Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 94. yılını çeşitli etkinliklerle kutladık.
Ülkemizdeki yönetimin Cumhuriyet olması, milletimizin ruhuna ve yaşamına uygunluğu yönünden Cumhuriyet’imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından daha ilk günden vurgulanmıştı.
Bağımsızlığına düşkün bir millet olduğumuzun bilinci ile hareket eden Atatürk, bağımsızlığı ‘karakter’ olarak tanımlamıştı.
Aradan geçen 94 yıla bakıyoruz. Cumhuriyet yönetiminin uygulanması noktasında kesintiye uğratılanlar, kaybedilen değerlerimizin olup olmadığını sorgulamamız gerekiyor.
94 yılda Cumhuriyet adına kazanımlar ve kaybettiklerimizi değerlendirmemiz gerekiyor.
Şöyle bir komşularımıza bakalım. Ortadoğu kaynıyor, ölümler, yaralanmalar, vatan topraklarını terk edip giden insanların dramlarını izliyoruz. Hatta Suriye’de yaşanan olayların ardından yönetim ile halk arasında yaşanan olayları yakından takip edin millet olarak, bu ülkenin insanlarını topraklarımızda barındırıyor, konuk olarak ağırlıyoruz.
Irak’ta yaşanan olayları, Filistin ve diğer ülkelerdeki insanların yaşantılarındaki üzücü olayları yakından izleyen bir milletiz.
Komşularımız olan ülkelerde yönetenler ile yönetilen halk arasında yaşanan olumsuz olayların perde arkasında yatanların ise emperyalist güçler olduğunu görmekteyiz.
Ülkelerinde yaşanan olayların kim veya kimler tarafından yaşatıldığının farkına varamayan insanların bazıları hayatlarını kaybediyor, bazıları yaralı kalırken, bazıları da vatan topraklarını terk edip başka ülkelere sığınıyorlar.
Bu yaşanan olumsuz olayların yaşandığı ülkelere baktığımızda; geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler olduğunu görmekteyiz.
Halkının çoğunluğu Müslüman olan bu ülkelerde sadece yönetenlerin yaptıkları olumsuzlukların dışında, terör olaylarını da buna eklediğimizde insanlar huzursuzluk içerisinde yaşama uğraşı vermeye çalışıyorlar.
Anımsarsanız bir zamanlar “Asala” terör örgütü vardı. Eylem yaptığı ülkelerin yöneticileri her eylemin ardından şaşkınlık yaşarken, dünyanın dört bir yanındaki diğer ülkeler de bu olumsuzluklardan etkilenirdi.
Günümüze gelindiğinde ise Asala terör örgütünün eylemleri bitmiş, hatta örgüt kendini yok etmiş gibi görünüyor.
Daha henüz yeni diyebileceğimiz işid’e bakıyoruz. Kendisini “İslami örgüt” olarak dünyaya tanıtmaya çalışsa da yaptığı eylemler ve öldürdüğü insanlar açısından değerlendirdiğimizde bir “İslam örgütü” olduğu yönündeki görüşler inandırıcı gelmiyor.
Ellerindeki kılıçla “Allahü ekber” diyerek insanların canına kıymanın İslamiyet’in neresinde bulunduğunu merak ediyor insan! Din adına eylem yaptıklarını söyleyen bu örgütünün insanlar üzerindeki etkileri ile birlikte, “İslam dini” de zarar görmeye başlıyor.
Cumhuriyet, bağımsızlık ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta ve dünya da barış içerisinde yaşama” düşüncesini anımsadığımızda, bu güzellikleri yerinden oynatmak isteyen, hatta içerisini kaynayan kazan olan ülkelerin yönetim şekillerine özenenleri anlamakta zorluk çekiyorum!
Bugünkü sisteme karşı gelerek, milletimizin karakterine uymayan yönetimleri savunanlar, gelecekte pişman olacaklar, ama geri dönüşü zor olacaktır! Esenlikle…
