Her kulunun bir derdi olurmuş, değirmencinin derdi ise “su” olduğu söylenilen halk deyimini bilirsiniz.
Siyasi iktidarlar kendi yönetimlerini yürütürken, eksik ve aksaklarının üzerine toz kondurmak istemezler. Her zaman sorunlara bir bahane bulur, hatta bir yerlere topu atarlar.
Yıllardır siyasi iktidar veya Hükümetlerde bunlar yaşanmış ve yaşanmaktadır. Sadece bizim ülkede değil, başka ülkelerde de aynı benzer olaylara rastlarız.
Neden gerçekleri saptırmak isterler, halka gerçekleri anlatmazlar ve kaçamak yanıtlarla halkın karşısında konuşurlar anlamakta zorlanırız!
Ülkemizdeki insanların özellikle Covid-19 salgın sürecindeki sıkıntıları, öncelikli olarak ekonomik yönden olduğunu inkar edemeyiz.
İşsizlik başta gelirken, esnafın eskilerdeki gibi yeterli ticaretini yapamadığı, Üniversite gençlerinin iş veya atama bekledikleri olayları ile sıkıntıları artırabiliriz.
Genel olarak halkın ekonomik yaşantısına baktığımızda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri aylık olarak açıklandığında, sokaktaki enflasyon ile kağıt üzerinde açıklanan rakamlar arasında farklılıklar gördüğümüzde şaşkınlıklarımızı gizleyemeyiz.
Yaşanan gerçek ile gösterilen rakamlar arasındaki farklılıklara doğal olarak insanlar tepki gösterirler.
Bir yandan komşularımızla ilişkilerimizdeki sorunlar, bir yandan covid-19 salgını ile yaşananlara baktığımızda halkımızın bu yükü göğüslemekte dirençli olduğunu gözlemliyorum.
Son günlerdeki Sayıştay raporlarını medyadan duyduğunuzda, paralarımızın nereye gittiği ve başına nelerin geldiğini öğreniyoruz.
Siyasi iktidarlar elbette halkının daha sağlıklı ve refah içerisinde yaşamasını ister, bu Hükümetlerin öncelikli görev sorumlulukları arasındadır.
Ama halkın yaşadıklarına baktığımızda bazı olaylar karşısında insan ne diyeceğini bilemiyor.
Gerçekleri ne kadar gizlerseniz gizleyiniz, günün birinde gün yüzüne çıktığında diyecek sözcük bulamayabilirsiniz!
Güneşin balçıkla sınavanamayacağı söylenir ama, suyun içindeki sabunu parmakları ile tutmaya çalışanlar veya denizdeki balığı eliyle yakalamak isteyenlerin hallerine düşmemek gerekiyor.
Haber bültenlerinde yaşanan olayları izlerken, aklımız karışıyor. Öylesine ilginç, ilginç olduğu kadar mantıkların alması zor olaylara tanık oluyoruz ki; aklımızla kimlerin alay ettiği sorusunu düşünmek zorunda kalıyoruz.
Hak, Hukuk, Adalet, insanların alın terlerinin yenmemesi gerektiğinden sözedenlerin, bir de bakıyoruz ki; haksız, hukuksuz ve alın teri yediklerine tanık olabiliyoruz.
Bazılarının konuştukları sözleri dinlediğimizde, başkalarını kınarken aslında kendi yaptıklarını dile getirmeye çalıştığını, kendisini tarif ettiğini iyi okuyanlar anlayabiliyor.
Ne demiş atalarımız; “Her kulunun bir derdi, Değirmencinin de su derdi var!”
