LÂ İLÂHE İLLALLÂH DEMENİN FAZİLETİ:
Taberânî, el-Evsat adlı eserinde Zeyd b.Arkam’dan şöyle rivayet etmektedir: “Hz. Peygamber, “Kim ihlâslı şekilde lâ ilâhe illallâh derse cennete girecektir.” dedi.
“İhlâslı demekten kasıt nedir?” diye sorulduğunda: “Kelime-i tevhidi getirmesi, onu haramlardan koruyorsa ihlâslı şekilde demiş olur.” buyurmuştur.(Hayatü’s Sahabe, s.99)
Ebu Sa’id el Hudrî, Hz. Peygamber’den şöyle aktarmıştır: “Hz. Musa dedi ki: “Ey Rabbim, bana öyle bir şey öğret ki, onu zikredeyim, onunla sana dua edeyim! Allah da O’na, Lâ ilâhe İllallâh demesini söyledi. Hz. Musa, “Ya Rabbim tüm kulların bunu söylüyor, bana özgü bir şey söylemeni istiyorum” dedi. Allah(c.c.), “Ey Musa, şayet yedi sema ve yedi yer terazinin bir kefesinde olsa, Lâilâhe illallâh ayrı bir kefede olsa lâilâhe illallâh daha ağır gelir.” buyurdu. (Nesâî, Amelu’l-yevm, s.834)
AYET-EL KÛRSÎ’NİN FAZİLETİ.
Ayetel Kürsî Kur'anın, İhlâs Suresi gibi, kalbi sayılan, son derecede önemli ve büyük bir suredir. Hz. Peygamber Efendimiz bu sure hakkında şöyle buyurmaktadır:
"" Ayetel Kürsî, o kadar kutsal bir suredir ki, farz namazından sonra okunması halinde bir dahaki namaza kadar okuyan kişi Cenab-ı allah'ın zimmetindedir !""
Zimmetinde demek, bir şeye sahip olmak; korumasında olmak, kimsenin el uzatamayacağı, ihlâl edemeyeceği, zarar veremeyeceği konumda olmak demektir. Cenab-ı Allah'ın zimmetinde demek, asla hiç bir kimsenin, hiç bir gücün zarar veremeyeceği; Allah Tealâ'nın sahip çıktığı konuma kavuşmak demektir.
Sahabeden bazı kişilerin, Kur’an’ın en büyük ayeti hangisidir sorusuna, Peygamberimiz(s.a.s.): “Âyet-el kürsîdir” cevabını vermiş ve: “Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’an’ın zirvesi de Bakara sûresidir. Bakara Sûresinde bir ayet vardır ki, o ayet Kur’an ayetlerinin seyyîdidir. O ayet-el kürsî ayetidir.” Buyurmuştur.(Tirmizî, Fedâilü’l Kur’an, 2)
Rahmetli Babamın bizzat yaşadığı bir olay vardır:
"" Kurtuluş savaşı sırasında Eskişehir, Seyitgazi, Kırka ve Akin havalisi; Türkmendağından Afyona ve Kütahya'ya kadar Yunan işgali altındadır. O senelerde Rahmetli babam İbrahim Sabit Hoca da askerliğini yapmaktadır. Türk Kumandanlar, bu yöreleri iyi bilen askerleri tespit edip yunan askeri birliklerinin yerlerini, top-tüfek-mühimmat güçlerinin durumlarını ve konumlarını, asker sayılarını öğrenip rapor etmelerini istiyorlar. Eskişehir- Kütahya arasındaki Türkmendağındaki yunan konuşlanmasının durumunu tespit etmek görevi rahmetli babama veriliyor. Bu görevi yaparken çalıların arkasındaki Yunan askerlerini görmeden üzerlerine çıkıp varıyor; neredeyse aralarına karışıyor.! Yunanlıların çağul-çuğul konuşmalarını duyar duymaz kendisini yere atıyor ve başlıyor Ayet-el Kürsî'yi okuyarak üzerlerine üflemeye. Bir taraftan okuyup üflüyor, bir taraftan da geri geri sürünerek çalıların arkasına gizlenmeye çalışıyor ve başarıyor! Rahmetli, Cenab-ı Allah'ın zimmetine girmeye mazhar olduğunu; korunduğunu; Yunanlıların kendisini göremediklerini söyler ve bu Sûrenin faziletini anlatırdı.
Yine Hz. Peygamber(s.a.s.): “Kim Ayet-el Kürsî’yi okursa o gün akşama kadar kaza ve belâlardan korunur.”buyurmaktadır.
MEVLÂMI ARARIM.
Canım Rabbimin büyüklüğün izini,
Doğanın mahir ellerinde ararım,
İlâhî aşkın gülümseyen yüzünü,
Manevî dostun kollarında ararım!
İçimden silinmez âhiret kaygısı,
Kalbimde büyüdü Peygamber sevgisi,
Arının çiçek çiçek gezme yazgısı,
Şifa kaynağı ballarında ararım!
Aşk bahçesinin mis kokulu gülünde,
Seherde öten bin bir kuşun dilinde,
Her daim özlediğim gurbet elinde,
Yâ Râb! Kabe’nin yollarında ararım!
Kelebeklerin rengârenk kanadında,
Menekşelerin göz alan yaprağında,
Tüm rızıkların kaynağı toprağında,
Meyve veren tüm dallarında ararım!
Ararım Rabbim! Her cismin dokusunda,
Binlerce tür çiçek ve gül kokusunda,
Yer-gök-güneş-ay-yıldızlar yapısında,
Farklı dört mevsim hallerinde ararım!
OYTAN Muammer’im Râbb yolun gözledim,
Adını zikrettikçe hepten özledim,
Senin için aşk şiirleri sözledim,
İnleyen sazın tellerinde ararım!
Taberânî, el-Evsat adlı eserinde Zeyd b.Arkam’dan şöyle rivayet etmektedir: “Hz. Peygamber, “Kim ihlâslı şekilde lâ ilâhe illallâh derse cennete girecektir.” dedi.
“İhlâslı demekten kasıt nedir?” diye sorulduğunda: “Kelime-i tevhidi getirmesi, onu haramlardan koruyorsa ihlâslı şekilde demiş olur.” buyurmuştur.(Hayatü’s Sahabe, s.99)
Ebu Sa’id el Hudrî, Hz. Peygamber’den şöyle aktarmıştır: “Hz. Musa dedi ki: “Ey Rabbim, bana öyle bir şey öğret ki, onu zikredeyim, onunla sana dua edeyim! Allah da O’na, Lâ ilâhe İllallâh demesini söyledi. Hz. Musa, “Ya Rabbim tüm kulların bunu söylüyor, bana özgü bir şey söylemeni istiyorum” dedi. Allah(c.c.), “Ey Musa, şayet yedi sema ve yedi yer terazinin bir kefesinde olsa, Lâilâhe illallâh ayrı bir kefede olsa lâilâhe illallâh daha ağır gelir.” buyurdu. (Nesâî, Amelu’l-yevm, s.834)
AYET-EL KÛRSÎ’NİN FAZİLETİ.
Ayetel Kürsî Kur'anın, İhlâs Suresi gibi, kalbi sayılan, son derecede önemli ve büyük bir suredir. Hz. Peygamber Efendimiz bu sure hakkında şöyle buyurmaktadır:
"" Ayetel Kürsî, o kadar kutsal bir suredir ki, farz namazından sonra okunması halinde bir dahaki namaza kadar okuyan kişi Cenab-ı allah'ın zimmetindedir !""
Zimmetinde demek, bir şeye sahip olmak; korumasında olmak, kimsenin el uzatamayacağı, ihlâl edemeyeceği, zarar veremeyeceği konumda olmak demektir. Cenab-ı Allah'ın zimmetinde demek, asla hiç bir kimsenin, hiç bir gücün zarar veremeyeceği; Allah Tealâ'nın sahip çıktığı konuma kavuşmak demektir.
Sahabeden bazı kişilerin, Kur’an’ın en büyük ayeti hangisidir sorusuna, Peygamberimiz(s.a.s.): “Âyet-el kürsîdir” cevabını vermiş ve: “Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’an’ın zirvesi de Bakara sûresidir. Bakara Sûresinde bir ayet vardır ki, o ayet Kur’an ayetlerinin seyyîdidir. O ayet-el kürsî ayetidir.” Buyurmuştur.(Tirmizî, Fedâilü’l Kur’an, 2)
Rahmetli Babamın bizzat yaşadığı bir olay vardır:
"" Kurtuluş savaşı sırasında Eskişehir, Seyitgazi, Kırka ve Akin havalisi; Türkmendağından Afyona ve Kütahya'ya kadar Yunan işgali altındadır. O senelerde Rahmetli babam İbrahim Sabit Hoca da askerliğini yapmaktadır. Türk Kumandanlar, bu yöreleri iyi bilen askerleri tespit edip yunan askeri birliklerinin yerlerini, top-tüfek-mühimmat güçlerinin durumlarını ve konumlarını, asker sayılarını öğrenip rapor etmelerini istiyorlar. Eskişehir- Kütahya arasındaki Türkmendağındaki yunan konuşlanmasının durumunu tespit etmek görevi rahmetli babama veriliyor. Bu görevi yaparken çalıların arkasındaki Yunan askerlerini görmeden üzerlerine çıkıp varıyor; neredeyse aralarına karışıyor.! Yunanlıların çağul-çuğul konuşmalarını duyar duymaz kendisini yere atıyor ve başlıyor Ayet-el Kürsî'yi okuyarak üzerlerine üflemeye. Bir taraftan okuyup üflüyor, bir taraftan da geri geri sürünerek çalıların arkasına gizlenmeye çalışıyor ve başarıyor! Rahmetli, Cenab-ı Allah'ın zimmetine girmeye mazhar olduğunu; korunduğunu; Yunanlıların kendisini göremediklerini söyler ve bu Sûrenin faziletini anlatırdı.
Yine Hz. Peygamber(s.a.s.): “Kim Ayet-el Kürsî’yi okursa o gün akşama kadar kaza ve belâlardan korunur.”buyurmaktadır.
MEVLÂMI ARARIM.
Canım Rabbimin büyüklüğün izini,
Doğanın mahir ellerinde ararım,
İlâhî aşkın gülümseyen yüzünü,
Manevî dostun kollarında ararım!
İçimden silinmez âhiret kaygısı,
Kalbimde büyüdü Peygamber sevgisi,
Arının çiçek çiçek gezme yazgısı,
Şifa kaynağı ballarında ararım!
Aşk bahçesinin mis kokulu gülünde,
Seherde öten bin bir kuşun dilinde,
Her daim özlediğim gurbet elinde,
Yâ Râb! Kabe’nin yollarında ararım!
Kelebeklerin rengârenk kanadında,
Menekşelerin göz alan yaprağında,
Tüm rızıkların kaynağı toprağında,
Meyve veren tüm dallarında ararım!
Ararım Rabbim! Her cismin dokusunda,
Binlerce tür çiçek ve gül kokusunda,
Yer-gök-güneş-ay-yıldızlar yapısında,
Farklı dört mevsim hallerinde ararım!
OYTAN Muammer’im Râbb yolun gözledim,
Adını zikrettikçe hepten özledim,
Senin için aşk şiirleri sözledim,
İnleyen sazın tellerinde ararım!