25 Nisan, 2024, Perşembe
DOLAR32.5732
EURO34.9814
ALTIN2425.3
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Çocuklarımız…

Eğitim ve öğretimde ilk yarı yıl tatili dün öğrencilerin karnelerini alması ile başladı.

Tam da soğukların başladığı günlerde çocuklarımız yarı  yıl tatiline girerken, karnelerinde zayıf olan öğrenciler üzüntü ile evlerine geldiler.

Anne-babaların bu konuda çok dikkatli hareket etmeleri ve çocuklarını anlayışla karşılamaları önemini vurgulamak isterim.

Aile bireylerinin zayıfı olan öğrenciye karşı tutum ve davranışları, gelecek için önemlidir. Anlayışla karşılarken, öğrencinin zayıf notunda kendilerinin de paylarının olduğunu düşünmeleri gerekir.

Henüz ilk yarı tatilindeyiz, ikinci karneye kadar zayıf notlar çalışılması halinde düzeltilebilir. Önemli olan çocuğunuzu anlayabilmeniz ve zayıf notların nedenlerini araştırmanız gerekir.

Çocukların eğitim-öğretimi yanında aile içindeki ve mahalledeki davranışları da önemlidir.

Çocuklarınızla iletişimleriniz, aile içindeki huzur ortamı, ekonomik yaşamın çocuklarınıza yansıyıp yansımadığı gibi olaylar doğal olarak çocuğunuzun notlarına yansıyacaktır.

Çocuklarımızdan söz açmışken, önceki gün yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Alış veriş yapmak üzere bakkala girdiğimde, iki çocuk ile işyerini işleten kadın vardı.

İlkokul son sınıfa gittiğini öğrendiğim erkek çocukla sohbet etmeye başladım, derslerini sordum. Bir zayıfı olduğunu öğrendiğimde, ikinci dönemde çalışıp kurtarabileceğini söyledim. Çocuk; “Amca benim bir tane ama, ablamın 4 tane zayıfı var!”diye konuştu.

Ablası Ortaokul öğrencisiydi, o sırada tezgahın yanında elindeki cep telefonu ile oynuyordu. Kız çocuğuna dönerek; “Cep telefonu ile oyun oynamaya ayıracağın zaman kadar derslerine de ayırmış olsaydın, dört zayıfın olmazdı, biraz da derslerine zaman ayır ve ikinci yarıda zayıflarını kurtarmaya çalış!”diye konuştum.

Kız çocuğu telefondan başını kaldırdı; “Sen ne karışıyorsun be adam! Benim zayıfım seni ne ilgilendiriyor, anam mısın, babam mısın benim zayıfıma takıyorsun!”deyince donup kalmıştım.

Kadın elindeki poşeti bana uzatırken, o da utanç içerisinde kalmıştı; “Özür dilerim beyefendi, çocuğum adına sizden özür diliyorum! Günümüz çocukları işte, sözümüzü geçiremiyoruz!”diyerek mahcupluğunu anlatmaya çalışıyordu.

Elimdeki poşeti alıp dükkandan ayrılırken, bu denli bir yanıt beklemediğim çocuğun sözleri beynimin içerisinde kaynamaya başlamıştı. 

Babasını tanıyordum, annesi de yanındaydı ama bu çocuğun babası yaşındaki birine söylediği sözler ise toplumsal anlamda olumsuzlukların işaretiydi.

Bu çocuğun büyüklerine karşı kullandığı sözler; anne-babanın aile içerisindeki davranışları kadar, Öğretmenin de etkisinin olabileceğini düşündüm.

Ortaokul yıllarına gitti düşüncelerim. O zamanlar “Yurttaşlık Bilgisi” dersimiz vardı. Arkadaşlarımıza, ailemize, büyüklerimize karşı davranış ve hareketlerimiz konusunda önemli bilgiler öğretilirdi. Şimdi ise o ders okullarda öğretilmiyor.

Ülkeyi yönetenlerimiz; “İnançlı gençlik yetişme” peşinde olduklarını söylüyorlar. Büyüklerine saygısı olmayan böyle çocukların, vatan sevgisinin bile olamayacağını düşünerek yürümeyi sürdürdüm. 

Karnelerini alan tüm öğrencilerimize başarılar dileğimle, saygılar…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar