19 Nisan, 2024, Cuma
DOLAR32.5586
EURO34.7219
ALTIN2486.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Dümen suyu…

İnsanoğlu yaradılışı gereği farklı düşüncelerin peşinden giderken, ani dönüşler de yaptıkları görülebiliyor.

Kişilerin kendi dünya görüşlerine saygı duymakla birlikte, kendinizi karşınızdakine kabul ettirmek için, önce onun görüşlerine saygılı olmanız gerektiğini de bilmelisiniz.

Kendinizden olmayanları dışlamak veya ötelemek, dünya malı için birilerinin üzerinden çıkar elde etmek, paylaşımdan uzak kalarak, hep kendinizden yana ekonomik yönleri çalıştırmanın sonucunun nereye varacağını da yine insanoğlu yaşarken iyi hesap etmesi önem taşımaktadır.

Şöyle gerilere doğru baktığınızda, mal varlığı ile dünyanın sayılı zenginleri arasında olan isimleri anımsayın. Hangisi mal varlığı veya parası ile birlikte mezarına girebildi?

Geriye kalan çocukları kendilerine bırakılan mal varlıklarını koruyabildiler mi veya har vurup harman savururcasına eritip bitirdiler mi?

Yaşantılarının sürekli olacağını ve kendilerinin hiç ölümü tatmayacağını düşünen kişiler, çevresindeki diğer insanlara tepeden baktıkları gibi, paylaşıma asla yaklaşmazlar.

Böylesi kişilerin çoğalması ile birlikte toplumda barış, huzur ve güvenli yaşama olayı azalmaya başlar. Gün olur böylesi kişilerin oluşturdukları gruplarda çatlak sesler ortaya çıktığında bu kez kendilerini savunabilmenin kılıflarını bulmaya çalışırlar.

Yaşanan olumsuz olaylara baktığımızda, mutlaka altında bir çıkar ilişkisi yattığını görmekteyiz. Halkın arasında dolaşırken kişilerin yaşadığı olayları dinlerken nasıl ve ne şekilde oluştuğunu ve neticesini düşünürüm.

Bir alış veriş sırasında bile pazarlık yapma görüşünden tutun da, borca alış veriş yaparken karşısındaki kişiyi inandırma adına boyun eğmelerin nasıl yapıldığını gözlemlerim.

Bizim meslekten bir örnek vermem gerekirse; yaygın basının birinin bölgesel ekindeki köşe yazısını okuyorum. Köşe yazarı öylesine bir giriş yapıyor ki, bir başka gazetenin önemli ismi için “O çocuk” sözcüğünü kullanması bir yana, bir zamanlar beraberce yürüdükleri birine “sapık” bile diyebiliyor! Yazının devamında gazetenin köşe yazarı hızını alamıyor ve meslektaşı için “ulan zibidi” sözünü bile kullanabiliyor.

Bu köşe yazarı ne için yapıyor bunları dersiniz? Kendini bir yerlere inandırma adına, yaşanan olayı farklı yöne saptırma adına yapıyor. Bu köşe yazarının, “ulan zibidiler!, ulaş şerefsizler!” sözlerini kendi meslektaşı için kullanmasının arkasında siz olsanız ne arardınız?

Demek ki ortada bir paylaşım söz konuşu, bu paylaşım sizin anladığınız sağlıklı ve adaletli paylaşım olmayıp, çıkar ilişkileri ile kendisini iktidardan yana gösterme uğraşı ve çalıştığı gazetede kalabilme uğraşı olsa gerek!

Halkın gören gözü, işiten kulağı, dili, sesi ve sözcüsü olarak bilinen basın mesleğini de böylelikle bölmek suretiyle, halkın sorunları dile getirilemez hale getirildik.

Halktan yana yazanlara karşı cephe oluşturan bir medya çalışanı ortaya çıkarıldı, iki grup olarak çalışmalara bir de inanç üzerinden yayın yapanların kendilerince uğraşları ile üç grup olarak çalışmalar yapılır oldu.

Halkın sorunları unutulmaya başlandı. Bir grup mevcut iktidardan yana, bir grup inançların üzerinden kendilerince insanları yönlendirme, bir grupta ekonomik ve sosyal anlamda yaşamakla, yaşayabilme adına, çekinken şekilde yazabilmenin uğraşı içerisinde olur oldu. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar