25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5791
EURO34.974
ALTIN2422.5
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Dört günün ardından

   Ramazan Bayramı aslında 3 gündü, ama korona salgını önlemleri kapsamında 4 günlük tatil uygulandı. Sadece 4 günlük tatil ile, 81 ilde 4 günlük sokağa çıkma kısıtlaması getirilmesini de unutamayız.

Türkiye’de ilk kez Camilerde Bayram namazı kılınmadı, ama minarelerde ezanlar okundu. Bu olay yıllar sonrasında tarihteki kayıt altına alınması ile anımsanacaktır.

Salgın hastalık tehlikesini ortaya çıkaran insanoğlu, kendisine “çeki düzen” vermesi gereken yine insanoğlu oldu. İcatlar, icatların uygulanması, doğanın kirletilmesi, ekonomik hırslara kapılarak yapılan bir takım çalışmaların neticelerinin sonunda böylesi felaketlerin gelebileceğini düşünmek gerekmez miydi?

Bayram süresince cadde ve sokaklar boş kaldı, insanların gidemediği doğal güzellikler özgürce renklerini çevrelerinde gösterdiler. Denizlerin mavilikleri, mesire yerlerinin yeşillikleri görenlerin içini rahatlatmaya başladı.

İnsanlar kapılardan, pencerelerden ve telefon ekranlarından birbirleriyle bayramlaştı. Böylesi günlerin yaşanmasını yine biz insanların duyarsızlıkları getirmedi mi?

Mayıs ayının son haftasında, hem de Bayram günlerinde yüksek tepelere kar yağdı. Bazı illerimiz kış günlerindeki gibi beyaza büründü, insanlar karda mahsur kaldı. Haberi izleyenler şaşkınlıklarını gizleyemedi!

Son kar yağışı; “Gün ağarmaya başlamadan erken öten horoz” tümcesini anımsattı insanlara. Aslında anımsamak yerine; bu yaşananların düşünülmesi gereken birer olay olduğunu da farkedebilme konusunu ortaya çıkarıyordu.

Bayram süresince cadde ve sokaklar sakindi, ama evlerinde kalmak zorunda olan insanlar arasında 4 günde aile içi kavgaların sayılarını bilemiyoruz!

İşler durdu, hayat askıya alındı, insanlar evlerine kapandı. Birikmiş parası olmayanlar ekmeği nasıl alacağını düşünmeye başladı. Tencereler eskisi gibi kaynamaz oldu. Alışılmış kahvaltı ve yemekleri sofrada göremeyen çocukların anne-babaya tepkileri farklı olmaya başladı. Kolay değildi böylesi durumlarda aileyi idare edebilmek!...

Bayramlar; barışmanın, görüşmenin, kaynaşmanın, buluşmanın ve mutlulukların yaşandığı günlerdi. Bayram namazı Camide kılınıp evine gelen babasını çocuklar kapıda karşılar, elini öpüp harçlık alırlardı. Baba Cami’ye gitmeyince, bu bayramda herkes öğle saatlerine kadar uyudu, kalktıklarında ise bayramlaşmayı bile unutanlar oldu. Kahvaltı ile öğle yemeğini birlikte yaptıktan sonra aile bireyleri birbirlerine sarılmadan; “Karatecilerin selamlaşması” gibi ellerini göğüslerine koyup bayramlaştılar.

Ailelerde bunlar yaşanırken, ülkemizi yönetmek için siyasi parti kuranlar ile sandıkta oy verip TBMM’ne gönderdiğimiz temsilcilerimiz bayramda ne gibi açıklamalarda bulundular?

TBMM, Türkiye ailesinin çatısı altında toplanmış ve bu milletin her görüşteki temsilcileridir. Bu çatı altında buluşanların Bayram gününde bile konuştukları sözcüklerin; “Barış ve huzur” ortamını yaralayıcı olmasından üzüntü duyduk.

Güzellik; insanın görünümünde değil, yüreğinden gelen istekle dilinden çıkan sözlerde gizlidir. Saygılarımla…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar