18 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5252
EURO34.8951
ALTIN2477.2
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Düşmeye gör!..

Yazımın başlığı bugün makam ve koltuk sahibi olanların veya bugün varlıklı olanların gelecekte nasıl olabilecekleri, ya da hangi duruma düşebileceklerini düşünerek yaşamalarını anımsatır türdendir.

Şöyle bir çevrenizdeki insanlara bakın! Belli görevlerin üst düzeylerinde bulunanlar, günün birinde makam ve koltuklarını kaybettiklerinde halkın arasında dolaşırken koltuk sahibi oldukları günlerdeki gibi vatandaştan aynı ilgiyi görebilenlerin sayılarını düşünelim.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını  23 yıl yürüten Melih Gökçek’i bilirsiniz. Görev yaptığı yıla bakıyoruz, sonrasında televizyon kanallarında yaptıkları konuşmalara, dik duruşuna, cesaretli sözlerine ve kendisini bir siyasi partinin genel başkanı, hatta iktidarının sözcüsü gibi görerek iddialı konuşmalarını gözlerimin önüne getiriyorum.

Bugünlere geliyoruz, Gökçek’in makamını bırakmasının ardından, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine Mustafa Tuna getirildi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi’ndeki Melih Gökçek’in duvarlardaki asılı resimlerinin toplatılarak, bir odadaki tuvalet kağıtlarının yanına konulduğu haberlerini görüyoruz. Yine Gökçek’in kente yaptırdığı heykellerin de birer birer yerlerinden kaldırıldığı haberlerini okuyoruz.

Hani nerede kaldı o günler!? İşte tam bunun burasında akla gelen ilk söz; “Düşmeye gör!” oluyor.

Aynı benzer olayları en yakınımızda bile görebiliriz. Örneğin geçtiğimiz süreçte kentimizde belli makamlarda otururken,çevresindeki insanları küçümseyen, koltuğunun kalıcı olduğunu sananlar, koltuklarını kaybettiklerinde çarşı içerisinde dolaşırken bir esnafın çay bile ısmarlamak için çağrılmayanları görmekteyiz.

İşte bu ve benzeri olayları düşünerek yaşantılarımıza dikkat etmek, çevremizdeki insanları küçük görmemek, sevgi ve saygıyı elden bırakmadan yaşamanın önemi ortaya çıkıyor.

Dilin kullanılması, hareketler ile dilin ortak hareketi de burada önem taşımaktadır.

Dil deyince aklıma bir olay geldi. Dün sabah Star Tv kanalındaki erkek program sunucusunu izliyorum. Sabah haberleri verirken bazı anlarda da konuk alıyor. Tv program sunucusu konuğu ile konuşurken, kadın
haklarından ve Kadına yönelik uygulamalardan sözediliyordu.

Tv sunucusunun sözlerini izliyorum; “80 tane Kadın Milletvekili” sözleri dikkatimi çekti. 

Ülkenin en yaygın tv kanallarında program sunuculuğu yapan birinin, insanlara “tane” diye konuşmasındaki Türkçe anlatımı algılamakta zorlandım

Geçtiğimiz günlerde bir radyo haberlerinde de; “26 tane hayvan, 14 tane sporcu, 7 tane insan” gibi sözler karşısında Türkçe dilimizi kullanan habercilerin aldıkları eğitimleri düşündüm.

Oysa dilimizde; insanların sayıları “kişi”, hayvanların sayıları “baş” eşyaların sayıları ise “tane” olarak adlandırılarak söylenir, yazılır.

İnsanları eşya gibi görüp, “tane” diye konuşanların dilimizi nereye doğru sürüklediği ve çocuklarımızın beynine neleri yerleştirmeye çalıştıklarını da anlamakta zorlanıyorum. Dilimize sahip çıkmazsak, sosyal ve toplumsal yaşamımıza da sahip çıkamayız. Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar