24 Nisan, 2024, Çarşamba
DOLAR32.553
EURO34.8755
ALTIN2426.9
Mustafa BARDAK

Mustafa BARDAK

Mail: [email protected]

Cin Kuşu…

Görünümü ufak tefek ama, gökyüzünde uçarken bir başka heyecan veriyor insana. Ne de olsa ipi parmaklarının arasında tuttuğun için bazı anlarda hafiften ipin ucunu bırakıp, aniden çekiverdiğinde baş kısmı ile selam veriyor ipi tutan kişiye.

Cin Kuşu; Üçgen şeklindedir, A4 ölçüsündeki bir kağıttan yapılır. İki yanını kıvırarak kanat yaparsın, Kanatların dengeli olması ile birlikte baş kısmının sivri ucu ile de dengeli olması önemlidir. Yapılışı çok basit ve kolaydır. Diğer uçurtmalar gibi farklı malzemeye gerek duyulmaz. İnce ipin bağlanış biçimi yine dengeli olmalıdır, orta yerinden bağlanan ve üçgen şekline getirilen ipin herhangi bir kanattan yana eğit olması halinde Cin kuşunu uçuramazsın. Dengesiz olduğu için bir yana yatar, sonunda da henüz birkaç metreye çıkamadan yere çakılır. Eğer toprakta çalı ve taşlar varsa, Cin kuşunun bir kanadı yırtılabilir, yenisini yapmak zorunda kalırsın.

Hafiften yel esmesi gerekiyor Cin kuşunu uçurabilmek için, diğer uçurtmalar gibi fazlı yel esmesine de gerek bulunmuyor.

Cin kuşu; küçük olması, görünümü ve baş kısmının ince olması ile birlikte havada uçuşu sırasında yaptığı ani hareketler nedeniyle bu isim verilmiş olmalı.

Birkaç arkadaş ile birlikte yaptığınız Cin kuşu’nu uçururken havada birbirlerine dokunmalarını sağlamak, yani öpüşmelerini sağlayabilmek ustalık ister.

Bir de yarışması vardır, en yüksekte uçurabilen kişi diğer arkadaşları ile girdiği iddiayı kazanır.

Hareketli olması ve çok yükseklerde uçabilmesi onu yapan kişi ile uçuranın marifetlerinde gizlidir. Cin kuşu denilebilmesi için öncelikli olarak havada çok hareketli olması ve başının ucu ile uçuranı selamlaması önemlidir.

Kuşlardan sözetmişken otobüs yolculuğu sırasında yaşanan bir sohbetle birlikte yaşanan olayı da paylaşmak istedim.

Şehirler arası otobüste yanımda oturan kişi ile önce tanıştık, ardından sohbet ederek yolculuğumuz sürüyordu.

Bir şehirde öğretmenlik yaptığını söyleyen Salih otobüste cam kenarında oturuyordu. Toroslara doğru otobüsümüz yolalırken bir anda kolumu dürtmeye başladı.

O anda elimdeki gazeteyi okumaktaydım. Bu ani dürtme karşısında Salih’e baktım. Ne olup bittiğini sorduğumda eliyle otobüsün camından dışarıyı göstererek;

-Guşlara bak guşlara, ne güzel de uçuyorlar!..

Pencereden dışarıya baktım, gökyüzündeki kuşların dans ederek uçmaları ve yönlerine göre yerlerini almalarını izledim.

Sonra Salih’e dönerek; - Salih bey, onlar ‘Guş’değil, ‘Kuş’ diyerek kullandığı Türkçe’yi sözcüğü doğru kullanmasını anımsatmaya çalıştım.

Salih yüzüme baktı, bozuntuya bile vermeden; -Yahu gardaşım, bayağı da guşa benzemiyorlar mı, eyice baksana, benim gözlerim de bozukluk yok, onlar guşa benziyorlar işte!..

Baktım ki, Salih öğretmene bir şey anlatamayacağım, olayı değiştirmek için başka bir yöntem denemek istedim: - Havada her uçanı sen kuş mu sanıyorsun Salih bey!diye konuştum.

Salih bu kez gayet kendinden emin konuştu; -Sen teyyareden sözediyorsan, onları yapanlarda guşlardan örnek alınarak yapılmıştır, bunu sen bilmiyor musun!?

Güzel ve huzurlu günler dileklerimle, saygılar…

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar