25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5278
EURO34.981
ALTIN2425.0
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Dünü anımsamak!

Dün, yani 15 Temmuz gününü anımsamak kadar daha öncelerinde olup bitenlerden ders çıkararak, geleceğimizin sağlıklı olmasına katkıda bulunmak zorundayız.

Ülkemizdeki 15 Temmuz akşamı gerçekleştirilmek istenen darbe girişimi, başka anlamda demokrasiyi sekteye uğratma, belki de farklı bir yönetim kurma girişimi sadece o akşama bağlamamak gerekiyor.

Bu girişimin daha önceki yıllarını, başlama, gelişme ve o akşam ki hainliklerin oluş biçimlerindeki izlenen yollardan gelişleri de iyi incelemek zorundayız.

Bu ülkede, kim veya kimler, hangi düşünceler demokratik Cumhuriyet ve bağımsızlığımızı bölüp parçalamak veya farklı emelleri uğruna insanlarımızı perişan etmek, emperyalizmin kucağına atmak istiyorsa onlarda mücadele etmediğimiz sürece başımızdaki belalar eksik olmaz!

Bir halk deyimi vardır; “Yılanın başını küçükken ezeceksin!” ülkeyi yönetenler daha önce böyle yaptırımlar veya uygulamaların neresinde oldular!?

Beyazı kirletip, içerisine siyah ve sarı renkleri koyarak farklı bir renk çıkaranlar kendilerini bir kenara çekerken, renkleri karıştırdıklarını halk arasında gizlemeye çalışıyorlarsa; böylesi kişilerin gelecek için tehlikeler oluşturabileceği önceden algılanmalıdır.

Dünü anımsamak derken, bugünkü ülkenin en tepesinden başlamak üzere yönetim kadrosundakilerin önemli isimleri; “12 Eylül darbesi”ni anımsıyorlar sanırım. 12 darbesinde yaşanan olumsuzlardan bugünkü yöneticilerimiz ne kadar etkilendi bilemiyorum ama, 12 eylül günü geldiğinde ortaya çıkıp ta o anları anlatıp, tepki koyanların sayılarını az buluyorum.

15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden; asker, polis ve vatandaşlarımızı düşünüyorum. Bu insanların sıfatları, görevlerindeki rütbeleri ile sade vatandaşlarımızın yurtseverlik uğruna tankların önüne çıkıp dik duruşları gözlerimin önüne geliyor. 

12 Eylül darbesinin ardından, “Demokrasiye geçiş(!)” söylevleri ile halkı oyalayan Darbeci başı Kenan Evren, önce tarikatları arkasına almaya ve onların etkinliklerine göz yummaya başlamadı mı!?  

1982 Anayasası halkoylaması, halkın özgür iradesi ile gidip oy kullanabildiği “oylama” olarak görebiliyor musunuz!? Ardından kurulan siyasi partiler, kurucularının çekinerek bu süreçte görev aldıklarını görmekteyiz. 

Daha önceki süreçlerde ise yabancı devletlerin yurdumuzda görevli ajanlarının çalışmalarında, “İnanç ve din üzerinden” yapılmasının önünün açıldığı yönündeydi.

Özellikle ABD ve İsrail ajanlarının halkın arasındaki çalışmaları ile Türkiye’de tarikatların sayılarında artışlar yaşanırken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ülkede yaşanan olaylar karşısında “canını korumak gibi olsa gerek(!) sanki diyet borcunu ödercesine suskunluk içerisindeydi.

12 Eylül darbesindeki Kenan Evren’in,  TRT’den yaptığı konuşmasında “Atatürk” sözünü kullanması, o günkü terör olayları, Hükümetin ülkeye hakim olamaması, insanların tedirginliği gibi olaylar halkın olumsuz tepkisine neden olmamıştı.

Sürecin böyle olmadığı ise, 17 Yaşındaki Erdal Eren’in yaşının büyütülerek idam edilmesi ile Evren’in neleri yapmak istediği anlaşılmaya başlandı.

15 Temmuz bildirisinin okunmasında ise, okuduklarını anlayanlar bu olaya inanmadı. Bunlardan birisi de benim. Yine “Atatürk” isminin geçmesi ile birlikte bildirideki sözcükler dikkat çekiciydi. 

Böylesi bir darbe girişiminin önlenmesinde en büyük karşı duruşun ise; Atatürkçü Subaylardan geldiğini görmekteyiz. İnanmıyorsanız, 15 temmuz olaylarının sonunda göreve getirilen Subaylara bakınız! Saygılarımla…
 

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar