Gülüşleri sahicidir, mimiklerinde uçsuz bucaksız okyanusların derinliğini görebilirsiniz. Saçları biçilmiş otlar gibi kokar. Yaz günlerinde patlayan sağanakların serinliği vardır ellerinde. Gözleri yavru kediler gibi merak ve ilgiyle bakar. Yalnız ve aç ruhların şehvetle gezindiği, renkli ışıklı popüler mekânlarda, pahalı motosiklet ve araçların homurtuyla geçtiği caddelerde göremezseniz onları.
Hikâyelerini kendileri yazarlar, kahramanları yoktur. Saf iyiliktir onların vatanı. Dünyanın neresinde olursa olsun, insan kalabilenlerle yurttaştırlar. Yaz günleri ikindi vakti esen rüzgâr gibi geçerler kalabalıkların arasından.
Saatlere bakarak gecenin farkına varan, acıları pazar yerlerinin tezgâhlarında sergilenen, sevgi satın almak için dev alışveriş merkezlerinin vitrinlerini tırmalayan kalabalıklar lanetler okur onlara. Yalnız ve zavallı cesetler olduklarını haykıran gözlere kara yağmurlar yağsın derler, kara yağmurlar yağsın gözlerine. Bildikleri tüm peygamberlerden, bildikleri tüm tanrılardan yardım dilerler.
Onların sevgileri dünyayı var eder, onların sevgileriyle rengârenk açar çiçekler, onların sevgileriyle büyür çocuklar. Onların sevgilileri yalnızlıktır. Onlar çoktan farkına varmıştır gürültüyle akan ırmağın. Mırıldandıkları bir şiir kalmıştır onca sesten…
“……
ölüm
her yerde uyanıktır
alestadır korkunun yardakçıları
tez kızaran güllerden kendini sakın
sevgiler ürkütsün seni, aşk ayrı-
Aşktır diye geri geldin o çekiç seslerine
bıraktın vazgeçilmez ırmakları
gönlüne kar yağdırıyorsa çocuk sesleri yetsin
dikkat et hiçbir şey ıslatmasın namluları. “
İ. Özel