzluklara duyarlılık gösteren kaç kurum müdürü vardı?
Kurum müdürleri görevlerinden övgü ile sözeden gazetelere mi, yoksa eksikliklerini yazan gazetelere mi daha çok ilgi gösteriyorlardı.
Bir kurum veya siyasi parti, ya da sivil toplum kuruluşunun yetkilisi, Başkanı kendilerinin eksikliklerini görün, yapıcı şekilde gündeme getiren basın çalışanına teşekkür etmesi gerekirken, ‘tehdit’ ettiği olaylarını yaşayan arkadaşlarımı biliyorum.
Başında bulundukları kurumun koltuğuna kendilerini yapıştırılmışcasına gören bir anlayış ile yöneticilik yaptıklarını sananlar, kendilerinin olumsuz çalışmalarını bile övgü ile yazan gazetelerin aslında kendilerine zarar verdiklerini anlamak istemiyorlar.
Ortada bir olumsuzluk varsa, gerçekleri saptırmak yerine, eksikliklerin giderilmesine öncülük etmek en güzel hizmettir.
Bu arada bir olayı daha gündeme getirmek istiyorum. 3 Şubat tarihli gazetemizde gündeme getirdiğimiz 2 çocuklu yoksul bir ailenin yaşamı ile ilgili olarak Osmaniye’deki ‘hayırsever işadamları’ duyarsızlıklarını yöne gösterdiler. Bir kişi hariç, o kişinin de istemediği için ismini vermeyeceğim.
Bu kişi, öyle çok varlıklı biri de değil, ama o ailenin evine gerekli gıda ürünleri alarak götürürken, isminin yazılmasını da istemiyordu. “Gösteriş için değil, Allah rızası için yardım yapıyorum. Bu olayı sen, ben ve ailenin dışında kimse bilmemeli”diye de bana tembihte bunuyordu. Saygılarımla…
öm
